Geçen haftayı eşkıyalara ayırdık. Panzer eşkıyasından, fındık eşkıyasına. Bir öğretmen öldürüldü. Üzerinde duruyoruz. Duracağız. Ahı üzerimizde. Öğretmen öyle bildiğin öğretmenlerden değil. Sendikacı, halkçı, en önemlisi devrimci. Devletin eşkıya tanımı için bundan daha doğal üçleme ne olabilir? Yineliyorum. Üzerinde duruyoruz. Mücadelesine basa basa, eze eze duruyoruz. Hopa’da cop yiyen özürlü yurttaşımız vicdanımızın pusulasıdır. Vicdanı nasırlaşanlara inat […]
Geçen haftayı eşkıyalara ayırdık. Panzer eşkıyasından, fındık eşkıyasına.
Bir öğretmen öldürüldü. Üzerinde duruyoruz. Duracağız. Ahı üzerimizde. Öğretmen öyle bildiğin öğretmenlerden değil. Sendikacı, halkçı, en önemlisi devrimci. Devletin eşkıya tanımı için bundan daha doğal üçleme ne olabilir? Yineliyorum. Üzerinde duruyoruz. Mücadelesine basa basa, eze eze duruyoruz. Hopa’da cop yiyen özürlü yurttaşımız vicdanımızın pusulasıdır. Vicdanı nasırlaşanlara inat duruyoruz üzerinde…
Metin Lokumcu’nun anısı madalyamızdır. Göğsümüzün sol köşesinde diğerlerinin yanında.
Ankara’da bir kız çocuğu. Panzerin üzerinde.
Hopa’da öldürülen öğretmeni için panzere vuruyor. Eşkıya…
Olaylar bitiyor. Kız, Felsefe Bölümü mezunu. Kıstırıyorlar, vuruyorlar. Kalça kırık, göz patlak, dudak çatlak. Üzerinde durulmayacak bir vaka! Farkındayız. Vizyon 2023. Bunun üzerinde durulurken, durulmayacak yerde durmak, uğraşmak da ne?
Üç beş gün kaldı seçimlere. Türkiye en kritik seçimlerinden birini yaşıyor. Kim ne derse desin mesele vizyon, mizyon, çılgın, deli proje değil; yeni anayasadır.
Son olaylardan da anlaşılacağı üzere 2023’e kadar küresel sermayenin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmek istenen memleket için en büyük tehlike sokaklardır. Atılan dayaklar bunun kanıtıdır.
Her muhalif hareketi, eylemi dayakla kanla bastıran, “terörist, eşkıya” gibi yaftalar yapıştıran zihniyet, 2023’te bu memleketi ne hale getirir acaba?
Tahminimi söyleyeyim; 2023’te 25 milyon polis, 1 Milyon cezaevi, 250 bin HES, 12 milyon imam hep birlikte bir vizyon oluşturur. İşte 2023’ün benim açımdan görünüşü…
Yanılmak istiyorum fakat algılarım izin vermiyor.
Can Yücel’ in bir şiiri ile bitiriyorum. Seçimlerden sonra görüşmek ümidiyle…
Yaprak Dökümü
Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar
Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkıyalar
Onlar da olmasa benim gayrı kimim var?