Türkiye’de sendikaların yeni iletişim teknolojileri ile ilişkilerini ele alan bir araştırma için yola çıktığımda, çok bir şey bulamayabileceğimi düşünüyordum. Çevreden gelen yeni iletişim teknolojileri ve sendikalar ilişkisinin daha çok Batı’ya ait bir tartışma olduğu, Türkiye’de sendikaların yeni iletişim teknolojilerini takip etmediği, sendikalar takip etse bile sendika üyelerinin yeni iletişim teknolojilerinden habersiz olduğu gibi saptamalar da […]
Türkiye’de sendikaların yeni iletişim teknolojileri ile ilişkilerini ele alan bir araştırma için yola çıktığımda, çok bir şey bulamayabileceğimi düşünüyordum. Çevreden gelen yeni iletişim teknolojileri ve sendikalar ilişkisinin daha çok Batı’ya ait bir tartışma olduğu, Türkiye’de sendikaların yeni iletişim teknolojilerini takip etmediği, sendikalar takip etse bile sendika üyelerinin yeni iletişim teknolojilerinden habersiz olduğu gibi saptamalar da bu araştırmadan bir şey çıkmayacağı fikrini güçlendiriyordu ki, sonuç beklenenden farklı oldu.
Türkiye’de sendikaların, yeni iletişim teknolojilerini temel alan yöntem, yaklaşım ve politikalarını incelemek için, üç konfederasyonda (Türk-İş, DİSK ve Hak-İş) ve sekiz farklı işkolunda örgütlü on iki sendikada (Petrol-İş, DİSK Tekstil, Tes-İş, Selüloz-İş, Tek Gıda-İş, Türk Metal, Birleşik Metal-İş, Çelik-İş, Belediye-İş, Genel-İş, Hizmet-İş), uzman ve yöneticilerle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdik. Toplam 86 sendika yöneticisi ve uzmanı ile görüştük. Bu görüşmeler sırasında, Türkiye’de sendikaların yeni iletişim teknolojilerine bakış açılarını ve nasıl politikalar izlediklerini sorgularken, yeni iletişim teknolojilerinin, sendikal yapıları, sendika içi ve dışı iletişimi, sendikaların tabanla ilişkilerini, sendikaların küresel sendikal hareketle ilişkilerini, sendikal mücadeleyi, sendikal kültürü ve sendikal siyaseti nasıl değiştirip/dönüştürdüğünü de görmeye çalıştık.
Türkiye’de yeni iletişim teknolojileri ile sendikalar ilişkisi birbirinden oldukça farklı üç mecrada gelişmektedir. Diğer bir deyişle, çalışma, Türkiye’de sendikaların yeni iletişim teknolojileri ile ilişkilerinde üç farklı sendikacılığın varlığını göstermiştir: Etkin ve verimli sendikacılık, muhafazakar sendikacılık ve katılımcı ve mücadeleci sendikacılık. Bir sendikacılığın tüm özelliklerini bir sendikada bulup, o sendikayı belirli bir sendikacılıkla adlandırmak bazı durumlarda geçerli olsa da; çoğu zaman, bu üç farklı sendikacılığın, örtüşmeler, üst üste gelmeler, kırılmalar, ortak paydalar, toplamalar ve çıkarmalarla amalgam sendikal pratikler halinde var olduğu söylenebilir.
Etkin ve Verimli Sendikacılık
Etkin ve verimli sendikacılık yaklaşımı, sendikal yapının ve sendikal bürokrasinin yeni iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar ve açılımlar doğrultusunda yeniden yapılandırılması noktasında tümüyle işletmecilik paradigmasına yaslanmaktadır. Diğer bir deyişle, sendika iyi işletilmesi gereken bir firmadır. “Teknolojiyi seven” ve “laptop taşıyan” yöneticilerin öncülüğü süreci hızlandırmaktadır. Sendikal yapı ve sendikal bürokrasi için teknoloji hızlı ve ucuz bir iletişim, şeffaflık, bilgi-belge yönetimi ve sendika bilgi sistemleri anlamına gelmektedir. Önem verilen bilgi-belge yönetimi, sendika bilgi sistemleri ve sendika içi otomasyon tümüyle işletmecilik paradigmasından beslenmektedir. Sendika bilgi sistemleri, üye takibinin yapılması, sendikaya dair tüm bilginin toplanması ve uluslararası arşivcilik standartlarına uygun biçimde arşivleme gibi ana amaçları hedeflemektedir. Bu noktayı destekleyen bir saptama, etkin ve verimli sendikacılık yaklaşımına sahip bir sendikada rastlanılan “insan kaynakları departmanı”dır. Sendikaya “insan kaynakları departmanı” ile işletmecilik yaklaşımından yalnızca bir departmanın ismi taşınmamaktadır; tüm bir işleyiş ve zihniyet taşınmaktadır.
