Vikiliks vs. işleri bu hükümete sinek vızıltısıdır. Siz bırakın internet manüplasyonlarını hayatın gerçeğine bakın. Tayyip’in ezberini bozan orası Her şeyi yoluna sokmuş gibiydiler. Referandumla elde edilen güvencenin kendilerini 2011 seçimlerine kadar taşıyacağı da belli olmuştu. “İleri Demokrasi” diye bir de cafcaflı ad taktıktan sonra yaptıklarına, artık kim nasıl bozabilirdi oyunlarını? Ancak burası Türkiye! Sadece muhalefete […]
Vikiliks vs. işleri bu hükümete sinek vızıltısıdır. Siz bırakın internet manüplasyonlarını hayatın gerçeğine bakın. Tayyip’in ezberini bozan orası
Her şeyi yoluna sokmuş gibiydiler. Referandumla elde edilen güvencenin kendilerini 2011 seçimlerine kadar taşıyacağı da belli olmuştu. “İleri Demokrasi” diye bir de cafcaflı ad taktıktan sonra yaptıklarına, artık kim nasıl bozabilirdi oyunlarını?
Ancak burası Türkiye! Sadece muhalefete değil iktidara da rahat yüzü yok. Öyle, yaptım oldu, bundan sonra böyle yok. Akşam yattığınla sabah kalktığın bir olmuyor. Bu herkes için böyle… Bize bunun böyle olduğunu Tekel işçileri daha 1 sene önce göstermişlerdi. Tam da “kozmik oda”ya dalmış, memleketin kudretli gücü orduyu bir o yana bir bu yana sallayıp dururken birden suratının ortasına okkalı bir yumruk yiyivermişlerdi. 3 aya yakın neye uğradığına şaşırdılar, sonunda çareyi danışıklı dövüşlü mahkeme kapılarında buldular.
Vikiliks vs. işleri bu hükümete sinek vızıltısıdır. Siz bırakın internet manüplasyonlarını hayatın gerçeğine bakın. Tayyip’in ezberini bozan orası. Yoksa o bayılır İsviçre bankalarında parası varmıymış yokmuymuş muhabbetleri yapmaya… Keşke bütün muhalefet bunu diline dolasa da Başbakanımız sabah akşam yolsuzluk iddialarını yalanlasa… Sanki yolsuzluğun yolu sadece İsviçre’den geçiyor…
Oysa gerçek yüzüne bir tokat gibi iniyor İstanbul’un Kabataş sahillerinde. Öğrenciler demokratik haklarını kullanabilirler mi kullanamazlar mı? Öğrenciler bir çırpıda yırtıp atıveriyor “ileri demokrasi” palavralarını. Görüntüler ne kadar tanıdık geliyor. Eski devletten yeni devlete geçen en önemli genetik mirasın zorbalık olduğu görülüyor. Haydi bir Aşık Veysel şiiri de bunun için oku bakalım! Haksızlığa, iftiraya uğramış adamı oynamaya bayılırsın ama zorbanın ta kendisi olunca bunu nasıl oynayacağın konusunda henüz ezberinde bir şey gelişmemiş olsa gerek.
Yüzde 50 oy, bütün dünya arkanda, uslu bir muhalefetle şefkat, merhamet, demokrasi nutukları atmak kolay oluyor. Ama senin kurallarını koyduğun oyunun dışına çıkıldığında hiç de sabırlı olamıyorsun. İlla ki her şey senin kontrolünde olacak. Senin istediğin gibi muhalefet edilecek ki demokratlığın tescil edilmiş olsun. Miting meydanlarında, büyük salonlarda hitabetinin havasından geçilmeyecek.
Oysa demokrasi sınırların zorlandığı yerde başlar. Hele bir de ileri demokrasi olursa… Ama daha işin başında demokrasinin kılıcı iniyor öğrencilerin başına. Hem de binlerce değiller daha, onlarcalar, o kadar. Tıpkı ’90’lı yıllardaki gibi büyük bir hışımla saldırıyorlar öğrencilerin üzerine. İktidara söyleneni kendisine söylenmiş gibi anlıyor polis teşkilatı. İktidar partisinin devletle örtüşmeye başlamasının önemli ölçütlerinden biridir bu, yani faşizmin ayak sesleri…. Yere yatırdıkları öğrencinin üzerinde tepinirken Tayip’in askeri olma görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorlar. O öfke Tayyip’in öfkesidir, O’nun polisiyle, polisin O’nunla kaynaşmış halidir bu.
Demokrasi ancak demokrasi lütfedildiğinde değil bizzat istendiğinde, bizzat yaratıldığında gerçeklikle sınanıyor. Şimdi bunu sınama zamanıdır. Şimdi “oyun bozan” olma zamanı. Herkes her şeyi konuşabilir ama kimse hiçbir şey yapamaz riyakarlığını yırtıp atma zamanı! Ancak ezilenlerin, yoksulların, öğrencilerin kendi taleplerini kendi yöntemleriyle duyurmak ve haklarını istemek için sokağın diliyle konuşmaya başlaması olacaktır AKP’yi sarsacak olan.
Evlerimize, kentimize, eğitim-sağlık hakkımıza sahip çıkarak demokrasi oyununu bozmak gerekiyor AKP’nin. Öyle ki, kimseye demokrasi, insan hakları mavalları anlatacak halleri kalmamalı. Onların verdiği kadarıyla değil kendi ihtiyacımızla çizelim yaşamımızın sınırlarını… Sonrası onlara kalmış olsun!
*Tufan Sertlek
Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri