Dünyanın ezilenleri için: Eğer özgürlük istiyorsanız, bunu kendiniz başarmak zorundasınız. Eğer yardıma ihtiyacınız varsa, bunu hak etmiyorsunuzdur. Eğer bunu tüm boyutlarıyla anlayabilirseniz, uluslararası ilişkileri yönetmede kullanılan en tanınmış siyasi ilke olduğunu fark edeceksinizdir. Bu bir insani müdahale değildir. Eğer baskıcı bir yönetim altında: bir diktatörlük, bir monarşi ya da keyfi ve temsil maşruiyeti bulunmayan herhangi […]
Dünyanın ezilenleri için: Eğer özgürlük istiyorsanız, bunu kendiniz başarmak zorundasınız. Eğer yardıma ihtiyacınız varsa, bunu hak etmiyorsunuzdur. Eğer bunu tüm boyutlarıyla anlayabilirseniz, uluslararası ilişkileri yönetmede kullanılan en tanınmış siyasi ilke olduğunu fark edeceksinizdir. Bu bir insani müdahale değildir.
Eğer baskıcı bir yönetim altında: bir diktatörlük, bir monarşi ya da keyfi ve temsil maşruiyeti bulunmayan herhangi bir otorite biçiminde yaşıyorsanız ve onu yıkmak, sizi ezenleri cezalandırmak, geniş temsil yetisi olan bir hükümet kurmak, siyasi özgürlüğünüzü elde etmek, anlamlı bir katılıma kolay erişimi sağlamak istiyorsanız, bunu tamamıyla tek başınıza yapmak zorunda olduğunuzu unutmamalısınız. Dış yardım alma olanağınız yok.
Bunun nedeni sizin özgürlüğünüzün dünyanın geri kalanı için sakıncalı olmasıdır: Dünya sizin mevcut rejiminizi benimsemiştir. Anlaşmalarda olacak herhangi bir düzensizlik, onların beklentilerini bozarak komşu ülkelerinizin planlarını sıkıntıya sokacaktır. Sizin devletinizin diğer devletler tarafından “iyi” ya da “kötü” görülmesi önemli değildir, basitçe, onlar mevcut etkileşim protokollerini sunmaya, herhangi bir para ve zamanın normal işletme maliyetinin bozulmasına ve gelecek üzerine kaygılar yaratmaya alışkındırlar.
Dolayısıyla, eğer baskıcı rejiminizi yıkmak istiyorsanız, dış ilişkilerinizin bozulmasını en aza indirmek için bunu hızlı bir şekilde yapmak zorundasınız. Açıkçası, devletinizin hızlı ve bütünüyle değişmesi yalnızca, güç veya varlıkların herhangi bir parçası ile tüm toplum kesimlerinin sizin isyanınıza büyük bir desteği varsa mümkün olabilir. Eğer tiranınızı başarılı bir şekilde yıkmayı ve uluslararasında hükümetin meşru varisi olarak kabul edilmeyi arzuluyorsanız, sorunu, birikimi ve ezici devrimci gücü birleştirerek, gizlice, başından sonuna kadar tek başınıza, bütünüyle ve başarılı bir şekilde çözmeniz gerekir.
Bu kadar acıtıcı zulme karşı artık pasif kalınamayacağına inanan insanlar var. Bu yüzden onlar, hızlı ve kararlı bir gücü yakalamak için gerekli olan hazırlıkları yapmaksızın başkaldırıyorlar. Eğer şanssız iseler, tiranları onları tecrit eder ve hızla isyanı bastırır. Şayet herhangi bir şansa sahiplerse, ücra bölgelerde gizli gerilla hareketi olarak devam edebilirler. Bu tür gerilla hareketleri rejimleri ortadan kaldırmak için devletin güçlerini bütünüyle kullanmasına engel teşkil ederler. Diğer ülkelerin bunlara terörist hareket muamelesi yapması ve onların ortadan kaldırılmasına benzer destekler sunması olası, çünkü onların faaliyetleri yabancı ülkelerin olağan işlerine tali hasarlar verir ve kaçınılmaz olarak kaygıya neden olur. Uluslar kulübü, bu isyancı hareketlere, özellikle silahlıysalar ve şiddet içeren davranışlar göstermişlerse olumlu bakmaz. Eğer sebebiniz temelinde değerlendirilmiyorsanız, aksi halde bu sizin etkiniz esasına göre yapılır.
