“Bugün geçmişi aydınlatır ve aydınlanmış geçmiş şimdiki zamanda bir güç halini alır.” KREŞENDO* Nisan 1933 Hitler’in iktidara gelişiyle birlikte Almanya’da başlayan olayları hemen sınırdaki ülkeden, Avusturya’dan, dikkatle takip eden Freud, yine de Avusturya hakkında karamsar değildi. Nisan 1933’de gazetelere şu demeci veriyordu: “Gazetelerde anlatılan tüm gürültüye, törenlere ve benzeri olaylara karşın Viyana sakin ve yaşam […]
“Bugün geçmişi aydınlatır ve aydınlanmış geçmiş şimdiki zamanda bir güç halini alır.”
KREŞENDO*
Nisan 1933
Hitler’in iktidara gelişiyle birlikte Almanya’da başlayan olayları hemen sınırdaki ülkeden, Avusturya’dan, dikkatle takip eden Freud, yine de Avusturya hakkında karamsar değildi. Nisan 1933’de gazetelere şu demeci veriyordu: “Gazetelerde anlatılan tüm gürültüye, törenlere ve benzeri olaylara karşın Viyana sakin ve yaşam düzenli. İnsan, Hitler hareketinin Avusturya’ya uzanacağından emin olabilir ama Almanya’dakiyle aynı tür bir tehlikeye neden olması mümkün görünmüyor.”
10 Mayıs 1933
Freud, Naziler Berlin’deki opera binası önünde (Opernplatz) odun yerine kitaplarını yaktığı zaman gülümseyerek şöyle dedi: “Ne kadar da gelişme göstermişiz, Ortaçağ’da olsak beni yakarlardı, bugünlerde kitaplarımı yakmakla yetiniyorlar.”(1)
Ernest Jones, Freud’un bu yanılsamalarına dayanamayıp “bu bile bir ilerleme yanılsamasıdır” der.
Çok geçmeden kitap yakanlar beden de yakar duruma geldiler.
Eylül 1940
Hitler faşizmi dünyayı ateş topuna dönüştürdüğü zamanlarda, Almanya’da kalması artık mümkün olmayan W. Benjamin biraz da Adorno’nun zoruyla Fransa’ya geçer. Almanların Fransa’ya girişiyle birlikte Gestapo’dan ve Fransız işbirlikçilerinden kaçma çabasının başarısız olması üzerine İspanya-Fransa sınır kasabası olan Port-Bou’da intihar etti.
DEKREŞENDO**
Mart 2011
Terörle mücadele polisleri basılmadan yasaklanan kitabın (Ahmet Şık-İmamın Ordusu) sağda solda kalmış bilgisayar kopyalarının peşine düştüler. Ülkenin ” Radikal” ve “Birikimli” neoliberal solcuların sert tepkileri ülkedeki rejimin geleceğini sıkıntıya soktu. Neoliberal “yetmez ama Evetçi” ortak tepki ise çoğunlukla Freud’un tepkisine çok benziyordu: “AKP ile ne kadar gelişme gösterdik, eski düzende olsak bizi silerlerdi, bugünlerde sadece kitap kopyalarımızı siliyorlar.”
19 Aralık 2000
“Devlet girdi. Örgüt yaktı. Jandarma kurtardı.” Hürriyet.
“Kendilerini ateşe verdiler.” Sabah.
“Sahte oruç, kanlı iftar.” Milliyet.
“Sahur operasyonu.” Zaman.
“Bu devletin şefkat operasyonudur. Çoğu kendini yakmak sureti ile ölmüştür.” Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk.
“Dirileri ringde, ölüleri morgda saydık.” Bayrampaşa Cezaevi 2. Müdürü Bahattin Şentürk.
Aralık 2000, Hayata Dönüş Operasyonu ile devlet koruması altındaki hükümlü-tutukluların gazla nasıl cayır cayır yakıldığına tanıklık ediyordu.
Nisan 1989
Günay Aslan’ın 1990 yılında yayımlanan ve yayımlanır yayımlanmaz yasaklanan kitabı Kasaplar Deresi. Newala Qesaba sayıları kesin olarak bilinmeyen toplu mezarların en ünlülerinden birinin olduğu yerin adı. Kitapta, Kasaplar Deresi’ne atılmış cesetlerin bilgi ve öyküsü mevcut. Kitapta anlatılan bir tanıklık öyküsü Siirt Komando Tugayı’nda yazıcı olarak görev yapan erin yaşadıkları.
