Teknopolitika köşesinde E-gözaltı yazısında Nurcan Törenli’nin yaptığı değerli tartışmaya farklı bir pencereden bakmak, faydalı pratik bilgiler vermek için bu yazı yazıldı. Türkiye’de cep telefonu 1993 yılında kullanıma girdi; Internet ise 1995 yılında kullanılmaya başladı. Internet ve cep telefonu kullanımının yaygınlaşması asıl olarak 2000’li yıllarda oldu. Her iki teknolojinin de hayatımızı kolaylaştırdığı söyleniyor. Neredeyse onlarsız yaşamı […]
Teknopolitika köşesinde E-gözaltı yazısında Nurcan Törenli’nin yaptığı değerli tartışmaya farklı bir pencereden bakmak, faydalı pratik bilgiler vermek için bu yazı yazıldı.
Türkiye’de cep telefonu 1993 yılında kullanıma girdi; Internet ise 1995 yılında kullanılmaya başladı. Internet ve cep telefonu kullanımının yaygınlaşması asıl olarak 2000’li yıllarda oldu. Her iki teknolojinin de hayatımızı kolaylaştırdığı söyleniyor. Neredeyse onlarsız yaşamı düşünemez olduk. Bu iki teknolojinin hayatımızı kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı bir yana, yapıları gereği dinlemeyi, izlemeyi ve denetlemeyi kesin olarak kolaylaştırdılar:..
Bilgi iktidardır. İktidarlar, bilgi akışını, iletişim kanallarını her zaman ellerinde tutmayı hedeflemişlerdir. Günümüzde de bu teknolojilerin dinleme, izleme ve denetleme boyutları en çok egemenleri ilgilendirmektedir.
Sayısallaşma öncesi TELEFONLAR ve DİNLEME
Türk Telekom’un PTT olduğu zamanlarda, 1970’li, 80’li yıllarda, hatta 1990’ların ortasına kadar X-bar adı verilen analog santraller vardı. Telefon görüşmeleri sayısal olmayan eski tip anahtarlamalı sistemlerle yapılıyordu. Telefonları dinlemek için repertitör adı verilen merkezlerden dinlemeyi yapacak ilgili kuruluşun merkezine paralel hat çekiliyordu.
Kabloların santrallere gitmeden önce birleştiği ve her santral binasında olan repertitörlerde ilgili istihbarat kuruluşlarının “güvenilir” personeli PTT çalışanı kılığındaydı. Önceden dinlenecek “şüphelinin” telefonunun bilgisi verilir, repertitörden o numaranın kablosu bulunur ve dinleme merkezine paralellenirdi. Her kablonun ucunda bir teyp bulunurdu. Her telefon çaldığında otomatik bir teyp devreye girer ve konuşmaları kaydederdi. İlgililer de bunları tek tek dinler, kendileri için “faydalı” bilgileri ayıklarlardı. Kolayca tahmin edilebileceği gibi bu iş, zahmetli ve dinlemeyi her anlamda maliyetli yapmaktaydı.
Yaşasın Sayısal Telefonlar ve Cep Telefonları
Sayısal teknoloji ile çalışan santrallerde, aranan numarayı görme, çağrı yönlendirme gibi özellikler dinleme işini kolaylaştırdı. Artık telefon görüşmelerindeki sayısal (dijital) ses dosyaları kolaylıkla işlenebiliyor, analiz edilebiliyordu. Ancak sabit telefonlarda hala dağıtık santraller olduğu için bazı zorluklar sürüyordu. Her santral bölgesinde hala bazı işlemler eski usullerle yapılıyordu. Cep telefonları sorunu kökten çözdü. Yine sayısal olan cep telefonu dünyasında merkezi santral yapısı kullanılmaya başlandı. Tüm Türkiye’de aynı numaranın kullanılması ile dinleme, izleme artık çok kolaylaştı.
Cep Telefonda bir kişi nasıl izlenir?
Her telefonun bir kimlik bilgisi gibi çalışan bir IMEI numarası vardır. Bu sadece o telefona özgüdür. SİM kartında ise ilgili numara ve görüşmeye ilişkin bilgiler bulunur. Telefonlar ve SİM kartları, telefonda enerji- (şarj) olduğu sürece en yakınındaki baz istasyonuna “BEN BURADAYIM” bilgisi gönderir.
Dolayısı ile bir telefona ve SIM kartına sahip bir kişinin, hangi gün ve saatte, nerede olduğu baz istasyonu kayıtlarından kolaylıkla öğrenilebilir. Telefon pili çıkarılmışsa, hiç enerjisi yoksa bu durumda bu bilgi sisteme gitmez ve bu bilgilere ulaşmak mümkün olamaz.