Etkin ve verimli sendikacılık, sendika içi ve dışı iletişimde, neoliberal paradigmanın tüm kavramlarını sahiplenmektedir. Sendika içi ve dışı iletişimde, yeni iletişim teknolojilerinden en üst düzeyde yararlanmak isteyen sendikalar, en kısa zamanda genel merkez ve şubeler arasındaki ilişkilerin elektronikleşmesini, e-devlet uygulamalarına geçilmesini, yönetişimin aktif kılınmasını ve sosyal diyalog tartışmalarının elektronik ortama taşınmasını savunmaktadırlar.
Etkin ve verimli sendikacılık, aynı zamanda “uzlaşmacı sendikacılık” hattını da içermektedir. Sınıf işbirliğine dayanan tüm kavramlar sosyal diyalog, sosyal ortaklık ve benzerleri imtina edilmeden kullanılmaktadır.
Etkin ve verimli sendikacılığın tabanla kurduğu ilişki “hizmet sendikacılığı”nı üretmektedir. Tabanı yalnızca hizmet götürülmesi gereken “müşteri”ler olan gören yaklaşım, web sitesini de “müşterinin memnuniyeti” için düzenlemektedir. Web sitesi, müşteriler için bir “elektronik ajanda” haline getirilmektedir. Bir başka deyişle, bu “elektronik ajanda”, “işçiye hizmet ulaşsın”, “işçiye faydalı olsun” şiarı ile “sıradan” bir işçinin, web sitesinden aradığı kanunlara, istatistiklere, yönetmeliklere ve benzer dokümanlara ulaşabileceği linkleri, haberleri ve daha da fazlasını içermektedir. “Hizmete sınır yoktur” anlayışına sahip elektronik ajandada nüfus idareleri, vergi daireleri, ÖSYM gibi kurumlara verilen linkler ve faiz oranları, döviz kurları gibi para piyasalarına yönelik güncel bilgiler, doğrudan çalışma hayatındaki ihtiyaçlara cevap olmasalar da, gündelik hayatın hızlı temposuna ayak uydurabilmek ve bazı bilgilere zahmetsiz ve çabuk erişebilmek için “müşteri”ye sunulmaktadır.
Etkin ve verimli sendikacılık, tabanla kurduğu ilişkide bir tür “sendika işletmeciliği” yaklaşımını benimsemiştir. Bu gayretkeş işletmeci, “sendika aidatında” ifadesini bulan parasal katkıya karşılık müşteri tatminini maksimize etmek hedefine kitlenmiştir. Kapitalist iyidir çünkü etkindir, çünkü rekabetçidir, çünkü müşteri taleplerini dikkate alır, çünkü müşterisini memnun eder; öyleyse sendika da aynı hareketleri tekrarlamalıdır. Sendika üyesi yok, sendika müşterisi vardır, sendika üyelerinin sosyal ve siyasal hak mücadelesi yok, sendika müşterisinin memnuniyeti vardır.
Etkin ve verimli sendikacılık, sıklıkla, küresel sendikal hareketteki mevcudiyetini, uluslararası örgüt, konfederasyon ve federasyonlarla ortaklaşa yürütülen “projeler” üzerinden tanımlamakta, “projecilik” yaftasını gururla taşımaktadır. AB ile ilişkiler ve de AB projeleri de ancak iyi bir yeni iletişim teknoloji kullanımı ile parçası olunabilecek gelişmeler olarak telaffuz edilmektedir.
Etkin ve verimli sendikacılık için, örgütlenme pratiğinde esas olan sendikanın “imajı”dır. Dolayısıyla, son zamanlarda, sendikalar, işverenin önüne yeni “imaj”ları ile çıkmaktadır. Bu “imaj”, en çok da yeni iletişim teknolojileri ile kurulan ilişkiden beslenmektedir. Bu süreçte, sahip olduğu sendika bilgi sistemleri, bilgisayar tabanlı arşiv ve her gün güncellenen “üzerinde uğraşılmış” bir web sitesi, yeni “imaj”ın kurucu unsurlarıdır.
Sonuç olarak, etkin ve verimli sendikacılık, son yılların sosyal, siyasal, ideolojik tüm değişim rüzgarlarına uyum süreci içerisindedir. Belki de, bugünden farklı, özlenilen bir sendikal hareket, kendisine ‘değişmeyenleri’ nirengi noktası olarak almalıdır.
Muhafazakar Sendikacılık
Muhafazakar sendikacılık, sendikal yapı ve bürokrasinin yeni iletişim teknolojileri ile dönüşemeyecek yapısına vurgu yapmaktadır. İşçi kültüründen gelen ve “okumaya fazla düşkün olmayan” yöneticilerin sanal alemle bağları yok denecek kadar azdır ve bu teknolojilerin sağlayabileceği imkanlar konusunda yeterli bilgiye sahip değillerdir.
Muhafazakar sendikacılığın, tüm süreçlerde üzerinde en çok durduğu konu yeni teknolojilerin -varsa- getirebilecekleri kolaylıkların, yasal düzenlemeler karşısındaki uyumsuzluğu ve kifayetsizliğidir. Sendikalarda, yeni iletişim teknolojileri kullanımına yö
nelik yasal engeller bulunmaktadır. E-posta kullanımı ne kadar etkin olursa olsun, yasalara göre, sendikaların gelen ve giden evrak vb. çeşitli yazışmaları ya da üye kayıtlarına ilişkin belgeleri resmi belge olarak saklamaları gerekmektedir.
Muhafazakar sendikacılık, yeni iletişim teknolojilerinin sendika içi ve dışı iletişimde “ekstra külfet” yaratma imkanının altını çizmektedirler. Şu anda kullanıldığı biçimiyle, yeni iletişim teknolojileri, her zaman hız ve zaman kazanımı sağlamamaktadır. Çoğu zaman, yeni iletişim teknolojileri, sendikalarda “çift dikiş” yapmayı gerektirmektedir. E-posta yollandıktan sonra çoğunlukla, “e-postayı aldın mı?” diye telefonla teyit edilmektedir.
Muhafazakar sendikacılık, sendikal yapıdaki mevcut değerleri, mevcut kültürü ve eski iletişim biçimlerini önemsemektedir. Sendikaların gerek örgütlenmesi, gerekse işleyişi sözlü kültür pratiklerinin egemenliği altındadır. Bu nedenle, yeni iletişim teknolojileri kullanımı açısından, eşzamanlı iletişime daha kapalı olan ve etkin yazma becerisi, alışkanlığı gerektiren bilgisayar merkezli teknolojiler yerine cep telefonlarının tercih edildiği görülmektedir. Muhafazakar sendikacılıkta, diyaloğa dayalı sözlü iletişim, başka değerlerin de altını çizmektedir. Sendikal bürokraside sert olan hiyerarşik yapılar ve ast-üst ilişkilerinde “Başkan’ın halini hatırını sormak”, “Başkan’a ‘günaydın’ demek” ve “Başkan’ın sesini duymak” gelecek günler için önemlidir.
Muhafazakar sendikacılığın, tabanla kurduğu ilişkide, “muhaliflik” konusunda hassasiyetleri vardır. İnternet ortamındaki muhalefetin “usul”üne göre yapılmadığı iddiaları ve eğer, muhalefet olacaksa, bunun da “kural”larının belirlenmesi gerektiği iddiaları bulunmaktadır. “Bir işçi arkadaşımızın bir sorunu varsa, gelir paşa paşa derdini bize, gözümüze bakarak anlatır. Yüz yüze iletişimde her şey usulüne göre olur. Öyle internet ortamından şık olmayan eleştirilerde bulunmak hiç uygun olmuyor”, muhafazakar sendikacılığa içkin bir ruh halidir. Bir başka deyişle, muhafazakar sendikacılık, yüz yüze iletişimin içerdiği “değer denetimi” imkanlarını sonuna kadar kullanmak istemektedir.
Muhafazakar sendikacılığın, küresel sendikal mücadele konusunda temel aldığı yaklaşım şöyle özetlenebilir: jeopolitik ve stratejik analiz gibi yaklaşımların tanımladığı “küresel güçler”in, “milli birlik ve bütünlük için tehdit” oluşturabileceği noktalara karşı “hazırlıklı olmak” ve “uluslararası camia’ya milli takım hüviyeti ile çıkmak.” Uluslararası alanda yeni iletişim teknolojilerinin, küresel dayanışma için değil de; “Türkiye’yi ‘dışarıya’ şikayet etmek” için kullanıldığı dillendirilmektedir. Ulusal sınırlar içindeki tüm farklara rağmen, “uluslararası alana çıktığınızda artık teksiniz, milli takım hüviyetini andıran bir şekilde” denilmektedir.
Muhafazakar sendikacılık yaklaşımında, yeni iletişim teknolojilerinin sendikal siyasete ve sendikal kültüre tam uyum sağlayamadığı görüşü vardır. Sendika yönetiminde bulunan “emir ve talimat verme” işleyişi ile yeni iletişim teknolojileri tam örtüşmemektedir. “Bilgisayar size diyor ki, ‘Hepsini kendiniz yapın. Dönün, yazın, e-posta atın, cevap verin.’ Bilgisayar, sizi işleri yapmaya zorluyor. Ama, bizim yönetim sistemimiz, talimat vermeye dayalı olduğu için yapamıyoruz, kullanamıyoruz.” denilmektedir.
Muhafazakar sendikacılık, yeni iletişim teknolojilerinin olası tehdit ve sakıncalarını sürekli dile getirmek suretiyle sürekli tehdit algısı üzerinden ilerleyen baskın söylemin işçi cephesinden yeniden üretimini içerir. Yeni iletişim teknolojileri alanına yönelik muhafazakar talepler, “sıkı bir elektronik yasa-ve-düzen kampanyası, pornografi, terörizm ve ağ üzerindeki diğer kötülüklerle ilgili yaygın ahlaki paniği körükleme yoluyla, kural tanımazları tekrar zapturapt altına alma” hususunda kesişmektedirler.
Muhafazakar sendikacılıkta, yeni iletişim teknolojilerinin, “kültür”ümüze olumsuz etkileri olduğu iddiası vardır, diğer bir deyişle, “teknoloji gelmiş ve mertlik bozulmuştur.” “Yüz yüze ilişkilerin sıcaklığının yok olması”, “gelenek ve göreneklerin eskimesi”, “bizi biz yapan değerlerin yok olması”, “bayramların mesajla kutlanması ya da başsağlığı için e-posta gönderilmesi” ve “F klavyenin yerini Q klavyenin alması” tehditkar sürecin parçalarını oluşturmaktadır.
Muhafazakar sendikacılıkta sendikal yönetim ve dahi başkanlar çok belirleyicidir. Web sitelerinde onların etkinliği gözlemlenmektedir. Muhafazakar sendikacılıkta, başkanlar, web sitesinin her sayfasında ve alt başlıklarda, suretleri ve demeçleri/yazılarıyla görünür haldedirler. Bazı web sitelerinde “Başkan” başlığıyla ayrı bir linkle bir kez daha takdim edilmektedir. Bu başlık altında “önemli sözleri”, “eserleri”, “foto galeri”, “başyazı” ve “biyografi” alt başlıkları yer almaktadır. Çocuklara yönelik çalışmalarda, bazı sendikalar, “Başkan Amca” başlığını kullanmaktadırlar.
Sonuç olarak, muhafazakar sendikacılık, yeni iletişim teknolojilerini, kurulu bir düzene ve işleyişe müdahale ettiği için, “ötelemektedir.”
Katılımcı ve Mücadeleci Sendikacılık
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılıkta, sendikal yapı ve yeni iletişim teknolojileri ilişkisi “kişisel çabalar” ve “dayanışma ilkesi” doğrultusunda şekillenmektedir. Sendikalarda, yeni iletişim teknolojileri ile ilgili konular, asıl uzmanlık alanı bu olmayan, farklı uzmanlar ya da sekreterler tarafından “özveriyle” halledilmeye çalışılmaktadır. Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, “küçük bütçelerle” bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. Bu noktadaki tarihi tezat, maddi durumu iyi olan büyük sendikaların yeni iletişim teknolojilerini merkeze alan sendikal politikalar belirlemek yönündeki isteksizliği karşısında “canı yanan” küçük ve mücadeleci sendikaların “küçük bütçeler”le “büyük işler” yapma uğraşısında yatmaktadır.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, sendikal yapı ve bürokrasi açısından iki noktayı önemsemektedir: “mücadele tarihinin ve mücadeleci geçmişin arşivlenmesi” ve “kolektif bilgi inşa süreci.” 12 Eylül sürecinde geçmişi silinmeye çalışan sendikalar, geçmişin ve bugünün bilgisinin bilgisayar yardımı ile arşivlenmesini önemsemektedirler. Kolektif bilgi inşası, sendika içinde hazırlanacak bir raporun, basın bildirisinin ya da sonuç bildirgesinin, sendika ve/veya konfederasyonda çalışanların ortak bir metni halinde oluşması ve sendikaların sahip olduğu arşiv ve bilgiyi paylaşıma açması olarak görülebilir
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, yeni iletişim teknolojileri dolayımıyla tabanla daha demokratik ilişkiler kurma yollarının arayışı içerisindedir. Bir başka deyişle, yeni iletişim teknolojilerinin olumsuz etkilerini değerlendirirken kullanılan dil teknolojik bir nihilizme dönüşmemektedir. Üyelere bilgisayar ve yeni iletişim teknolojileri eğitimi verilmesi ve eğitim süreçlerinde belgeseller, filmler ve powerpoint kullanımı ile görselliğe önem verilmesi bu yönde adımlardır. Toplu iş sözleşmesi sürecinde, bilgileri, süreci, çatışmaları ve gerginlikleri web sitesinde tüm üyelerle paylaşarak, “emek-sermaye” çatışmasının daha görünür kılınması amaçlanmaktadır. Üyelerin sendikaya katılımı yönünde açılımlar ise, üyelerin, web sitesi üzerinden sendikal faaliyeti ve etkinlikleri takip edebilmesi, bilginin birinci elden tabana ulaşması, üyelerin, ulusal ve uluslararası sendikal siyaseti izlemesi ve üyelerin, sendika yönetimine ulaşabilmeleri olarak
belirtilebilir
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, emeğin mücadelesini eksenine alarak sendikal siyasetini de küresel sermayeye karşı küresel emeğin mücadelesi üzerine kurmaktadır. “Dışarıda” da dayanışılabilecek unsurların var olduğunun kabulü, birlik ve bütünlük söyleminin yerini sınıf algısının aldığını göstermektedir. Küresel dayanışma, küresel sermayeye ve de özellikle uluslararası tekellere karşı yürütülen mücadelenin yükselmesi, sendikaların bağlı oldukları uluslararası federasyonlarla ilişkilerinin hızlanması, güçlenmesi ve sıkılaşması, küresel sendikal hareketin bilgisinden, deneyiminden ve mücadelesinden haberdar olunması ve sendikal mücadelenin daha geniş siyasi platformlara taşınması olarak örülmektedir.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, “canının yandığı” anlarda mücadeleyi yeni iletişim teknolojileri ile örebilmektedir. Özelleştirme eylemleri sırasında kurulan web siteleri ve fabrika içerisinde, demir parmaklıklarla korunan, özel korunaklı “bilgisayar karargahları” ve tersane ve kot işçilerinin durumlarının açığa çıkartılmasında e-posta grupları, bu sürecin ürünleridir.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, yeni iletişim teknolojileri ile örgütlenme mücadelesinde yeni atılımların peşindedir. Yeni iletişim teknolojileri ile örgütlenme çalışması yapılacak işyerinin tespit edilmesi, bu işyeri hakkında bilgilerin toplanması, örgütlenmede en temel gereksinim olan haberleşmenin kolaylaşması ve hızlanması ve örgütlenme çalışması yapılan işyerindeki “öncü işçiler”e ulaşılması gibi konularda açılımlara sahiptir. Ayrıca, sendikalı olmayan işçiler de, “nasıl örgütlenebiliriz?” gibi sorularını e-posta ile göndererek sendikalara ulaşmaktadırlar.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, siber-uzayı, sanal çatışmalar “sahadaki” savaşımların yerini aldığı için değil; maddi savaşımların kendilerini gösterebilecekleri ve birbiriyle ilişkiye girebilecekleri bir ortam yarattığı için önemser.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık için, egemen medyanın ilgisizliği karşısında, alternatif medya imkanları ve kamuoyu önemlidir. Özel sektörde mücadele eden sendikalarda, bütün yokluklarına, küçüklüklerine ve parasal imkansızlıklarına rağmen, yeni iletişim teknolojilerini kullanma eğilimi daha fazladır, “canın acıyorsa ve desteğe ihtiyacın varsa, yeni iletişim teknolojisi kullanacaksın, başka çaresi yok gözüküyor” denmektedir. Sendikaları “sınıf örgütü” olarak gören ve işçi sınıfının siyasette ağırlığını arttırması yolunda bir siyasete sahip sendikalar için kamuoyu çok önemlidir. Egemen medyanın sendikaya kapalı tavrına karşı, sendikaların zedelenen saygınlıklarını ve haklılıklarını kazanmak için mücadele vereceği en önemli mecra, bilgisayar ağları, internet, web siteleri ve yeni iletişim teknolojileridir. “Kamuoyu yaratmanın ancak sokaklara ve meydanlara çıkarak” olacağı gerçeği inkar edilmeksizin, bu mücadele alanı önemsenmektedir.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, yeni iletişim teknolojilerinin dayanışmayı arttıran yönlerini sahiplenmektedir. Yürütülen ortak sendikal faaliyete ilişkin, her an, yeni bilgi edinmek, diğerleriyle bağlantı kurmak, ziyaretçi defterleri ile birbirlerini hiç tanımayan üyeler arasında görüş alışverişini sağlamak ve web sitesindeki bir haberin herkes tarafından görülebilmesini sağlamak, “kolektivite”nin ortaya çıkmasını sağlayacak gelişmeler olarak sıralanmaktadır. Bilgisayar ağları, eski toplumsallaşma mekanlarının yok olduğu bir dönemde yeni toplumsallaşma imkanlarını içermektedir; farkındalığı arttırmaktadır, farkındalık da tepkiselliği ve katılımı arttırma imkanı yaratmaktadır. Bilgisayarın yalnızlaştırıcı ortamı aynı anda ilgisizliğin ve bireyselliğin önüne geçme potansiyellerini de içermektedir.
Katılımcı ve mücadeleci sendikacılık, sendikal siyasette mücadeleyi yükseltebilmek için yeni iletişim teknolojilerini önemsemektedir. “Mücadeleci bir siyaseti olan sendikanın bilgisayarı kenara bırakması söz konusu olamaz” yaklaşımı mevcuttur. Mücadeleci yapı ve mücadeleci kültür, “sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyaya ulaşmak”, “sınıfsal bir duruşa sahip olmak” ve “sol tandanslı bir sendika olmak” hedeflerinden ayrı olarak düşünülmemektedir. Dolayısıyla, bu mücadele, emeğin mücadelesidir ve amaç teknolojiyi emek için kullanmaktır. “Bilişim kültürü” diye adlandırılabilecek, günlük yaşamdaki dönüşümlerin, emek-eksenli değerlendirilmesi de gerekmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’de sendikalar ile yeni iletişim teknolojilerinin birbirini nasıl değiştirip dönüştüreceği ile ilgili bütün tartışmaların esası, Rosa Luxemburg’un dediği gibi, yaşamdaki mücadelenin kendi ürünü olacak olan teknolojiyi ve emek örgütlenmesini yaratacak olmasıdır.
* Bu yazı, Tan Kitabevi Yayınlarından çıkan “Emek ve Teknoloji: Türkiye’de Yeni İletişim Teknolojileri ve Sendikalar” adlı kitabıma dayanmaktadır.
Katkı ve eleştirileriniz için:teknopolitika@sendika.org