Dün sabah Balyoz operasyonu gözaltıları ile uyandık. Bir kez daha yaşamımızın gerçek gündemini süpüren, çok boyutlu kaygıların kafamıza üşüşmesine yol açan, yaratılmış gündemin tutsağıyız… Özel yetkili yargının operasyonunda yüksek rütbeli emekli komutanları içine alacak biçimde 40’tan fazla kişinin gözaltına alındığını öğrendik. Yargı bağımsızlığına, hak ve hukukun gereğinin yerine getirilebileceğine güvenebilsek, yargısız infazlar, insan hakları ihlallerinden […]
Dün sabah Balyoz operasyonu gözaltıları ile uyandık. Bir kez daha yaşamımızın gerçek gündemini süpüren, çok boyutlu kaygıların kafamıza üşüşmesine yol açan, yaratılmış gündemin tutsağıyız… Özel yetkili yargının operasyonunda yüksek rütbeli emekli komutanları içine alacak biçimde 40’tan fazla kişinin gözaltına alındığını öğrendik. Yargı bağımsızlığına, hak ve hukukun gereğinin yerine getirilebileceğine güvenebilsek, yargısız infazlar, insan hakları ihlallerinden kaygı duymasak, ortada nakıs teşebbüs içeriğinde de olsa darbe girişimleri varsa, operasyonların, yargılamanın, demokrasimiz hayrına olacağına güvenip sevineceğiz…
Kendi adıma neden 12 Mart, 12 Eylül süreçlerini çağrıştıran, demokrasimizin önünü açmak şöyle dursun, özel amaçlı, suç işlemişlerden daha çok, bir düşünce, değerler sisteminin opere edilmesini, kırılmasını hedefleyen, iktidar cephesinin arkasında durduğu bir özel yargılama, baskı düzeni ile karşı karşıya olduğumuz duygusu içindeyim… Başta ABD, emperyal güç odaklarının desteğinde 12 Mart, 12 Eylül süreçlerinin sol, sosyal gelişim ve örgütlenmeleri hedef almış, ağır insan hakları ihlalleri ile silindir gibi ezmiş, hak hukuktan kopuk özel yargı düzeninden daha ağır bir tablo ile yüz yüze olduğumuz önyargısından kurtulamıyorum…
Kaygı ve kuşkularımız için, Silivri-Erzurum ekseninde özel yetkilerle donatılmış yargı-iktidar ittifakına ilişkin bir tek geçen hafta yaşanmış olanlar yetmez mi? Özel Yetkili Başsavcı, yine bir Başsavcı’yı görevleri ile bağlantılı eylemleri üzerinden delil karartacak adi suçlu gibi aratıp, sorgulatıp, tutuklanmasını sağladıktan sonra, görevini kötüye kullanma suçu ile özel yetkilerinden olmuştu. Erdoğan hükümeti, yandaş medyası, cephesi ile tam kadro özel yetkili savcısına sahip çıkmış, yargının bütün kurumlarının aksine gerekçeli kararlarını hukuk dışı ilan etmişlerdi. Yetmemiş, Bakanlık, özel yetkilerin kaldırılması kararının tebliğini elinde tutup geciktirerek, ilgili dosyaların Erzurum’dan Silivri’ye taşınmasında aracı olmuştu.
Ne zamanlama ama? İstanbul kaçırılmış dosyalara ilişkin yetkisizlik kararı verip, dün bu dosyaları Erzurum’a geri gönderirken, yargı bağımsızlığına ilişkin bu çarpıcı gündem, yoğun tartışmanın ortasına, İstanbul özel yetkili savcılığı eliyle yürütülen yeni operasyon, cemre gibi gündemin ortasına düştü…
***
Dünün dünyasının gerçek gündeminde, ABD ağırlıklı emperyal güç odaklarının Afganistan’daki büyük askeri operasyonunda, çok sayıda sivilin de öldürülmesi haberi de vardı. Afganistan, Pakistan halklarının içine düşürüldükleri terörist şeriatçı örgütlenmeler batağında, işgalci emperyalist güçlerin sömürü çarklarının katkıları yadsınabilir mi? İşgal altındaki Irak’ta işgalde ölenler milyonla, işgal sonrası Irak halkının içinde birbirlerini öldürenler milyonlarla sayılır oldu. Bataklıktan çıkmaya yönelik ufuk, umut yok…
Şimdi gözümüzün önünde, Irak işgalinde suç ortaklığını reddeden Ecevit hükümetinin uçurulup, AKP’nin yaratılıp iktidar edilmesine, kırmızı halılara, çuval geçirmelere tanık olmuşsak… Emperyal güç odaklarının merkezlerinde Türkiye’ye dönük yazılan senaryolarda laik Cumhuriyet, Atatürk devrimlerinin.. adları geçmiyorsa, ılımlı İslam liderliği misyonu biçiliyorsa.. olup bitenlerden kuşku, kaygı duymaktan vazgeçebilir miyiz?
Seçim sandığı, oy çoğunluğunu önce Meclis iradesini sıfırlama, sonra Cumhurbaşkanlığı, YÖK misali iktidar gücü karşısında bağımsız kimlikleri, denetleme görevleri olan kurumları onay makamına dönüştürme, militan, akıl almaz bir kadrolaşma gerçekleştirmiş bir iktidar ile karşı karşıyayız. Yandaş medya ile oluşturulmuş güçlü cephe ile birlikte iktidar icraatlarının haksız hukuksuzluklarının eleştirisine, hak aranmasına izin yok…
İşte en özelinden, ekmek kagasından Tekel işçilerinin yaşadıkları; iktidar kamudan binlerce işçiyi özelleştirme vurgununda işlerinden etmekle yetinmiyor, bir başka kamu işletmesinde haklarının korunmasına izin vermiyor. Özel, özünde yasal çalışma düzenlerine aykırı icat ettiği kölelik çalıştırma düzeninde ancak iş veriyor. Sonra da “Bunu kabul etmezseniz sokakta kalırsınız” restini gözümüzün içine baka baka çekebiliyor…
Dünyada milyarlar, en çok da İslam dünyasının halkları; akıl almaz bir çağdışı yaşama, şeriatçı katliamcı diktatörlüklere, terör, mezhep çatışmalarına sürüklenirlerken; Türkiye’ye çağdaş, Batı uygarlığı içinde bir yer biçilmeyip, emperyalizmin de emrinde cemaatler kucağında, bu büyük kaosun yine İslamcı liderlik rolü biçilmek istenirken.. her gün dayatılan yeni bir şok gelişme, gündemden kaygı, kuşku duymamak elde mi?