Kendisi demokrat olmayan, programında demokrasiyi hedeflemeyen bir parti Türkiye’ yi demokratikleştirebilir mi? Liberaller ve liberal solcular bunu iddia ediyor. Nabi Yağcı, daha da ileri giderek AKP iktidarını bir devrim hükümeti olarak görüyor ve sekiz senedir süre giden bir devrimden söz ediyor. Gerçi, Nabi Yağcı’ nın iddiasını, bir diğer AKP perver Kürşat Bumin dahi fazla bulmuş […]
Kendisi demokrat olmayan, programında demokrasiyi hedeflemeyen bir parti Türkiye’ yi demokratikleştirebilir mi?
Liberaller ve liberal solcular bunu iddia ediyor.
Nabi Yağcı, daha da ileri giderek AKP iktidarını bir devrim hükümeti olarak görüyor ve sekiz senedir süre giden bir devrimden söz ediyor. Gerçi, Nabi Yağcı’ nın iddiasını, bir diğer AKP perver Kürşat Bumin dahi fazla bulmuş ki, Yağcı’ yı “abartıyorsun” içerikli bir yazı ile eleştirmiş ve bir Fransız atasözünü hatırlatmış: “Abarttığımız şeyi daima zayıflatırız”
Abartanlar ya da abartmayanlar, “AKP demokrat bir parti ve Türkiye’yi adım adım demokratikleştiriyor” diyor. Ben, bu iddiaları bıkıp usanmadan gazetelerdeki köşelerinde yazan yazarlardan birini okurken, bir genç telefon ediyor: “Hocam, imzasız pankart asmak yasaya aykırı değil mi?” diye soruyor. Arkasından da, “AKP, her yerde imzasız afiş ve pankartlar asarak, evet propagandası yapıyor” diye yakınıyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Aslında, herkes istediği sloganı içeren afiş ve pankartı istediği yere asabilmeli. Belki, bunun tek kısıtlaması tarihi eserlere zarar verme ya da çevre kirliliği olmalı. Eskiden mevzuatta asılacak afiş ya da pankart ile dağıtılacak bildirinin mülki amirliğe bildirilmesi istenirdi, daha sonra bu uygulama kaldırıldı, suç unsuru olabilir diyerek tıpkı gazete dergide olduğu gibi bir asılacak, dağıtılacak materyalin bir örneğinin savcılığa verilmesi uygulaması başlatıldı. Ve izinsiz afiş asmak, bildiri dağıtmak suç olmaktan çıkarıldı. Kabahatler kanunu kapsamına alındı. Fakat, uygulama daha beter oldu. Çünkü, polis ve belediye zabıtasına kabahatler kanununa göre çevreyi kirleten vb. para cezası kasma yetkisi verildi ve muhaliflerin astığı bütün afiş, dağıttığı bütün bildiriler için binlerce TL. yi bulan para cezaları kesilmeye başlandı. Özellikle AKP’li belediyeler yaygın olarak bu cezaları uyguladılar. Şimdi, AKP ve yandaşları her yere afiş ve pankartlar asıyor. EMEP’e, TKP’ye, ÖDP’ye, Halkevleri’ne ceza üstüne ceza yazan AKP’li belediyeler bu afiş ve pankartları görmezden geliyor. Belki de bu pankart ve afişleri asan da onlar.
Kendi propagandası için her türlü kuralı hiçe sayan, rakiplerinin propagandasını engellemek için saçma sapan kanunlar çıkarıp, bunları abartarak uygulayan bir parti demokrat olabilir mi? Demokrasi getirebilir mi?
Telefon eden arkadaşa telefonda bütün bunları anlatamadım. “Şikayet edin. Bakalım ne olacak” dedim. Ama, şikayetin de pek etkili bir yöntem olmadığını biliyordum. Çünkü, AKP yine ikiyüzlüce yargıdan şikayet etse de, yargı tarafından da kollanıyor. Şu anda, HSYK ve yüksek yargı yöneticileri ile çelişkileri olsa da yakında o da çözülecek. Sosyalistlere, devrimcilere uygulanan hukuk AKP’ye uygulanmıyor. Seçim kanunları AKP tarafından sürekli ihlal ediliyor. Belediye ve devlet olanakları yasaya aykırı olarak AKP tarafından propaganda çalışmalarında kullanılıyor. Sokaklarda belediyenin olanakları ile yapılan iftar yemeklerine ne demeli? Aleviler inançları ile ilgili bir anma ya da kutlama nedeniyle sokaklarda böyle binlerce insanın katıldığı bir yemek vermeye kalksalar ne olur? Sosyalistler, faşizmin yenilgisinin 65. yılı nedeniyle eski Galata Köprüsü üzerinde on bin kişilik bir yemekli şölen yapmak isteseler…
Deniz Gezmiş’in posteri parti binasında asılı diye EMEP’e dava açan savcı, Tayyip Erdoğan miting meydanlarında idam edilen gençleri istismar için kullandığında ne işlem yaptı? Daha doğrusu parmağını kımıldatmadığını biliyoruz da, neden?
Bir başbakan televizyonlardaki konuşmalarında, mitinglerde referandumda kullanacakları oyun rengini insanlardan ya da kurumlardan açıklamasını isteyebilir mi? Evet, oyu kullanmayacakları tehdit edebilir mi? Başbakanın yaptıkları seçim yasalarına göre suçtur. Fakat, AKP’lilerin işledikleri suçlar için yargı sağırdır. Bunları bir tarafa bıraktık. İnsanları oylarını açıklamaya zorlayan, kendine oy vermeleri için tehdit eden biri, bir parti demokrat olabilir mi?
Rakiplerinin soyuna dil uzatan Tayyip Erdoğan, Ermenileri ırk olarak suçlu ilan eden Cemil Çiçek, Hrant Dink’i Nazi propagandistine benzeten AKP’li Dışişleri Bakanlığı demokrat mı?
Liberal beyler, bayanlar!
Siz de gerçekten abartıyorsunuz!