Eğer bir halk, rejimin gazabının kışkırttığı, samimi bir isyan ile teslim olma disiplinini kırmaya hazır değilse ve yabancı müdahalesiyle kurtuluş arıyorsa, siyasi meşruiyetinin kabul edilme şansını büyük olasılıkla kaybedecektir. O andan itibaren, yardım eden yabancı güçlerin, figürü ve kolayca aldatılabilen saf kişiler olarak kabul edileceklerdir; şayet hükümet kurmada başarılı olursa, daima müdahale edilebilecek güçte, işbirlikçi bir devlet gibi görülecektir.
Eğer bir halkın fikri, siyasi özgürlüğü için sadece kendi arzusu temelinde yükselmek ise, kritik anda ya da sonrasında, herhangi birinin temin ettiği malzemeyi kabul ederse, başarılı bir devrimden sonra ona minnettar kalacaktır; yabancıların yardımlarını nezaketle reddederse, temsili ve tam bağımsız bir ulusal hükümet kurabilir ve genel olarak “anlaşılması” imkânsız bir yönetim olarak kabul görür. Eğer, belirli somut koşullar içinde bir devrim yapmayı düşünüyorsanız, karşı argümanınız veya tekzibiniz ne olursa olsun, lekesiz destekli bir devrimin imkânsızlığı ilke olarak kabul edilemez.
Bu imkânsızlık ilkesi, (destekleri) gizleme girişimleri karşısında meşru devrimleri hemen özdeş kılar; yabancıların, devletlerini gizlice kontrol etmek ve zayıflatmak amacıyla düzenledikleri emperyalist komplolar ve “insani müdahaleler” gibi.
Uygulanması basit: eğer size bulaşan yabancılar varsa onlar işgalcilerdir ve kendi emperyal amaçları ölçüsünde, ev sahibi ülke, dünya güç hiyerarşisinde, kendi konumuna göre kolayca değerlendirilir. Örneğin, bir Afrika ülkesi, birliklerini “barış gücü” olarak bir diğer Afrika ülkesine gönderirse, bunu bölgesi içinde kendi gücünü artırmak için yapacaktır; ABD’nin herhangi bir bahane altında, bir Afrika ülkesine istihbaratını ve askerlerinin bir kısmını göndermesi, bariz bir şekilde yayılmacılık olacaktır.
Dünyanın saygısını isteyen herhangi bir devrim, lekesiz destekli bir devrimin imkânsızlığı ilkesine göre hareket etmeyecek; rejimi yalnızca kendisi kazanacak (böylece, geleceğin tarih için yıkılacak olan rejimini baskıcı, zalim ve diktatör olarak tanımlama hakkını elde edecek). Yabancı müdahaleyi içeren herhangi bir prematüre devrim, lekesiz destekli bir devrimin imkânsızlığı ilkesinin hemen maskesi olur ve dünyanın buna katılan kişiler için endişelenmesine de gerek yok. Çünkü onlar mutlaka emperyalizmin ajanları ve fiili hainlerdir. Şayet olgunlaşmamış bir halk, herhangi bir nedenle, dikkatli ve uzun süreli bir hazırlık ve bir planlama olmadan öfke atağı noktasına gelirse ve pervasızca isyan ederse ve onun intikamcı sisteminin bir kısmı tarafından başı dertte görülüyorsa, ona hızlı bir biçimde bu konulardaki dünya görüşünüz iyi bir şekilde tanıtılmalı ve her türlü dış yardım almaktan kaçınılmalı. Bu başarısız devrimciler, lekesiz durumlarını muhafaza ettikleri sürece, geride kalanlarının, ülkelerinin kendileri kadar lekesiz herhangi bir halef hükümetinde meşru politikacılar olarak kabul edilmekten alıkonmayacağına emin olabilirler. Hem, lekesizliğini sürdüren başarısız herhangi bir devrim, insanlık için değerli bir hizmet vermeye devam edecektir: yerkürede kendi köşelerinde, yaşamları boyunca emperyalizme karşı başarıyla direnenler hep var olacaktır.
