SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, MHP’lilerin canları istedikçe uyarabilecekleri, kızabilecekleri ve dediklerini yaptırabilecekleri, fonksiyonsuz bir idareci midir? MHP vekilinin konseri iptal isteğini, neden cesurca reddedip, bu kepazeliği kamuoyu ile paylaşmamaktadır? Bazı ulusal yayın organlarında da yer aldığı üzere, geçtiğimiz hafta, 27 Ekim’de, Isparta’da, Süleyman Demirel Üniversitesi’ndeki, Duman ve gruba eşlik edecek Sertap Erener […]
SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, MHP’lilerin canları istedikçe uyarabilecekleri, kızabilecekleri ve dediklerini yaptırabilecekleri, fonksiyonsuz bir idareci midir? MHP vekilinin konseri iptal isteğini, neden cesurca reddedip, bu kepazeliği kamuoyu ile paylaşmamaktadır?
Bazı ulusal yayın organlarında da yer aldığı üzere, geçtiğimiz hafta, 27 Ekim’de, Isparta’da, Süleyman Demirel Üniversitesi’ndeki, Duman ve gruba eşlik edecek Sertap Erener konseri, iptal edildi. Rektörlüğün, konserden iki gün evvel duyurduğuna göre, bunun sebebi; “teknik arıza”lardı. Bu “teknik arıza”lara dair “ayrıntı”lar ise, yapılan iki satırlık açıklamada, elbette ki, yoktu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vecihi Kırdemir, “Hastanedeki jeneratör arızalandı. Bu nedenle konser alanına kurulacak jeneratörü hastaneye göndermek zorunda kaldık” diyerek olayın içinden sıyrılmaya çalışıyordu. İşin doğrusu ise, bundan çok kısa bir süre sonra ortaya çıktı; iptalin sebebi, ülkücü faşistlerin “tehdit”leri, onlara göre ise “duyarlılık”ları idi. Peki, arkasında Coca Cola’nın bulunduğu, dev sponsorlu, üniversiteyi de aşan büyüklükte bir organizasyon; nasıl oluyordu da sekteye uğrayabiliyordu?..
İptal olayından sonra, ülkücülerin, konserin düzenlenmemesi için binlerce imza topladığı haberi yayıldı. Oysaki, buna şahit olan yoktu; kimse, böyle bir kampanyaya destek de vermemişti. Sonradan öğrendiğimize göre, faşistler, “SDÜ’de Dumansız hava” istediklerine dair, henüz göremediğimiz, afiş ve çıkartmalar bastırmış; muhtelif yerlere yapıştırmıştı. Fakat mesele bu da değildi, işin “öz”ü daha başka, boyutu daha “büyük”tü. Fakat, bundan önce, işin “niçin”ine değinelim.
Duman grubunun, İhlâs suresindeki birkaç sözcükten türetilen satırlara da sahip, Rezil isimli bir şarkısı var. 2009’da, ilk duyulduğunda da tartışmalara yol açan şarkının, bahsi geçen sözleri şunlar: “Ortada bir dergâh var / Devrilir başın yarar / Arkasında tezgâh var / Lem yelid ve löp yutar.” Grup üyeleri, biraz sonra da değineceğiz, bu şarkı ile, kendilerince, “dini kullananları” eleştirmişler; böyle söylüyorlar. Ve fakat, geçtiğimiz yıldan bu yana, özellikle internette, sürekli dinle dalga geçmekle itham ediliyor, tepki alıyorlar. “Somut”laşan tepki ise, Selçuk Üniversitesi’nden sonra, SDÜ’de ortaya çıktı. Dine saygısızlık olarak değerlendirilen sözler nedeni ile, rektörlüğün konseri iptal etmesi sağlanmıştı. Tabii ilk şüphelenilen AKP’liler olunca, onlar da (partinin üniversite birimi) buna kayıtsız kalamayıp bir açıklama yaptılar: “Ülkü Ocakları, konseri iptal ettirme fikrini bize taşıdılar, ama bizden destek bulamadılar. Konserin iptali için MHP Merkez İlçe Başkanı Ramazan Pala ve MHP Milletvekili Nevzat Korkmaz devreye girmiş ve konser iptal edilmiştir. Konseri bizim iptal ettirdiğimizi söyleyen tüm odakları kınıyoruz.” İşte, bu beyan sayesinde, olayın arkasında kimin olduğu “resmiyet” kazandı.
