21 Aralık Grev taleplerinden biri olan, sağlık hakkının tamamen ticarileştirilmesine yol açan yasaların geri çekilmesi talebinin, bütün insanlarımızı nasıl ilgilendirdiği son düzenlemelerle bir kez daha görülmüştür Hemen belirtmek gerekir ki başta sağlık iş kolu olmak üzere 21 Aralık Grevi başarılı geçti. Şüphesiz ki daha iyi bir işyeri çalışmasıyla daha başarılı bir sonuç da alınabilirdi. 21 […]
21 Aralık Grev taleplerinden biri olan, sağlık hakkının tamamen ticarileştirilmesine yol açan yasaların geri çekilmesi talebinin, bütün insanlarımızı nasıl ilgilendirdiği son düzenlemelerle bir kez daha görülmüştür
Hemen belirtmek gerekir ki başta sağlık iş kolu olmak üzere 21 Aralık Grevi başarılı geçti. Şüphesiz ki daha iyi bir işyeri çalışmasıyla daha başarılı bir sonuç da alınabilirdi. 21 Aralık Grevinin diğer ayrıt edici özelliği ise KESK’in TTB ve diğer sağlık örgütleriyle birlikte bu eylemi başarmış olmasıdır.
KESK, uzun süredir tek başına sayılabilecek böylesi bir karar alıp pratiğe geçirmemişti. İşçilere, kamu emekçilerine-KESK’e ve demokrasi güçlerine çok yönlü saldırıların yaşandığı bir süreçte 21 Aralık Grevi, nefes almanın ve mücadelenin yolunu gösterdi. Bu anlamda 21 Aralık Grevi, özgücüne yeniden güvenmenin, ve mücadeleyi büyütmenin başlangıç tarihi olarak da değerlendirilebilir.
Bilindiği üzere sağlık emekçileri uzun süredir hareketliliklerini koruyorlar. KESK’e bağlı SES, TTB ve diğer sağlık örgütleri; başta iş güvencesi olmak üzere çalışma koşulları, ücret ve halka nitelikli sağlık hizmeti sunmak amacıyla, taleplerini hükümete ve kamuoyuna duyurmak için 19-20 Nisan 2011 tarihlerinde 2 günlük uyarı grevi yapmıştı.
Aynı örgütler, 2 Kasım 2011 tarihinde gece yarısı çıkarılan 663 sayılı KHK’nın geri çekilmesi için 21 Aralk 2011 tarihinde greve çıkacağını ilan etmişti.
Sağlık iş kolundaki örgütlerin, 663 sayılı KHK’ya karşı yaptığı grev çağrısı ciddi bir karşılık buldu. Eyleme katılım düzeyi oldukça yüksek oldu. Sağlık emekçileri 21 Aralık Greviyle kamu sağlık kurumlarının özelleştirilmesine, hastanelerin birer ticarethaneye dönüştürülmesine, sağlığın piyasalaştırılmasına, hayır dedi.
Öte yandan, on binlerce kamu emekçisi KESK’in Grev çağrısına uyarak hizmet üretmedi ve bütün şehirlerde yürüyüşler yaparak, taleplerini ifade eden sloganları haykırarak alanlara çıktı. Emekçiler, KESK taleplerini sahiplendi: “Grevli Toplu Sözleşme, Güvenceli İstihdam, İnsanca Yaşayacak Temel Ücret, Baskı Ceza ve Sürgünleri Durdurmak ve Ek Ödemelerin Emekliliğe Yansıtılması” talepleriyle kamu hizmetlerini durdurdu.
AKP hükümetinin dayatmacı politikalarına karşı en güçlü cevabı veren kamu emekçileri, KESK’e rağmen geleceklerine dair yapılacak düzenlemelere sessiz kalmayacaklarını açıkça gösterdiler.
