İslam dünyasında neredeyse günübirlik bir diğerine sıçrayan, muhalefetin başkaldırısı genel içerikli halk hareketleri, sokak eylemlerinde, hepsi de diktatörlükle yönetilen iktidarların devrilmesi hedefleniyor. Kıvılcım ateşini yakanlar, gelecekleri tehdit altında olan işsiz gençler, hızla yoksullaşan, yoksunlaşan kitleler… Devirmeye çalıştıkları diktatörlüklerin, İran başta bir-ikisi istisna hepsi de yıllardır ABD-AB’nin sadık müttefikleri, çıkar ittifakları sağlam iktidarları. Evrensel insan hakları, […]
İslam dünyasında neredeyse günübirlik bir diğerine sıçrayan, muhalefetin başkaldırısı genel içerikli halk hareketleri, sokak eylemlerinde, hepsi de diktatörlükle yönetilen iktidarların devrilmesi hedefleniyor. Kıvılcım ateşini yakanlar, gelecekleri tehdit altında olan işsiz gençler, hızla yoksullaşan, yoksunlaşan kitleler… Devirmeye çalıştıkları diktatörlüklerin, İran başta bir-ikisi istisna hepsi de yıllardır ABD-AB’nin sadık müttefikleri, çıkar ittifakları sağlam iktidarları. Evrensel insan hakları, demokrasi adına savunulacak değerlerle zengin kuzey dünyasının kurulu çıkarlar düzeni fena halde çatışıyor…
Yine de kaçınılmaz iktidar, diktatörlükler değişimi sonucunda başta petrol zengin dünya doğal kaynakları, nimetlerinin bol olduğu topraklarda yaşayan İslam dünyası halklarının daha insanca, demokratik, ülke kaynaklarından halklarının daha adil pay alabilecekleri bir düzene geçişin olacağı öngörülemiyor… Dahası İslam dünyasında çoğunlukla devrileceklerine kesin gözü ile bakılan iktidarlar, diktatörlüklerin karşıtı gibi oluşacak iktidarların da oluşturacakları uluslararası çıkar ittifaklarında belirleyici odakların ABD, AB ülkeleri olacaklarından pek kuşku duyulmuyor…
İslam dünyasında siyasal dengeleri toptan değiştirecek bu büyük depremden zengin kuzey dünyasının kayıpla çıkacağı, yoksul İslam dünyası halklarının kazançlı çıkacakları sunucuna varmak çok zor. Pusulasız, insandan, emekten yana hak savunulmasında örgütsüz halkların isyanında; aşiretler, cemaatler, mezhepler ayrışması, çatışmaları belirleyici. İnsan aklı ile insandan yana hakların belirleyiciliğinin yerine, kör, batıl inançlarla güdülemeler öne çıktığında, başkaldırılan diktatörlüğün daha acımasızı siyasi iktidarlara, diktatörlüklerin kucağına düşmek de var…
Tunus, Mısır’dan sonra İran, Yemen, Irak.. hafta sonunda şiddet dozu en yüksek Libya’da yaşanan, İslam dünyasını uzun süre kasıp kavuracağı kesinlik kazanan iktidar çatışmalarında, yıkımın altında kalacak iktidarlar, diktatörlerin yerlerini alacakların kimliklerinden çok, yeni oluşturulacak çıkar ittifak cephelerinin hesapları yapılıyor… Libya ile yapılmış petrol, yatırım, ekonomik çıkar anlaşmalarının devamlılığının, Yemen’de yerleşik ABD üsleri, filolarının güvenliğinin önemi yadsınabiir mi?
***
Erdoğan hükümetleri seçimlere aylar kalmışken, hiç öngörülmemiş, hazırlıksız yakalanılan birçok büyük İslam dünyası depremi ile karşı karşıya… ABD’nin, AB’nin karşı karşıya kaldıkları büyük çıkar ittifakları depremine göre hafif sayılabilirdi. Türkiye’ye İslam dünyasında biçilmiş, Erdoğan hükümetleri iktidarlarının üstüne atladıkları bölgede “rol model olma” büyük iddiası, buna göre iç ve dış odaklı gündeme sokulmuş değişiklikler; Türkiye’nin rejimi, uluslararası ekonomik, sosyal, siyasal ilişkileri için “eksen kayması” olarak özetlenebilecek projeler, sonuçları söz konusu olmasaydı…
Mısır’da Obama ile yapılmış telefon konuşmasının ardından ancak Başbakan Erdoğan’ın, Mübarek yönetimine gönderdiği “Halkın sesine, sokaklara kulak verin” içerikli uyarı, aynı tarihlerde Türkiye’de yaşanan polisiye şiddet ile iktidar açısından sırıtan bir çelişki olsa da, benzerinin İran, Libya, Yemen için yapılamaması, öncelikle Erdoğan iktidarının standartları, ilkeleri anlamında sorgulayıcı bir tablo…
Üstüne üstlük Türkiye rol model ülke ilan edilince, fazlası ile dikkat, olumlu olumsuz şimşekleri üzerine çekmekte… İsrail yönetimine “one minute” şovunun çekilmiş olması, Ortadoğu halklarında sevilen, öncü kabul edilen lider olma, ülke içi seçimlerde bile birkaç puanlık oy getirisinin üzerine, suskun kalışlar çok fena dikkat, tepki çekiyor. Komşularla sıfır sorun, İslam dünyası liderliği vizyonunda teorisyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Tunus’ta yeni yönetim ile diyalog, işbirliği içerikli izlenimi veren dünkü ziyareti, Libya’ya yönelik sadece orada iş yapan çok sayıda şirketin işçileri, vatandaşlarımızın sağlıklı yurda dönüşleri içerikli açıklamaları ister istemez beklentilere yanıt vermiyor…
Medyamız Mısır’da rötarlı yapılmış, halktan yana duruşun Libya’da yapılmamış olmasını eleştirirken, “Galiba önce vatandaşlarımızın sağ salim Libya’dan çıkarılması hedefleniyor” gibi bir mazereti de üretse, ne İsa’ya ne Musa’ya yaranılan bir tablo ortaya çıkıyor. Kaddafi’nin oğlu dünkü açıklamasında Türkiye’yi kışkırtıcı ilan ediveriyor. Kaddafi’den insan hakları ödülü almış olan Başbakan Erdoğan’ın durumu ayrı bir polemik konusu oluyor… İran’da şanssız bir rastlantı, en kanlı sokak gösterilerinin yaşandığı günde bulunan Cumhurbaşkanı Gül’e bizim medya barışçı bir vizyon biçmiş olsa da.. Meclisinde muhalefete “idam” istemli gösterilerin düzenlendiği İran rejimi ile yakınlık, Türkiye Cumhuriyeti’ni zora sokuyor…
Erdoğan iktidarları, rejimde eksen kayması, ılımlı İslam kimlikli rol model oluşturma, Yeni Osmanlıcılık projeleriyle.. İslam dünyasının devrilmeye aday iktidarlarıyla anlaşmalar yapmış, kârlı çıkar ittifakları kurmuşken.. depremle her şey yerle bir…