Bu açıklamanın ardından, yerel basında, MHP vekilinin, kendisinin hedef haline getirildiğini düşündüğüne ve buna tepki gösterdiğine dair haberler yayınlandı: “Duman müzik grubunun Isparta’da konser vermesini hoş karşılamadıklarını ve bundan dolayı da iptalini gündeme getirdiklerini kaydeden Korkmaz, ‘Günde beş vakit ezan okunan, namaz kılınan ülkemizde herhalde kendi dinimize de saygısızlığa kayıtsız kalacak değiliz’ dedi.” Sonuç itibari ile, konseri iptal ettirenlerin MHP’liler, iptal gerekçesinin de, “dine saygısızlık” olduğunu, net biçimde, öğrenmiş bulunuyoruz. Geçtiğimiz nisan ayında, ülkücülerce bazı Kürt öğrencilere yapılan saldırılar sonunda, şehirde birkaç günlük gerginlik yaşanmış; MHP’nin il yöneticileri, olayların sorumlusu olarak rektörü göstermiş, eğer rektör, okulda “bölücü yıkıcı” faaliyetleri engellemezse, “gereken”i yapacaklarını söylemişlerdi. Şimdi sorabiliriz: SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, MHP’lilerin canları istedikçe uyarabilecekleri, kızabilecekleri ve dediklerini yaptırabilecekleri, fonksiyonsuz bir idareci midir? MHP vekilinin konseri iptal isteğini, neden cesurca reddedip, bu kepazeliği kamuoyu ile paylaşmamaktadır?.. Bu soruları, tafsilatı ile, Rektör’e de ileteceğimi ve meselenin takipçisi olacağımı belirtip geçiyorum.
Konunun “teknik” kısmına daha fazla değinmeye gerek yok. İçeriğe gelirsek… Bakın, AKP’nin, ülkemizi her şeyiyle, dinci ve liberal paradigma ile dönüştürdüğünü; üniversitelerin de bunun dışında olmadığını, sürekli söylüyoruz. Ders içerikleri, idari alan, katsayı uygulaması, öğretim personelinin konumundaki değişiklikler ve harç ücretlerine yapılması planlanan yüksek oranlı zamlardan sonra; şimdi de, AKP’nin listesinde, bilindiği üzere, türban ve sivil polis var. (Bu ikisinin, aynı anda akademilere sokulması, çok manidar değil mi?) Polisin üniversitede ne iş yapacağını tartışmak anlamsız; fakat, pek çok solcunun da, büyük bir aymazlık ile, kılık kıyafet özgürlüğü kapsamında değerlendiği türban, kamusal alandaki gericiliği katlamak, pekiştirmek gibi bir misyona da sahip. Türbanın üniversiteye “hukuken” girdiği andan itibaren, sanılıyor mu ki, dinciliğe karşı mücadele verilebilecek?.. Buna değinmemin nedeni, aslında üniversitelerin bugünkü geri özelliğine vurgu yapmak, türbanın bunu “yasa”laştıracağını belirtmekti. Maalesef, Türkiye’de üniversite, işte budur. Otuz bin tane öğrenci örneğin, imza toplayıp Duman’ı okullarında görmek istediklerini söyleseler; elbette ki muvaffak olamazlar. Fakat gericilik, istediğini her daim yaptırır: MHP konser iptal ettirir, AKP türban sokar vs.
Tekrar konser olayına gelirsek, Duman ve şarkılarına da değinmek gerekiyor. Grup üyeleri, büyük tepki toplayan Rezil adlı şarkısı, gerçekten de güzel sözlere sahip. Kendisini din üzerinden var eden ve de işi “memleketi satmak” olan AKP’yi, bir güzel eleştiriyorlar. Ancak, ülkemizdeki hemen hemen tüm “rock”çılar gibi, siyasete doğrudan müdahil olup, kavganın bir yerinde bulunmak zor geldiğinden, kafalarındakini açıkça söyleyemiyorlar. 29 Mart 2009’da, Zaman gazetesinde yayınlanan röportajlarında; şarkının AKP’ye mi yönelik olduğu sorusuna, evet diyemeyip mırın kırın ederek cevap veriyorlar, ateist oldukları söylentisi hatırlatılınca, bunun kimseyi ilgilendirmediğini söylemek yerine, Müslüman olduklarını dile getiriyorlar. Özetle, yaptıkları işin arkasında bile duramıyorlar; tipik bir dejenere “rock” grubudur, Duman.
Kendi adıma, 27 Ekim’deki konsere zaten gitmeyecektim. Beni konu ile ilgili yapan, anlattığım, konserin iptali olayı oldu. Sevgilileri ile güzel bir gece geçirecek apolitik gençler ve bizim solcu öğrenciler, tabii, pek üzüldüler buna; zira, Duman, bahsettiğim orta yolculuğu ile, her kesimden dinleyicisi olan bir grup. Olayın ardından, bir grup Duman sever genç, şu meşhur sosyal paylaşım sitesinde örgütlenip Antalya’ya hareket etti. Çünkü, konser Akdeniz Üniversitesi’ne taşınmıştı. Gözlerinin altı mor, kafaları dumanlı, “sağlam muhalif” üyelerden oluşan bu grup kaçar mıydı hiç, iki saatlik yol ne de olsa! Peki, bizim solcular ne yaptı? Şimdilik ne yapacaklarını düşünmekle meşguller; ancak, burada değinmemiz gereken daha önemli bir nokta var.
Yazının başında belirttim, bilmiyorum bununla ilgilenen oldu mu, Duman grubunu toplam yedi üniversitedeki öğrencilerle buluşturan, Coca Cola idi. Fakat, bu yedi üniversitenin hiçbirinde, konserin düzenleyicisine yönelik bir tepki ve sonucunda eylem olmadı. Edirne, Eskişehir, Trabzon, Kayseri, Malatya, Adana, Isparta yerine Antalya konserleri, gayet coşkulu geçti! Buradan solc
u kardeşlerimizi incitmek gibi bir derdimiz, elbette, yok; fakat, sormak durumundayız: Coca Cola’nın sponsorluğunda, orta yolcu bir “rock” grubunun konserinde eğlenmek, ülkücüler bir şekilde konseri iptal ettirdiğinde, kızmakla yetinmek; devrimci üniversiteli kimliğinden hiçbir şey kaybettirmiyor mu? Evet, son yıllarda, öğrenci hareketi, özellikle büyük kentlerde, önemli kazanımlar elde etmiş, bu ülkenin devrimci öğrenci mücadelesine yakışan şeylerin taşıyıcısı ve sürdürücüsü olmuştur; ancak, genel itibari ile, üzülerek, bir sıradanlaşmanın da yaşandığını söylemek zorundayız. Çok eskiyi bırakın, 2003 yılında düzenlenmeye başlayan Rock’n Coke’a karşı, sendikacılar, solcu sanatçılar, sol yapılar, yazarlar bir araya gelip, anında bir refleksle, Barışarock isimli bir karşı festival düzenlemeye başlamıştı. İlerleyen yıllarda, liberallerin ele geçirdiği ve diğer festivaldeki yoz kültürün aynen yaşandığı bir etkinliğe dönüştü ve sonlandı, ayrı konu. Geldiğimiz noktada, bunun genelleşmemesi temennisi ve çabası içinde olduğumuzu, söylemekle yetinelim ve ekleyelim: Başka bir grup öğrenci de, yine andığımız sosyal paylaşım sitesinde, “Şebnem Ferah SDÜ’ye gelsin” kampanyası başlatmışlar, otuz bin imza toplayıp Rektör’e vereceklermiş ve böylece Duman konserinin iptalini telafi ettireceklermiş. Solcu öğrenciler de, umuyorum ki, bundan daha mantıklı ve sinir bozmayan bir etkinlik örgütleyebilirler.
Son olarak, Duman konseri, sadece SDÜ’de değil, tüm üniversitelerde iptal ettirilmeliydi. Fakat böyle geri, yobazca bir gerekçe ile değil; çok uluslu bir emperyalist tekelin, kendini meşrulaştırmasına geçit vermeme iradesi ile. Gücümüz yeter mi yetmez mi, bu ayrı konu; fakat en azından, o kadar güçlenene dek, ilerici dediğimiz öğrencilerin, kafalarını, dünya algılarını, çok basit günlük reflekslerini sağlamlaştırmaları; düzenden tamamen bağımsız, kendi ahlaklarını, kendi kültürlerini, kendi yaşam alanlarını ve hayata dair ilkesel tutumlarını yaratmaları gerektiğini düşünüyorum.
“Baca eğri de olsa, duman düzgün çıkmalı!”
alpererdik@mynet.com
SDÜ, T. Dili ve Edebiyatı, Yüksek Lisans