Cep Telefonunda anahtar kelimelerle kolay dinleme
Cep telefonları, izlemeyi son derece kolaylaştırmakla kalmadı. Aynı zamanda da sabit telefonu dinlemek için harcanan onca zahmet ve masrafı da ortadan kaldırdı. Artık eskisi gibi her bir santralde özel işlem yapmaya, “güvenilir” personel istihdam etmeye, ya da teyplere kaydedilmiş konuşmaları tek tek dinleyip içinden “yararlı” bilgilerin ayıklanmasına hiç gerek kalmadı.
Bugün Operatör (Turkcell, Vodafone, Avea) üzerinden
• Dinleme yapmak istediğiniz telefonun numarasını merkezi bir bilgisayara girerek sürekli kayda alabilirsiniz.
• Kayıt sistemine, sadece içinde belli kelimeler (örneğin eylem, ya da son günlerin popüler kelimesi “Ergenekon”) geçen kelimelerin kayıtlarını al diyebilirsiniz. Bu durumda kayıt sistemi, konuşmalarda sadece bu anahtar kelimeler geçtiğinde kaydeder.
• Şüpheli görüşme tanımı yapıp, bu tanıma uyan görüşmeleri kayıda alabilirsiniz.
Bu dinleme ve analiz işlemleri, sayısal teknolojiler sayesinde tahmin edilenden daha kolay ve hızlı olmaktadır artık.
Nefes alışımızı dinleyen sistem INTERNET
Internet’in 1969 yılında Amerikan Askeri araştırma projesi olan ARPANET’den (Advanced Research Projects Agency Network) doğduğunu herkes biliyor. Ama interneti kullanırken bunu kaç kişi hatırlıyor? 1980 li yılların ortalarına kadar ticari olmayan, sadece araştırmacıların kullanımında olan Internet, 1990’lı yıllardan itibaren hızla ticarileşti ve insanların gündelik hayatına hızlıca girdi.
Gündelik hayata bu denli hızlı giren internet üzerinde, kimileri gönüllü olarak kişisel web sayfaları ya da bloglarda kendileri hakkındaki pek çok bilgiyi kamuya açtı. Ama bu gönüllüler dışında kalanlar için de internetin verili özellikleri neredeyse eksiksiz bir günlük ya da ajanda tutmaya başladı. Demek istiyorum ki, en basit e-posta iletişiminden, Google’da yaptığınız her aramaya, üye olduğunuz e-posta tartışma listelerinden, MSN ya da Skype üzerinden yaptığınız sohbetlerden, dahil olduğunuz sosyal ağlara ve yaptığınız e-alışverişlere dek her şeyin gerçek zamanlı olarak kaydı tutulmakta. Bu da Internet’te geçirdiğiniz süre boyunca dinlendiğiniz, izlendiğiniz ve denetim altında olduğunuz anlamına geliyor.
Örneğin Türkiye’den Internet’e çıkış kapıları belli sayıdadır ve bilinmektedir. Bu kapıları tutmak, bilgi kontrolünü sağlar. Sadece TTNET 6 milyon civarında ADSL kullanıcısına sahiptir. Sayısı 10 u geçmeyen Internet Servis Sağlayıcı yine Türk Telekom’dan internet hizmeti almaktadır. Uydu aracılığı ile Internet’e çıkış ise daha çok yedekleme amaçlı olarak kullanılmaktadır ve belli sayıda firma tarafından sağlanmaktadır.
Hizmet aldığınız internet şirketleri tarafından, kullandığınız program ne olursa olsun mutlaka izlenebilir, dinlenebilirsiniz. Internet’in teknolojik yapısı bunu son derece kolaylaştırmaktadır. Internet dünyasını dinlemek, izlemek isteyen egemenler, cep telefonunda olduğu gibi anahtar kelime, kullanılan bilgisayar, e-posta adresi, tartışma listesine göre kapsamlı analiz yaparak her şeyi dinleyebilirler.
Şifreleme, kriptolama teknikleri var diyeceksiniz belki.. Ama unutmayın, “bir kilit varsa, anahtarı da vardır.” Şifreleme yapıldığında, zaten bir şey saklandığı görüntüsü vereceği için, ilgililerin daha fazla dikkatini çekecek ve şifrenin kırılması için gereken yapılacaktır.
