Yeni bir Torba Yasa daha gündemde. Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve mini torba yasa olarak adlandırılan yasa tasarısına ilginç bir hüküm eklendi. Mini torba yasa ile 25 Şubat 2011’de yürürlüğe giren 6111 sayılı büyük torba yasanın bir maddesinde değişiklik ön görülüyor. Bilindiği gibi 6111 sayılı torba yasa ile il özel idareleri ve belediyelerde sürekli işçi […]
Yeni bir Torba Yasa daha gündemde. Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve mini torba yasa olarak adlandırılan yasa tasarısına ilginç bir hüküm eklendi. Mini torba yasa ile 25 Şubat 2011’de yürürlüğe giren 6111 sayılı büyük torba yasanın bir maddesinde değişiklik ön görülüyor.
Bilindiği gibi 6111 sayılı torba yasa ile il özel idareleri ve belediyelerde sürekli işçi kadrolarında çalışan on binlerce işçinin diğer kamu kurumlarına nakledilmesi öngörülüyor. 6111 sayılı torba yasanın 166. maddesine göre hangi işçilerin nakledileceği bir komisyon tarafından 45 gün içinde saptanacak ve ardından bu işçiler yeni kurumlarına atanacak.
Yasanın bu hükmü işçilerin ve sendikaların tepkisini çekmiş ve sürgün olarak değerlendirilmişti. Öte yandan belediyelerin ve özel idarelerin “ihtiyaç fazlası” olarak nitelenen bu işçileri çalıştırmak yerine alt işveren, sözleşmeli personel ve hizmet alımı yoluna gitmeleri eleştirilmişti.
Mini torba yasa tasarısına konan bir hüküm ile il özel idareleri ve belediyelerde sürekli işçi kadrolarında çalışan işçilerin, kamu kurumlarına nakledilebilmesine ilişkin hüküm erteleniyor. Bu işçiler, 1 Ağustos 2011’den sonra nakledilecek.
Peki ne oldu da bu hükmün ertelenmesi gündeme geldi? Torba yasada gün gün nakillerin ayrıntısı yer alırken ve daha bu yasanın mürekkebi kurumadan neden uygulama Ağustos sonrasına erteleniyor? Bu sorunun yanıtı 12 Haziran genel seçimlerinde yatıyor.
Anlaşılan tam seçim öncesinde on binlerce işçiyi ve ailelerini ordan oraya sürmek istemediler. Mayıs ayında yerinden yurdundan edilen işçinin haziran seçimlerinde ne yapacağı belli olmaz diye düşünmüş olmalılar. Önce oyunu alıp sonra sürmeyi tercih ettiler.
Hatırlanacağı gibi büyük torba yasa tasarısında seçim kaygısıyla başka değişiklikler de yapılmış ve torba oldukça küçültülmüştü. Esnek ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştıran ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından ısrarla savunulan hükümler, sendikaların ısrarı sonucunda Meclis Genel Kurulu aşamasında (Bakan yurt dışındayken!) metinden çıkarılmıştı.
Tele çalışma ve evden çalışma gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıran, işçilerin deneme süresini 4 aya çıkartan ve turizm sektöründe çalışan işçilerin denkleştirme süresini 4 aya kadar uzatan düzenlemeler büyük torba yasa tasarısı metninden çıkartılmıştı. Şimdi mini torba yasa ile bir ayar daha yapılıyor. İşçilerin sürgünü seçim sonrasına bırakılıyor. Gayet akıllıca!
Kuşkusuz 12 Haziran seçimleri olmasaydı bu düzenlemelerin hepsi yasalaşmış olacaktı. Sadece bunlar değil seçim öncesi meclise sunulmayan ama Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlıkları sürdürülen ve esnek-kuralsız çalışmayı yaygınlaştıracak olan diğer değişiklikler de yasalaşacaktı.
Torbanın büyüğü seçimden sonra gelecek. Torba yasa taslağından çıkarılan esnek çalışma biçimleri de bakanlığın üzerinde çalıştığı bölgesel asgari ücret, alt işveren uygulamasının yaygınlaştırılması, kiralık işçilik ve kıdem tazminatının budanması gibi değişiklikler seçimden sonra tekrar gündeme gelecek.
O günler geldiğinde iki şeyi çok merak ediyorum: Birincisi “artık siyaset işçiliği yapacağım” diyerek iktidar partisinden milletvekili adayı olan sendikacı bu yasalar meclise geldiğinde ne yapacak? İkincisi seçim öncesinde başbakanı çılgınca (hafızasızca) alkışlayan ve alkışlatan sendikacılar nasıl bir izahat yapacak?
“Hafıza-i beşer” ister “nisyan ile malul” olsun isterse “nisyan ile müsterih” olsun, arşiv unutmaz.