Bu son nokta önemli çünkü dünyada en önemli siyasi amaç, Birleşmiş Milletler’in koruduğu, NATO askeri kompleksinin dayattığı ve sanayileşmiş ülkelerin katıldığı, ABD ve Batı Avrupa’nın önderliğindeki kapitalist emperyalizme engel olmaktır. Bu, baskıcı hükümetlerini devirme arzusunda olan yerel halkları, imparatorluğun merkezinin gizli kontrolü altına yerleştiren ve hedef ülkelerin ulusal bağımsızlığını zayıflatan “renkli devrimlere” ve “insani müdahalelere” tekrar dönülmesini önlemek için çok önemlidir. Bu yüzden, kendi öfkeleri nedeniyle kararlı tüm halklar, içinde kendi devrilecek olan yöneticilerinin de olduğu oyunda, çok önemli şeyler bulunduğunun farkına varmalılar.
Birincisi, devriminizin, emperyalizmin sadık bir rakibini zayıflatıp zayıflatamayacağını, “Washington konsensüsü” emperyalizmini yenmek için ülkende ve bölgende şimdiki çabalarınla onun dikkatini dağıtıp dağıtamayacağını (diktatörlüğün olağan tarzı) belirlemek zorundasınız. Eğer rejiminiz anti-emperyalizmin bir şampiyonu olursa, sizin insani göreviniz, isyan için kendi bencil nedenlerinizi bir kenara bırakmaktır. Yer yer sert idare edilebilirsiniz, bunu, dünya çapında anti-emperyalist dayanışmayı paylaşma nedeniyle hissedeceğiniz gurur ile telafi edebilirsiniz. Eğer ülkenizde, emperyalizmin
yıkıcı etkilerine karşı durmuş olan eski yöneticiniz, daha fazla siyasi özgürlük alma adına, belki de anlamlı bir oy hakkı için bariyeri zayıflatırsa, bu anti-emperyalist lideri hangi anlamda devirirdiniz?
İşte bu nedenle, dünyanın ilerici toplumlarının dostluğunu ve saygısını kazanmak ve ayrıca dünyanın önünde onu korumak için lekesiz destekli devrimin imkânsızlığı ilkesi inkâr edilmeye çalışılmamalı. Öte yandan, tüm devrimci kararlarınızın, anti-emperyalist çabalarınızın etkisini en üst düzeye çıkarma isteğinin, keskin bir bilinç tarafından yönlendirilmekte olduğu gösterilmeli. Anti-emperyalist sonucun önceliğini tanımayan bir devrim, ya anti-emperyalist güvenirliği zayıflatır ya da yerini eşit veya daha güçlü anti-emperyalist kusursuz bir hükümete bırakmaz, birkaç gün içinde de, aydınların ve ilerici dünya toplumunun desteğini kaybeder. Böyle bir devrim, dünyanın temel politika ilkesiyle çelişen yıkıcı bencil bir aksilik olurdu.
Şu andan itibaren, siyasal özgürlük elde etmek, ülkenize demokrasiyi getirmek ve baskıdan kurtulmak arzusuyla bir devrim gerçekleştirmek niyetindeyseniz, özgürlüğünüzün dünyanın tanıklarını memnun edecek uygun bir şekilde gerçekleştirmek için nelerin gerekli olduğunu bilmek yararlı olacaktır.
* Manuel Garcia Jr
Arada bir yazar ama daima bağımsızlığını korur.
[Rebelion’daki İspanyolcasından Atiye Parılyıldız tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]