Yukarıdaki başlığın bir gazete manşeti olarak atıldığını aradan yüz yıl geçse görür müyüz bilemem. Çünkü, bugün sayıları gittikçe artan mağdur anlatılarına dikkat edin darbenin belgesi, tanıklığı, öyküsü öne geçiyor. Çoğunluk, çektiği acının kimin cebine, kasasına yaradığını düşünmek bile istemiyor. Patronlar patronu Halit Narin’in “Şimdiye kadar onlar güldü, şimdi sıra bizde” sözü bile öfkelerin öfkesini sermayenin, […]
Yukarıdaki başlığın bir gazete manşeti olarak atıldığını aradan yüz yıl geçse görür müyüz bilemem.
Çünkü, bugün sayıları gittikçe artan mağdur anlatılarına dikkat edin darbenin belgesi, tanıklığı, öyküsü öne geçiyor. Çoğunluk, çektiği acının kimin cebine, kasasına yaradığını düşünmek bile istemiyor.
Patronlar patronu Halit Narin’in “Şimdiye kadar onlar güldü, şimdi sıra bizde” sözü bile öfkelerin öfkesini sermayenin, paranın birleşik güçlerine çekemiyor.
Vehbi Koç’un Kenan Evren’e yazdığı kıdem tazminatlarının fazlalığından şikayet eden kişisel mektuplarını anımsayın. Kenan Evren’in “çöpçüler bile bizden fazla para alıyordu” sözünü aklınıza getirin boşuna…
Bu durumda “İnsan Hakları Savunucuları”ndan, “68’liler”den, “78’liler”den, “darbecilerden hesap soracaklar”dan, Taraf Okurları Derneği’ni oluşturan “vicdan sahipleri”nden doya doya sermaye düşmanlığını benim gibi boşuna beklersiniz.
Siz şiddet ile piyasa arasındaki bağlantıyı kurmaktan uzak durursanız o zaman bugün olanlar olur; özellikle 12 Eylül 2010 referandumundan önce başlayarak artan “mağdur öyküleri” Zaman, Türkiye, Bugün, Radikal, Taraf gazetelerinde sol, sosyalist basını aratmayacak sayıda yer alır. Bu öykülere; bugünlerde darbenin küresel ganimetlerini taze taze yiyen MÜSİAD ve TUSKON örgütlerine bağlı işadamlarının Afrika, Ortadoğu, Asya seferlerinin haberleri eşlik eder.
Zaman zaman gazetelerde soykırım kurbanlarının dönemin büyük şirketlerine açtığı tazminat davaları haberleri yer alır. Nazilerin uyguladığı şiddete şirketlerin nasıl yardım ve yataklık ettiklerini, dönemin koşullarından dev tekellerin nasıl yararlandıklarını bu haberlerde öğreniriz.
Şimdi bize dönelim.
Büyük bankaların yönetim kurullarına yerleştirilen darbeci askerleri ve bu bankaların listesini anımsatmaktan vazgeçtim. TÜSİAD’a tazminat davası açılmasını yüz yıl beklemeye zor da olsa hazırım.
Ancak; örnek, simge, ders olsun diye, Kenan Evren’in Resim Sergisi’ni Akbank Galerisi’nde açan, bankanın koleksiyonuna resim alan Sabancı Holding’e, Nişantaşı’ndaki mekanını Kenan Evren’e açan Bali Sanat Galerisi’ne, burada Evren’i övgüyle karşılayan ve sergiden resim alan Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e, 2002 yılında ABD’de bir üniversitede Kenan Evren Kürsüsü’nü açan DSP’nin Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’a, 1998 yılında Marmaris’de Sea Club açılışında Kenan Evren’e 80. yaş partisi sürprizi hazırlığı yapan şebekenin içinde yer alan Emel Sayın’a, Zonguldak’a davetli gelen Kenan Evren’in yemeğinde derlenip toplanan her kafadan sağcı-solcu 300 seçkin kişiye darbeyle ilgili suç duyurularında yer verilemez mi?
Bugün bile “suçu ve suçluyu övmek” gerekçesi ile taşınan fotoğraflara, toplantılarda yapılan konuşmalara kadar devlet iz sürerken,”mağdur anlatıları” darbenin ganimetlerini paylaşanların siyasi taktiklerine malzeme olmaya devam ediyor.
1 Mayıs 2011
iakyurek1@hotmail.com