MOBESE ve Diğer Teknolojiler
Neredeyse her ilin merkezî cadde ve sokaklarına kurulan MOBESE kameraları her an her şeyi kaydediyor. Mobese (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu) teknolojisi, görüntüdeki kişiyi arananların resimleriyle karşılaştırıp sonuç verebilecek yeteneklere şimdilik sahip değil. Ancak belirli bir mesafeden geçen araçların plakaları tespit ediliyor, arananlar listesinde olan bir araç sistem tarafından otomatik tespit edebiliyor. Yani Mobese kameraları sadece otomobil kaza görüntülerini televizyon kanallarına vermek amacıyla kurulmadı (1). Diğer yandan işyerlerine ait güvenlik kameraları ile zaten kayıt altına alınıyoruz.
GPS (Global Positioning System; Küresel Yer Belirleme Sistemi) navigasyon adı verilen harita yüklü yön bulma sistemlerinde yaygın olarak kullanılıyor. Aynı zamanda bazı cep telefonu modellerinde de GPS sistemleri kullanılmaya başlandı. GPS
sistemleri uydu ile sürekli bağlantı kurarak bulunduğunuz yerin koordinatlarını size bildirir. Eğer yüklenmiş bir haritanız varsa, nerede olduğunuzu ve yolları da gösterir. Ama sisteme sahip olan kişiye bir çok kolaylık sunan teknolojisi sizi izlemek isteyenlere de önemli kolaylıklar sunmaktadır. GPS sistemi olan bir telefononunuz ve GPS sisteminiz varsa sizi birkaç metre sapmayla anlık olarak tespit etmek, geçmiş hareketlerinizin tamamını takip etmek son derece kolaydır.
Bir binanın içini, içeriye yerleştirilen “böcekler”le izlemek ya da casus filmlerinde sıkça görülen bazı cihazlarla belirli mesafeden dinlemek günümüzde olanak dahilinde. Örneğin şüpheli bir odaya, karşı binalardan yönlendirilmiş sabit bir cihaz günlerce kayıt alabilir. Sonra bu kaydedilen sayısal ses ya da görüntüler belli anahtar sözcüklerle rahatça analiz edilebilir (2).
Bugün herkesin kullanımına açık olan ve uydudan çekilmiş fotoğrafların ya da bazı şehirlere kurulmuş sokak kameraları ile caddelerin rahatlıkla izlenebildiği Google Earth’ün daha ileri versiyonlarının izleme uydularında egemenlerin hizmetinde olduğunu tahmin etmek zor değil. İstihbarat amaçlı uyduların hassasiyetleri Google Earth’den çok daha fazla. Bu nedenle birkaç metre sapma ile uydudan istenilen kişilerin izlenmesi mümkün.
İzleme ve dinleme işlemi bazen de virüs programlarla gerçekleştiriliyor. Cep telefonlarına sms yolu ile gönderilen özel virüs programlarla, bu programları gönderenler tarafından dinlenmemiz, izlenmeniz oldukça kolaydır.
İzlenmemek, Dinlenmemek Mümkün mü?
“Big brother” bizi her an izliyor. (Her izleme yazısında yer alan George Orwell’in 1984 kitabındaki Big Brother analojisini kurmamak ayıp olur). Bu durumda çok fazla seçeneğimiz yok… Seçeneklerimiz, “adamlar zaten her teknolojiye sahipler” deyip her şeye boş vermek, bana bir şey olmaz demek, paranoya içinde yaşamak ya da kişisel gizliliğimize daha fazla özen göstermek ve teknolojik araçları, özelliklerini ve sınırlılıklarını bilerek kullanmak. Ama süreklileşen, teknolojik ve sofistike izlenme ve dinlenmeye karşı var olmasını istediğimiz haklarımızı talep etmek de özellikle bugün içinde yaşadığımız koşullarda bir seçenek olabilir gibi görünüyor.
Katkı ve eleştirileriniz için: teknopolitika@sendika.org
Dipnotlar
(1) Bir caddeye kurulan kameralarla günlük ve saatlik olarak geçen arabaların marka ve renkleri saptanabiliyor. Bu bilgiler reklam ya da pazarlama amaçlı olarak kullanılıyor.
(2) Sayısal ses dosyalarını analiz eden programlar bugün ticari olarak satılıyor. Örneğin bir günde çağrı merkezine gelen binlerce saatlik ses dosyaları belirli aralıklar analiz edilerek içinde “şikayet” vb kelimeler ayıklanıyor ve hesaplanıyor. Bu yöntemle şirketler hizmetlerini iyileştirmeyi hedefliyorlar.