Yukarıdaki başlığı okuyunca “CHP ne kadar sol?” diye de bir soru sorulabilir. Şimdilik CHP’yi “sosyal demokrat” bir parti kabul edip tartışmayı başka zamana bırakalım. Sol deyince gerçekten emekten yana, emek eksenli mücadeleyi esas alan unsurları, siyasi eğilimleri kastediyoruz. Bu çerçevede sol, sosyalist unsurların önümüzdeki dönemde hareket tarzı ne olabilir, biraz onun üzerinde duralım. Çünkü böyle […]
Yukarıdaki başlığı okuyunca “CHP ne kadar sol?” diye de bir soru sorulabilir. Şimdilik CHP’yi “sosyal demokrat” bir parti kabul edip tartışmayı başka zamana bırakalım. Sol deyince gerçekten emekten yana, emek eksenli mücadeleyi esas alan unsurları, siyasi eğilimleri kastediyoruz. Bu çerçevede sol, sosyalist unsurların önümüzdeki dönemde hareket tarzı ne olabilir, biraz onun üzerinde duralım.
Çünkü böyle bir yaklaşım CHP de dahil tüm sosyal demokratları, anti-emperyalist, sosyal devlet anlayışını benimseyen unsurları, cumhuriyetçi kesimi ve tüm emek dünyasını da ilgilendirip etkileyecektir. Türk siyasal hayatına baktığımızda 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile parlamentoya giren sosyalist eğilimli Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) varlığı, o zamanki CHP’yi etkilemiş ve bu parti siyasi eğilimini “ortanın solu” şeklinde ifade etmiştir. Kuşkusuz o dönemde yükselen bir toplumsal muhalefet ve güçlenen bir sendikal hareket söz konusuydu.
Günümüzde ise, 12 milyonu aşan bir ücretli kesim olmasına rağmen bu kesimin ancak 500-600 bini, yani yüzde 4-5’i sendikalı olup toplu sözleşme hakkından yararlanabilmektedir. Sendikal hareket dibe vurmuştur. İşçi hareketine yol gösterecek güçlü bir siyasal oluşum da yoktur.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen umutsuzluğa mı düşmeliyiz? Hayır. Anayasa referandumundaki yüzde 42’lik “hayır”, önemli bir oran ve güçtür. Bu süreçte sosyalist eğilimli ve emekten yana olan üç parti (ÖDP, TKP, EMEP) ile Halk Evleri (HE) sınırlı gücüne rağmen CHP’yi bile etkilemiştir. CHP başlangıçta anayasada yapılan 26 değişiklikten sadece HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenlemeye karşı çıkarken dörtlü sol birlikteliğin özelleştirmede yargı engelini ortadan kaldıracak “yerindelik denetimi” maddesine de karşı çıkması, bu partiyi de etkileyip gündemine almasına neden olmuştur.
Yine olumsuz koşullara rağmen emek hareketinde yerel düzeyde kıpırdanmalar söz konusudur. Gebze ve Kocaeli’nde yerel emek kurultayları düzenlenmiş, İzmir’de Türk-İş, DİSK ve KESK şubelerinden oluşan İzmir Sendikalar Birliği kurulmuştur. Esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, profesöründen doktoruna, mühendisinden teknik elemanına emek kesiminin tabanını genişletmiştir. Yeni bir sendikal oluşum olan Enerji-Sen, işçisini, taşeron çalışanını, mühendisini aynı çatı altında buluşturmuştur.
Sol, sosyalist parti ve oluşumların geniş bir birlikteliği, önümüzdeki seçim sürecinde de daha iyi tahkim edilir, somut sorunlar ve haklar temeli üzerinde bir mücadele hattı oluşturabilirse yeni bir umut ışığı olabilir. Nazım’ın dediği gibi “Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir”…
atillaozsever@ttmail.com