Medyadaki cahil cühela ile hükümet yardakçısı ekonomi ulemaları üzülecekler ama, açıklanan her gösterge, bu yılın ikinci yarısında beklenen toparlanmanın hiç de gerçek olmadığına, temmuz-eylül dönemini kapsayan üçüncü çeyreğin de önemli bir hüsranla kapandığına işaret ediyor. Eylül ayı kapasite kullanımına ilişkin gösterge kötü geldi. Kapasite kullanımında geçen yıl eylülde ağustosa göre yüzde 4.7 olan artış, bu […]
Medyadaki cahil cühela ile hükümet yardakçısı ekonomi ulemaları üzülecekler ama, açıklanan her gösterge, bu yılın ikinci yarısında beklenen toparlanmanın hiç de gerçek olmadığına, temmuz-eylül dönemini kapsayan üçüncü çeyreğin de önemli bir hüsranla kapandığına işaret ediyor. Eylül ayı kapasite kullanımına ilişkin gösterge kötü geldi. Kapasite kullanımında geçen yıl eylülde ağustosa göre yüzde 4.7 olan artış, bu yıl yüzde 0.6’da kaldı. Yani ortada çok ciddi bir yavaşlama var. Bu gelişme sonucunda kapasite kullanım oranında geçen yılla olan fark ağustos ayında 6.5 puana kadar inmişken, eylülde yeniden 9.7 puanlık farka çıktı. Anlaşılan, geçen yılla olan fark, ekim ve kasımda da sürecek.
Kapasite kullanımında ağustosa göre yalnızca yüzde 0.6’lık artış olması karşısında, imalat sanayii üretiminde de aynı düzeyde artış olacağını varsayarsak, üretimin üçüncü çeyrekteki gerilemesinin yüzde 9.5’ten aşağı olmayacağı anlaşılıyor. İmalat sanayii üretimi, yılın ilk çeyreğinde 2008’in aynı dönemine göre yüzde 24.5 daraldı. GSYH kapsamındaki imalat sanayiinin daralması ise bu dönemde yüzde 20.2 oldu. İkinci çeyrekte imalat sanayiinde 2008’e göre kaydedilen daralma yüzde 16.9 olarak gerçekleşti. GSYH kapsamında ölçülen daralma ise bu kez yüzde 8.7 oldu ve toplamda GSYİH’nin yüzde 7 daralmasında en önemli rolü oynadı.
İmalat sanayiinde üçüncü çeyrekte ortaya çıkacak yüzde 9-10’luk üretim daralmasının, GSYİH hesaplarına, yüzde 6 küçülme şeklinde yansıması bekleniyor. Bunun da üçüncü çeyrek GSYİH’nin en az yüzde 4 küçülmesine yol açacağı söylenebilir.
Yılın son mevsiminde, yani dördüncü çeyrekte, baz etkisiyle de yüzde 1-2’lik bir büyüme yaşansa da yılın tamamında küçülme yüzde 7’nin üstünde gerçekleşecek gibi görünmektedir. Oysa, Hükümet, Orta Vadeli Plan’da (OVP) küçülmeyi yüzde 6, IMF ise kendi projeksiyonlarında yüzde 6.5 olarak öngörmüştü. Hazırlıklı olalım, bu yılın küçülmesi yüzde 7’nin üstünde gerçekleşebilecek ve tarihi bir daralma yaşamış olacak Türkiye…
***
Simit, çiçek, çiklet, oyuncak vodvili, iç piyasayı canlandırmaya yetmemiş, ücretleri, bırakın reel olarak, nominal olarak bile gerileyen ücretli sınıf, mutfak dışına harcayacak parayı bulamamakta, varsa elde avuçtaki üç-beş kuruşu da haklı olarak saklamakta, harcamamaktadır. Ekim 2008’den bu yana, işlerini kaybeden kayıtlı ücretlilerden hâlâ 200 bine yakını işine dönememiştir. Yani global krizin dalgalarının bizim kıyılara vurmasından bu yana, 3 milyonu aşkın işsize yeni iş kapılarının açılması şöyle dursun, 200 bin kişi daha kaybettiği işlerine geri dönememiştir.
İç piyasada hareket olmadığı gibi, ihracat da yüzde 30’un üstünde daralmış durumda. İhracatın yüzde 50’den fazlasının odaklandığı Avrupa pazarında yeniden talep başlamadıkça, sanayinin çarkları da dönecek gibi görünmüyor ve kapasite kullanım oranı da düşük seyrediyor.
Merkez Bankası’nın durmadan faiz indirmesi ve gösterge faizini yüzde 6.75’e çekmesi, bankalara 3 milyar TL’lik bir kredi kullandırma imkânını sağlayacak düzenlemeye gitmesi ile umulan ekonomiyi canlandırma çırpınışları ne işe yarayacaktır, bekleyip göreceğiz. Ama akılda tutulması gereken bir şey var. Faiz, enflasyon hesaba katıldığında, mevduat sahipleri için artık “sıfır”dır. Faiz geliri ile hanehalkı bütçesinin eksiğini tamamlayanların, şimdi sıfırlanmış faiz karşısında, paralarını tüketime yönlendirip harcamaya yönelecekleri beklentisi ne kadar gerçekçidir? Paranın yeni yönelişi altın ve gayrimenkul olur mu, bankalar tüketici kredisi faizlerini indirerek iç talebi uyarabilir mi, faiz indirimleri kredi faizlerini aşağı çekerek yatırıma cesaretlendirebilir mi, bunların hepsini yaşayarak göreceğiz. Ama indirilen faizden devlet tahviline, borsaya gelen sıcak paranın pek mutlu olmayacağı açık.
Sıcak para çekildiği anda da, IMF parasına muhtaçlık durumu hükümeti anlaşmaya zorlar ki, bunun da çeşitli bedelleri var.
mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr