Vatandaş; yani yurttaş, yani yurtları, yurt duyguları bir olanlardan her biri. Sözlük böyle diyor. Şimdi bu tanıma göre iki aydır maaşları, gelecekleri, çocukları için grevde olan Tekel işçileri vatandaş mı? Hayır, onlar ‘çalışmadan para alanlar’. Doktorlar, eczacılar, sağlık çalışanları vatandaş mı? Hayır onlar ‘bıçak parası, ilaç parası’ diyen grup. Peki öğrenciler, çocuklar? Hayır onlar da […]
Vatandaş; yani yurttaş, yani yurtları, yurt duyguları bir olanlardan her biri. Sözlük böyle diyor. Şimdi bu tanıma göre iki aydır maaşları, gelecekleri, çocukları için grevde olan Tekel işçileri vatandaş mı? Hayır, onlar ‘çalışmadan para alanlar’. Doktorlar, eczacılar, sağlık çalışanları vatandaş mı? Hayır onlar ‘bıçak parası, ilaç parası’ diyen grup. Peki öğrenciler, çocuklar? Hayır onlar da yemek, okul harcı gibi mevzularda yürüyen, sokakta taş atan küçük anarşikler. Emekliler, çiftçiler, memurlar sayılır mı? Asla onlar ‘analarını’ dahi yanlarına kataraktan ortada gözükmemesi gerekenler. Asgari ücretle çalışanlar, işsizler, Tuzla tersanelerinde ölenler, gecekondu sakinleri, ev-sizler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, azınlıklar, aleviler, ateistler, deistler, engelliler, yoksullar, eş cinseller, düşünce suçluları -hani öldürmeyip de beslediklerimiz -, sokak çocukları, hayat kadınları, vatandaş mı, eleştirenler, okuyanlar, yürüyenler, düşünenler, konuşanlar, bütün bunları yapmasa bile içten içe sessizce destek verenler vatandaş mı? Hayır! Bütün bu saydıklarımız ‘Diğerleri’.
Ne yazık ki sayıya vurduğumuzda -ki biliyoruz Avrupa Birliği kriteri için bile önemli olan istatistiksel anlam- bu ülkenin çoğunluğunu ‘diğerleri’ oluşturuyor, hadi bakalım. Oysa ki insan hakları, demokrasi, eşitlik, hukuk, barınma hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, korunma, insanca yaşayabilme, insanca ve onurlu yaşayabilme koşulları ‘vatandaş’ kavramı üstünden kurgulanmıştı. Şimdi bu ‘diğerlerini’ ne yapmalı ? Ne yapmalı ki görmemeli. Çünkü can sıkıcılar, vitrin bozucular en dibine inersek yanlış ve çirkinler, kısacası yakışmıyorlar ya!
Ey ‘diğerleri’ insanca yaşayabilmeniz için önce ‘vatandaş’ olmalısınız. Vatandaş nasıl olunur? Şöyle ki; temiz pak giyineceksiniz, dini bütün olacaksınız -olmasanız bile en azından öyle gözükeceksiniz, besmeleyle başlayacaksınız söze-, eğitimli olacaksınız eğitimi severiz, İmam Hatib’i bir kere mutlaka bitireceksiniz üstüne şık olsun diye üniversite de bitireceksiniz. Erkekseniz ticaretle ve ticari politikayla uğraşacaksınız, kadınsanız üç çocuk yapıp eşinizin sağ omuz başında ama mutlaka bir adım gerisinde, mümkünse -ki niye mümkün olmasın- türbanınızla tatlı tatlı gülümseyip, müşfik ve şefkatli anne ve kadın olacaksınız.
Çocuklarınıza yurt sevgisi vereceksin, ama çocuklarınız yurdu İstanbul’un bir semti olarak bilecek, Fatih, Florya, Bebek gibi. Onları dini bütün özel okullara yollayacaksınız, sonra yurtdışında eğitimlerine devam edecekler. Onlara ‘Diğerleri’nin ne kadar kötü, çirkin ve yanlış olduğunu öğreteceksiniz. Sonra ailede herkesin bir arazi aracı olacak, çünkü yollar tehlikeli, yollar ‘Diğerleri’ ile dolu. Vatanınızı 5 yıldızlı otellerde seveceksiniz, yurtdışına çıktığınızda vatanınızı özleyecek, ‘ah vatanım, vatanım’ diyeceksiniz, işte bunu yapabilmek için de sık sık yurtdışına çıkacaksınız. Serbest ekonomiyi, işlerin daha kaliteli olması için rekabeti, ticarette her yolun mubahlığını ve paraseverliği savunacaksınız. Geçmişinize, tarihinize -ama o sadece Osmanlı tarihi olacak, başka tarih yok zaten- sahip çıkacaksınız, gurur duyacaksınız ve yine 5 yıldızlı otellerde zaman zaman bu yönde kutlamalar toplantılar yapacaksınız. Büyükleriniz konuşurken saygıyla dinleyecek, gerektiği yerde başınızı sallayacaksınız. Fikir beyan etmenize gerek yok, gerekirse size söylerler o zaman tabi ki belli bir edep ve saygı doğrultusunda fikrinizi kısaca ifade edeceksin, nitekim burası özgür bir ülke. Eee tüm bunlardan sonra artık vatandaş oldunuz, bundan sonrasında bir şey yapmanıza gerek yok. Büyükleriniz zaten vatandaşını sever ve korur.
‘Diğerleri’ mi ? Onlar sokakta, bir kısmı Türk-İş binasının önünde oturuyor, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkıyor, bir kısmı beyaz önlükleriyle hastane önlerindeler, bazıları çocuk ve kadın istismarına, şiddetine karşı yürüyorlar, bir çoğu sırtından vurulanlar için 19 Ocak’ta toplanıyor. ‘Diğerleri’ sokakta, ‘Diğerleri’nin cipleri yok, çünkü ciplere ihtiyaçları yok, onlar sokaktan, sokağın gerçeğinden, sokağın soğuğundan korkmuyorlar, sokak onların. Sokak, kendisine uygun görülen kadere razı olmayanların. Ne mutlu ‘diğeri’yim diyene!