“Tugay’a ölüler gelince biz gider inceler, tutanak tutardık. Nasıl öldürülmüş, neyle, kaç kurşunla öldürülmüş yazardık. Bazen on beş, on altı yaşlarında çocuk ölüleri de gelirdi. Bunların çoban oldukları söylenirdi. Ancak komutan “bunlar Ermeni” derdi. Ölüler daha sonra Tugay’daki erlere gösterilirdi. Cesetler yan yana dizilir, erler sıra halinde gelir izlerlerdi. Bu da eğitimin bir parçası haline gelmişti. Sonra o ölüleri çöp torbalarına doldurup, çöp arabalarına atardık. Kasaplar Deresi bizim çöplüğümüzdü. Çöp arabaları ceset torbalarıyla dolu çöplerini oraya boşaltırlardı…”(2)
12 Eylül 1980
“Boys in Ankara did it” (3)
W. Benjamin’in intiharından hemen önce yazdığı Tarih Kavramı Üzerine Tezler, Marx’ın Feuerbach Üzerine Tezleri’nden beri eleştirel düşüncenin en önemli metinlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bunlardan 3. ve 5. Tez aşağıda:
Geçmişin, zaman dizininde galipler tarafından silinen yazıların okunabilmesi için, şimdinin her anında yankılanan geçmişin sesini duymak ve onu anımsamak gerekir. Kurtulmamış bir insanlık geçmişine de sahip çıkamaz-3. Tez-. Kurtuluşçu düşüncenin, şimdinin zamanındaki faaliyeti, ezilenlerin geleneğini üstlenmesiyle anlamlı hale gelir. Böylelikle mevcut kuşakların da özgürleşme iradesine katkıda bulunulacaktır. Bu tarz bir kurtarma girişimi insanlığın ümidinin gerçekleşmesine katkıda bulunup, geçmiş niyetlerini üstlenecektir. Geçmişin yakalanamaz resmi ancak parıltı-5.tez- olarak sezilebilir. Bu sebeple tarihçinin yapması gereken, geçmişin şimdi ile şimdinin de geçmiş ile kurulan diyalektik ilişkisinden ele geçen resimlerin, kurtuluş momenti bağlamında kümelenmesini sağlamaktır. Böylelikle hem şimdi, hem geçmiş kurtulacaktır. Benjamin, bugün geçmişi aydınlatır ve aydınlanmış geçmiş şimdiki zamanda bir güç halini alır, diye yazarken tarihi gelecek tasarımlarından soyutlanmış bir bugün-geçmiş ilişkisi içinde anlar.
Ülkeyi 1980’den beri faili meçhuller, devlet korumasındaki tutsakların cayır cayır yakıldığı cezaevleri ve toplu mezarlık haline çeviren geçmiş, şimdinin basılmayan kitaplarının bilgisayar kopyalarının silindiği anlardan farklı mıydı? AKP faşizminde “yetmez ama Evet’in” demokrasisini gören gözler, Freud’un “Ortaçağ’da olsa bedenimi yakarlardı” sözünü anlayabilir mi? 1980’den 2011’e kadar gelen süreçte uygulanan sağ neoliberal politikalar bir ve aynıdır. 2011’de 31 yıllık sürece “soldan” ya da “sağdan” ilerleme, çağ atlama ve demokrasi miti ile bakan liberallerin mevcut AKP rejiminin kitap kopyalarını silmesinde hissettiği hayal kırıklığıdır, o kadar.
Zulüm, Fırat’ın doğusu ve batısı için aynıdır. Fırat’ın doğusunu toplu mezarlık haline getiren sürecin, batıda devlet güvencesi altındaki tutsakların yakıldığı süreçle ilişkisinin kurulması bu toprakların umududur.
Yeni sol siyaset akıntıya karşı yüzmeye cesaret eden “mağlupların bakış açısı” ile Fırat’ın doğusunda çadırlar kurdu. Şimdi batısında da kurma zamanı.
Dipnotlar:
(1) Freud, hayatı ve eserleri-Ernest Jones-Kabalcı
(2) Günay Aslan Kasaplar Deresi-Mezopotamya
(3) ABD Büyük Elçisi Paul Henze
*Kreşendo: Klasik müzikte parçanın sonuna doğru ses ve ritmin giderek yükselmesi ve görkemli zirveye ulaşması
**Dekreşendo: Kademeli düşüş.