Wall Street’in işgali birkaç yüz gençle başladı. Geçen Çarşamba yapılan yürüyüşe katılım 20 binin üzerindeydi. Destekleyen sendikaların sayısı sadece New York’ta 10’u geçti. Zuccotti Park’ta geceleyenler de binler civarında. Ne oluyor? Bu hareket nereye varır? İlk soruya cevap vermek kolay. İkincisinin cevabını biliyorum diyene inanmayın. Cevabı cümleten pratikte aramak en doğrusu. ABD gelir dağılımının son […]
Wall Street’in işgali birkaç yüz gençle başladı. Geçen Çarşamba yapılan yürüyüşe katılım 20 binin üzerindeydi. Destekleyen sendikaların sayısı sadece New York’ta 10’u geçti. Zuccotti Park’ta geceleyenler de binler civarında. Ne oluyor? Bu hareket nereye varır? İlk soruya cevap vermek kolay. İkincisinin cevabını biliyorum diyene inanmayın. Cevabı cümleten pratikte aramak en doğrusu.
ABD gelir dağılımının son 30 yıldır giderek bozulduğu ortada. Wall Street’i İşgal hareketinin medyaya en çok yansıyan sloganının (siz %1 biz %99) kaynağı da bu olgu zaten. Nüfusun en zengin yüzde 1’lik bölümü 1970’lerde toplam gelirden yaklaşık %10 alırken şimdilerde payını 2 mislinden fazla artırarak %25’e yaklaşmış. Demek ki, nüfusun yüzde 99’unun geliri de aynı dönemde %90’lık paydan %75’e inmiş. Kaldı ki, bu adaletsiz dağılım sadece gelirle ilgili. Bir de biriktirilen servet var ki, onun dağılımı daha da vahim. Eski bir yazımda bahsetmiştim servet dağılımı genellikle gelir dağılımından daha eşitsizdir.
Birleşmiş Milletler’in desteklediği yeni bir araştırma bağlamında 150 ülkenin verilerini kullanarak, dünya toplam servetinin %95’inin dağılımını ele alan Dünyada Hanehalkı Servet Dağılımı raporu (2008) özellikle kayda değer bir çalışmadır. Bu rapordaki verilerden çıkan sonuç, dünyanın servet dağılımının, gelir dağılımından daha bozuk olduğu. Bu bozukluk Gini katsayılarına (1 mutlak eşitsizlik, 0 ise mutlak eşitlikdir) da yansıyor tabii; dünya servet Gini katsayısı 2000 yılı için 0.892, gelir dağılımı için ise (1998 yılı) 0.795. (Birgün, 7 Şubat 2009)
Bu adaletsiz resmin sorumlusu tabii ki 1970’lerden beri yapısal krizini neo-liberal politikalarla, sendikaların yıpratılması, giderek yok edilmesi ile aşmaya çalışan sermayedir. ABD’nde sendikalaşma %10’lara düşmüştür! Sermayenin de en görünen, en aç gözlü somutlanışı finans dünyasının şirketleri, onların yöneticileridir. Dolayısıyla, öfkenin nedeni de, dile getirildiği mekan da, yöneldiği unsurlar da tam olması gerektiği gibidir. Zaten bu doğru hedef yüzünden Wall Street‘i İşgal hareketi neredeyse ABD’nin tamamına yayılmış vaziyette. Milyonluk şehirlerden 1-2 bin kişilik kasabalara kadar bir anda “işgalciler” türeyiverdi. Bütün bunlardan heyecanlanmamak, umutlanmamak elde değil.
Cevabı zor dediğim ikinci soruya, yani “bu hareket nereye varır”a gelince. Cevabın pratikte ortaya çıkacağını söylemiştim. Ama bu tespit, şu anda görünenin, yani sistemin sonuçlarından hoşnutsuzluğun ve vizyonsuzluğun hakimiyeti sürerse yakın dönemde hareketin istim kaybedeceğini görmemizi engellememeli. Sistemin sonuçlarından hoşnutsuzluk, sistemin kendisinden hoşnutsuzluğa, yaşanan sürecin heyecanı, yıkılanın yerine yeni bir şey koyabileceğini bilmenin heyecanına dönüştüğünde kazanan biz oluruz.