Güvencesiz çalıştırma bir süredir tartışılan, anlaşılmaya çalışılan bir şey olmaktan çıktı. Artık işçilerin ve ailelerinin baş belası olan “güvencesiz çalıştırma”ya karşı mücadelenin yerel dinamiklerini uluslararası mücadele zeminlerine taşıma meselesi sendikal mücadelenin gündemine giriyor. Kapitalizm sömürüyü yoğunlaştırmak için merkezi bir program uygulayarak tüm dünyayı bir emek deposu haline getirmeye çalışıyor. Filipin Hava Yolları işçilerinin başına gelenlerle […]
Güvencesiz çalıştırma bir süredir tartışılan, anlaşılmaya çalışılan bir şey olmaktan çıktı. Artık işçilerin ve ailelerinin baş belası olan “güvencesiz çalıştırma”ya karşı mücadelenin yerel dinamiklerini uluslararası mücadele zeminlerine taşıma meselesi sendikal mücadelenin gündemine giriyor. Kapitalizm sömürüyü yoğunlaştırmak için merkezi bir program uygulayarak tüm dünyayı bir emek deposu haline getirmeye çalışıyor. Filipin Hava Yolları işçilerinin başına gelenlerle Türk Hava Yolları’nda çalışan işçilerin başına gelenler neredeyse bire bir aynı. Önce bazı hizmetleri taşeronlaştır, sonra sendikasızlaştır, sonra düşük ücretle güvencesiz olarak çalıştır.
Filipinli hava yolu işçilerinin örgütlü olduğu sendika, işten çıkarmalar ve taşeronlaştırmaya karşı 27 Eylül’de tüm dünyada bir dayanışma eylemi çağrısında bulundu. Hava-İş sendikamız bu davete icabet ederek uluslararası dayanışma eylemine Yeşilköy Havalimanında yaptığı eylemle destek verdi.
Diğer taraftan 7 Ekim günü Petrol-İş sendikamızın da üyesi olduğu sanayi işçilerinin uluslararası işçi örgütü Industriall Küresel Sendika tarafından dünya çapında bir eylem örgütlendi. “Güvencesiz Çalışmaya Son” başlığıyla yapılan bu etkinlik güvencesiz çalıştırmanın işçi sınıfının temel meselesi olarak mücadele pratiğindeki yerini almaya başladığını gösteriyor.
7 Ekim eyleminin öne çıkardığı başlıklar şöyle:
• Dünyanın bütün bölgelerinde güvencesiz çalışmanın bütün biçimlerine karşı mücadele etmek
• Güvencesiz istihdamı kurallara bağlamak ve kısıtlamak, istihdam statüsü ne olursa olsun bütün işçilerin insana yaraşır çalışma koşullarını, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkını güvence altına almak.
• Esnek işgücü politikalarını etkisizleştirmek, bu yöndeki tüm yasal ve diğer engellerin kaldırılmasını hükümetlerden talep etmek.
• ILO’nun bu konuda yetkisi dahilindeki her şeyi yapmasını talep etmek.
• Uluslararası finans kuruluşlarına ve OECD’ye bu konuda baskı yapmak.
Enternasyonalizm işçi sınıfı düşüncesinin en temel unsurlarından birisidir. Esas olarak dünyayı haksızlık yapanlarla haksızlığa uğrayanlar arasında ikiye böler. Din, dil, milliyet, ırk, cins ayrımı yapmaz. Etnik, dini ayrımların giderek öne çıktığı dünyamızda uluslararası işçi eylemlerinin önemi her zamankinden daha fazla olsa gerek.
Kapitalizmin güvencesizlik zinciriyle dünyanın bütün işçilerini birbirine bağladığı günümüzde, bu zinciri işçi sınıfının mücadelesiyle inceltmek, koparmak ancak ve dünya çapında planlanacak bir mücadeleyi göz ardı etmeden sürdürülen bir mücadele konseptiyle mümkün olabilir.
Son yıllarda gerek AB düzeyinde gerekse daha geniş kapsamlı eylem organizasyonları ve örgütsel oluşum deneyimleri, mücadelenin bu yeni ihtiyaçlarını karşılamaya dönük çabalar olarak görülmeli. İşçi sınıfı yeni bir yüzyılın mücadele pratiğini deneyimler biriktirerek oluşturuyor.