Bu haftaki SORU-CEVAP’ta tek bir soru var: Ankara’da ne oluyor? Gazete okuyan, haber izleyen, hatta kendisi haberci veya siyasetçi, bürokrat olan herkesin özellikle son iki haftadır sorduğu soru bu. Ortak görüş kurumlararası bir savaş yaşandığı yönünde. Fikir ayrılığı, savaşın olası sonuçlarına ilişkin. Kimileri bu savaşın sonunda demokrasinin galip geleceğini savunurken kimileri cumhuriyetin yıkıma uğrayacağından endişe […]
Bu haftaki SORU-CEVAP’ta tek bir soru var: Ankara’da ne oluyor?
Gazete okuyan, haber izleyen, hatta kendisi haberci veya siyasetçi, bürokrat olan herkesin özellikle son iki haftadır sorduğu soru bu.
Ortak görüş kurumlararası bir savaş yaşandığı yönünde. Fikir ayrılığı, savaşın olası sonuçlarına ilişkin. Kimileri bu savaşın sonunda demokrasinin galip geleceğini savunurken kimileri cumhuriyetin yıkıma uğrayacağından endişe duyuyor. Azımsanmayacak bir kesim ise her iki grup kadar net karar veremeyip, bugün yaşananların ne anlama geldiğinin tespitini tarihe havale ediyor.
Biz o kadar beklemek yerine en azından fikirler demetini bir arada görebilmek adına 10 ayrı gazetenin Ankara temsilcisine o aynı tek soruyu yönelttik: Ankara’da ne oluyor?
Bu sıcak gündemi yabancıların gözünden Ankara’nın en az girilen koridorlarına kadar tüm değişik haber kaynakları ve yönleriyle takip eden, mevcut gergin atmosferi her an, içinde soluyan 10 gazeteciden çok özet de olsa bir analiz yapmalarını istedik.
Şimdi o 10 Ankara temsilcisinin satırlarında hem “Ankara’da ne oluyor”un fotoğrafını, hem de o fotoğrafın içindeki “medya fotoğrafı”nı göreceksiniz.
KRONOLOJİ:
* 17 Aralık: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ Trabzon’daki Oruç Reis Firkateyn’inde “Son zamanlarda gerçek dışı olaylara, yalanlara dayalı, önyargılı olarak bazı çevreler ve kişiler tarafından TSK’ya karşı asimetrik psikolojik harekât yürütülmektedir. İçinde bulunduğumuz bu süreçten rahatsızız” dedi.
* 19 Aralık: Ankara Emniyeti’ne yurtdışından yapılan “Bülent Arınç’a evinin önünde suikast düzenleneceği” yönündeki bir ihbar üzerine Çukurambar’da başlatılan operasyonda Genelkurmay Başkanlığı’nda görevli topçu Albay E.Y.B. ile Binbaşı İ.G. gözaltına alındı.
* 20 Aralık: Deniz Yarbay Ali Tatar tutuklanmak üzereyken intihar etti. Aynı gün Ergenekon davasının kilit isimlerinden sanık Levent Ersöz’ün yattığı hastanede Erhan Keskin adlı biri ateş etti.
* 21 Aralık: Tatar’ın hakkında suikast planlanmakla suçlandığı Deniz KuvvetleriKomutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ve pek çok amiral, general cenazeye katıldı.
* 22 Aralık: Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi dinlenmelerle ilgili TİB, Emniyet, MİT ve Jandarma için suç duyurusunda bulundu.
* 23 Aralık: Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaparak, “Söz konusu askeri personel, kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirilmiştir” dedi. Aynı gün bazı gazetelerdeki haberlerde ise, iki subaydan birinin üzerinde Arınç’ın evinin krokisinin olduğu bir kâğıdı yutmaya çalıştığı, iki subayın 25 kez farklı kimliklerle araç kiraladığı iddiaları yer aldı.
* 24 Aralık: Arınç, Genelkurmay’ın açıklamasıyla ilgili olarak, “Ben bu işi yaptım ama başka türlü yaptım, başka kişiye göre, başka amaçla yaptım derse, bu tevil yollu ikrardır” yorumunda bulundu.
* 25 Aralık: İnönü’yü anma töreninde gazetecilerin TSK’ya yönelik asimetrik harekâtla ilgili sorusu üzerine Başbuğ, “Ümitliyim. Sorumluluk taşıyan makamların çaresizlik içinde olma hakkı yoktur” yanıtını verdi. Arınç’ın açıklamasının da anımsatıldığı Başbuğ “Belki bazı suallere cevap verememiş olabiliriz. Yeri geldiği zaman tamamlayıcı bilgiler verme durumumuz olabilir” dedi.