İşyeri çalışmasının ciddiyetle yürütüldüğü birimlerde Grev’e sadece KESK’e bağlı sendikaların üyeleri katılmadı. Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve diğer sendikalara üye emekçilerin bir kısmı da katıldı. İşyeri çalışmasının hakkıyla yapılmadığı birimlerde ise KESK’e bağlı sendikaların üyeleri bile Grev’e katılmadı. Bu somut durum işyeri çalışmasının ne denli önemli olduğunu açıkça gösteriyor.
21 Aralık Grevi emekçilerin mücadele birlikteliklerinin somut eylemlerle, işyeri çalışmalarıyla tabanda sağlanabileceğini göstermesi bakımından da önemlidir.
AKP’nin Grev’e yanıtı yeni bir saldırı oldu
Grevden bir gün sonra, hükümetin yeni bir saldırısı yaşandı. 22 Aralık gece saatlerinde, insanlarımızdan alınan ‘Katılım Pay’larını artıran yasa teklifi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasallaştı. Üstelik aynı yasaya eklenen bir madde ile, milletvekili emeklilik maaşları artırıldı.
On binlerce kamu emekçisinin ve halkın taleplerine kulaklarını tıkayan hükümet, aile hekimlerinin yazdığı reçetelerden de 3 TL katkı payı alınması, 3 ilaçtan sonra her ilaç için ilave 1 TL daha katkı alınmasını düzenleyen yasayı Meclis’ten geçirmiştir.
İnsanlarımızı “katkı payı” adı altında soyan yasaya, “intibak” adı altında eklenen maddeye göre sadece 2 yıl milletvekilliği yapmış olan bir kişi emekli olduğunda Cumhurbaşkanı aylığına endeksli olarak emeklilik maaşı alacak. Bu rakam bugün için 5 bin 300 TL olan emeklilik maaşının 8 bin TL tutarına çıkarılması demek. Ayrıca yeniden seçilen emekli vekillerin aylığından yapılan yüzde 15 oranındaki “sosyal güvenlik destek pirimi” kesintisi de kaldırıldı. Yani, emeklilik hakkını elde eden ancak halen milletvekilliği yapan vekillerin maaşları ise 5 bin lira artarak ellerine geçen aylık tutar 19 bin 300 TL’ye çıkarıldı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek bu “kıyak emekliliği” “basit” bir “intibak” düzenlemesi olarak görüyor: “Sadece milletvekilleriyle ilgili olduğu zaman kaleminizden kan damlamasın. Gerçekçi olun” diyor.
Egemenler, Cemil Çiçek’in deyişiyle oldukça “gerçekçidirler.” Son derece pervasız ve ölçüsüz bir dille kendi ayrıcalıklı konumlarını savunabiliyorlar. Bu konumu herkesin kabullenmesini, içine sindirmesini istiyorlar.
2 milyonu aşkın kamu emekçisi, ek ödemeler maaşlarına yansıtılmadığı için emeklilik maaşlarında ortalama en az yüzde 30 hak kaybına uğrarken, milyonlarca işçinin aldığı net 659 TL olan asgari ücrete yüzde 3 gibi komik bile olmayan artış oranı öngörülürken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 4 oranında zam yapılırken, milletvekili emekli maaşlarını yüzde 75 oranında artırıp, gerçekçi olmaktan söz edebiliyorlar.
21 Aralık Grev taleplerinden biri olan, sağlık hakkının tamamen ticarileştirilmesine yol açan yasaların geri çekilmesi talebinin, bütün insanlarımızı nasıl ilgilendirdiği bu son düzenlemeyle bir kez daha görülmüştür.
Üstelik aynı düzenlemeyle kendi maaşlarına büyük bir zam yapıyorlar. Kamu emekçilerinin Ek Ödemelerin Emekliliğe Yansıtılması talebine kulaklarını tıkayanlar, “kıyak emeklilik” için sıkılmadan el kaldırabiliyorlar.
Ezilenlerin de en az egemenler kadar, kendi sınıf çıkarlarını koruyup geliştirmede “gerçekçi olmaları” ve mücadeleyi büyütmeleri tarihsel zorunluluktur: 21 Aralık Grevi daha büyük grevlerin ve direnişlerin örgütlendirilmesi için başlangıç yapılmalıdır.