Son birkaç haftadır Avusturya’da tetiklenen ve hızla Avrupa’ya yayılan öğrenci eylemleri bu hafta itibariyle uluslararası niteliğe kavuştu. Bu eylemler yalnızca Avusturya, İtalya, Fransa, İsviçre, Macaristan, Polonya ve Makedonya gibi Avrupa ülkeleriyle sınırlı kalmayıp Amerika, Endonezya ve Bangladeş gibi ülkelere de yayıldı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve hatta farklı kıtalarında öğrenciler, eşit eğitim koşullarını ve parasız eğitim […]
Son birkaç haftadır Avusturya’da tetiklenen ve hızla Avrupa’ya yayılan öğrenci eylemleri bu hafta itibariyle uluslararası niteliğe kavuştu. Bu eylemler yalnızca Avusturya, İtalya, Fransa, İsviçre, Macaristan, Polonya ve Makedonya gibi Avrupa ülkeleriyle sınırlı kalmayıp Amerika, Endonezya ve Bangladeş gibi ülkelere de yayıldı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ve hatta farklı kıtalarında öğrenciler, eşit eğitim koşullarını ve parasız eğitim haklarını savundular. Almanya’da da yankısını bulan bu eylemler dahilinde 17 Kasım günü birçok Alman kentinde öğrenciler üniversite amfilerini işgal ederek taleplerini dile getirdiler. Biz de dün Hessen eyaletine bağlı olan Kassel Üniversitesindeki işgal eylemini gerçekleştiren öğrencileri ziyaret ettik. Öğrencilerin sorunları ve talepleri konusunda onlarla sohbet ettik.
Konuştuğumuz öğrencilere taleplerini ve amaçlarını sorduğumuzda bildik cevaplar aldık. Temelde karşılaştıkları sorunların yeni reformlarla birlikte gittikçe arttığını dile getiren öğrenciler üniversitelerin piyasa güçleri çerçevesinde şekillenmesinden rahatsız olduklarını ifade ediyorlar. Özellikle harçların fazlalığına dikkat çekerek bunun öğrenciler üzerinde baskı yaratmasından şikayetçiler. Zira hali hazırda ödenen harç paraları 6 dönemde mezun olamayıp daha sonraki dönemlerde mezun olacak öğrenciler için önemli miktarlarda artış gösteriyor. Öğrenciler bu durumun eğitim dönemlerini en kısa zamanda bitirip, bir an önce iş piyasalarına katılmak için bir baskı olduğunu düşünüyor. Yine benzer amaçlar uğruna öğrencilerin eğitime başladıkları üniversiteden başka bir üniversiteye geçişleri de neredeyse imkansız. Başka bir üniversiteye geçiş yaptıkları takdirde bütün dersleri tekrar almak zorunda kalıyorlar. Öğrenciler henüz kanıtlanmadığını söyleseler de diğer bir önemli meselenin ise özel şirketlerin sponsorluk adı altında yaptığı yardımlar olduğunu belirtiyorlar. Bu yardımlar çerçevesinde şirketlerin üniversitelerin işleyişini de etkilendiklerine inanıyorlar. Ancak en temel talepleri eşitlik. Üniversiteye kabul edilen öğrencilerin sınırlı sayıda kalmaması, herkesin talep ettiği eğitimi alabilmesi, üniversite öğrencilerinin herhangi bir banka kredisine bağımlı olmadan devlet tarafından eşit şekilde desteklenmesi, sınıfların sayısının arttırılması ve genişletilmesi, akademik personelin arttırılması bu eşitlik talebinin açılımını oluşturuyor. Elbette sadece Alman öğrenciler için mücadele etmiyorlar. Taleplerinin, hangi ülkeden geldiğine bakılmadan bütün yabancı öğrenciler için de uygulanmasının gerekliliğini vurguluyorlar. Eşit ve adil bir eğitim sistemi için seslerini yükseltiyorlar.
Öğrencilerle yaptığımız sohbetten sonra işgal edilen ve tartışmaların devam ettiği sınıfa girdik. Öğlen saatlerinde üniversite senatosuna yapılan yürüyüşten sonra işgal edilen mikroiktisat sınıfını renkli pankartlarla donatılmış ve karatahtasına öğrenci talepleri yazılmış olarak bulduk. Küçük gruplar halinde çalışan öğrencilerin hazırladıkları kararlar sınıfta oylanarak kesinleşiyor. Bu bildirgelerin okul yönetimine verilmesinin, siyasi güçlerin oldukça etkili olmasından dolayı pek de fayda getirmeyeceğine inanan öğrenciler asıl olarak Almanya, Hessen eyaletinin başkanı Roland Koch ile görüşmek istiyorlar. Diğer üniversiteler ile haberleşmek ve herkesi haberdar etmek için ise oluşturdukları internet sitesinin adresi şöyle: www.bildungsstreik.net . Bunun yanı sıra öğrenciler işgal edilen amfide bu gece kaleme alacakları bildiriyi bizimle paylaşacabileceklerini söylediler.
Almanya’da bugünlerde devam eden öğrenci eylemleri ve işgallerinin temelini oluşturan talepler, öğrencilerin de dile getirdiği gibi sadece Almanya veya Avrupa ile sınırlı değil. Başka bir eğitim sisteminin mümkün olduğunu savunan öğrenciler yerel ve bölgesel olarak yürüttükleri eylemlerini “Bu Bizim Üniversitemiz” diyerek dünya çapında yaymak ve “Tek dünya – Tek mücadele” çatısı altında birleşme taleplerini gerçekleştirmek istiyor. Sloganları ise yeterince açık: “Eğitim satılık değildir!”