Aynı gün saat 19.00 sularında Çukurambar soruşturmasını yürüten savcılar Genelkurmay’ın en kritik birimlerinden Seferberlik ve Tetkik Daire Başkanlığı’na baskın yaptı. Baskının gözaltındaki iki subayın ajandasından çıkan tüm telefonların dinlenmesi esnasında karargâhta görevli şoför S.T.’nin “Talimat üzerine evrak yakıyoruz” demesi üzerine başlatıldığı ortaya çıktı.
Bazı mühürlü dolap ve odaların incelenmesine CMK’nın 125. maddesi gereği izin verilmeyen ilk arama 05.45’te sona erdi.
* 26 Aralık: Genelkurmay Başkanlığı’ndan 10.25’te bir açıklama yapılarak “Sekiz askeri personel gözaltına alınarak, Ankara Merkez Komutanlığı’na götürülmüşlerdir” denildi. 10.30’da Başbuğ ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner Başbakan Erdoğan’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Üçlü zirve 3 saat 40 dakika sürdü. Aynı gün 21.30’da yeni bir mahkeme kararı alan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Hâkim Kadir Kayan 00.25’te karargâha geldi ve üçüncü denemede kozmik aramaya başlandı.
* 27 Aralık: Karargâhtaki arama gün boyu devam etti ve toplam 27 saat 20 dakika sürdü.
* 28 Aralık: Cumhurbaşkanı Gül, 5 Ocak’ta yasama ve yargının temsilcilerinden oluşan bir zirve kararı aldı. Genelkurmay kozmik odalardaki tutanakların içeriğine ilişkin yayın yasağı istedi. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi talebi reddetti.
* 29 Aralık: Hâkim Kayan kozmik odadaki dördüncü aramasını 10.45-23.40 saatleri arasında gerçekleştirdi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada aramanın yasalara uygun yapıldığı ve sürebileceği belirtildi. MİT, şoförün telefon dinlemesini kendilerinin yapmadığını açıklayarak, “Bu soruşturmanın hiçbir aşamasında biz yokuz” dedi. ABD’den Danıştay Başkanı Mustafa Birden adına gönderilen zarftan toz çıktı. Yapılan incelemede tozun şarbon içermediği tespit edildi. Gözaltındaki sekiz asker serbest bırakıldı.
* 30 Aralık: Cumhurbaşkanı Gül bir törende TSK’ya yönelik iddia ve eleştirilerde ölçünün kaçtığını söyleyerek “Yıpratmayın” uyarısında bulundu.
* 31 Aralık: Hâkim Kayan’ı takip ettikleri şüphesiyle Uğur Mumcu Caddesi’nde durdurulan iki araçtan yedi askeri personel çıktı. Ankara Merkez Komutanlığı’nda sorguya alınan askerler akşam serbest bırakıldı. Genelkurmay bir yıldır izlenen Albay Baki K. hakkındaki iddiaları doğrulayacak herhangi bir bulguya rastlanılmadığını açıkladı. Aynı gün Genelkurmay özel ulakla 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak aramaların durdurulmasını ve imhasını istedi. Mahkeme başvuruyu bugünlerde karara bağlayacak.
* 1 Ocak: Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, yedi askeri personelden üçünün marangoz, aşçı ve teknisyen olduğuna dikkat çekilerek “Son günlerde yaşananların kişileri ve toplumu ne hale getirdiğini göstermesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir” denildi. Özel yetkili savcılar ise iki araçtan çıkan alışveriş fişleri ve askerlerin telefon kayıtlarıyla ilgili inceleme başlattı.
* 2 Ocak: Arınç, açıklama üzerine “O kadar olay yaşandı ki hangisinin toplumda paranoya yarattığını seçmek mümkün olmuyor” dedi.
* 3 Ocak: Hâkim Kayan, kozmik odadaki araştırmalarına tekrar başladı.
Fikret Bila-MİLLİYET
TSK’nın yıpratılmasında ABD- Irak ve Kürt boyutu da var
Ankara’da bir yandan hukuki araçlarla diğer yandan psikolojik harekât yöntemleriyle bir hesaplaşma yaşanıyor. İktidarın ilk yıllarında darbe hazırlığına girişmekle suçlanan eski kuvvet komutanlarının da dahil olduğu yargı süreciyle; TSK’yı hedef alan bürokratik baskı ve işlemler ve TSK’yı töhmet altında bırakan yayınlar aynı anda çalışan mekanizmalar olarak dikkat çekiyor.
Konjonktürün yarattığı ortamdan farklı hedefleri olan güç merkezleri TSK’ya yüklenerek sonuç almaya çalışıyorlar. Bunu yaparken TSK içinde geçmişte oluştuğu iddia edilen birtakım hukuk dışı oluşum ve faaliyetler tüm kurumu töhmet altında bırakmak amacıyla kullanılıyor. TSK itibarsızlaştırılmaya çalı