Başbakan Binyamin Netanyahu’nun sağcı hükümeti idaresindeki İsrail’de giderek artan sert siyasi iklim, ülkenin 1.300.000 Arap vatandaşının liderliğini son yılların ilk genel grev çağrısını yapmak için harekete geçirdi. Bir günlük iş durdurma 1 Ekim’de gerçekleşecek. Sembolik değeri yüksek bir tarih, çünkü 13 Arap göstericinin İsrail polisi tarafından vurularak öldürüldüğü, 2000’de ikinci İntifada’nın başlangıcındaki diğer genel grevin […]
Başbakan Binyamin Netanyahu’nun sağcı hükümeti idaresindeki İsrail’de giderek artan sert siyasi iklim, ülkenin 1.300.000 Arap vatandaşının liderliğini son yılların ilk genel grev çağrısını yapmak için harekete geçirdi.
Bir günlük iş durdurma 1 Ekim’de gerçekleşecek. Sembolik değeri yüksek bir tarih, çünkü 13 Arap göstericinin İsrail polisi tarafından vurularak öldürüldüğü, 2000’de ikinci İntifada’nın başlangıcındaki diğer genel grevin yıl dönümüne işaret ediyor.
Grev ırkçılığa bir yanıt
Arap liderliği, [grevin] nüfusun beşte birini oluşturan Arap azınlığa devlet düşmanı rolü biçen bir dizi “ırkçı” hükümet tedbirine bir cevap olduğunu söyledi.
İsrail’de bir Arap müdafaa grubu olan Mossawa’nın başkanı Cafer Farah, “Son aylarda, parlamentodaki ırkçı politikalar ile polis ve mahkemelerin Arap vatandaşlara yönelik zorbalığının daha çok göz ardı edilmesi arasında paralel bir durum var” dedi. “Bu tutum sokaklara kadar iniyor.”
Ülkenin Arap azınlığı ile Netanyahu’nun geçen bahar kurulan koalisyonu arasındaki çatışmalar, birtakım tartışmalı yasal tedbirlerin hemen ardından su yüzüne çıktı.
Nakba’dan söz etmek yasak
Teklif edilen kanunlar, “nakba”nın (Filistinlilerin 1948’de yurtlarından edilişleri için kullandıkları kelime) ya da felaketin anılmasını yasadışı ilan etti; vatandaşların bir Siyonist devlet olarak İsrail’e sadakat yemini etmelerini zorunlu kıldı; İsrail’in Yahudi devleti statüsüne son verilmesine yönelik siyasi talepleri yasakladı. Yaygın protestoların ardından bu kanun teklifleri ya sulandırıldı ya da geri çekildi.
Ancak içten içe kaynayan gerginlik, geçtiğimiz ay, Eğitim Bakanı Gideon Saar’ın yeni öğretim yılının başlangıcında eğitim reformlarını sunmasıyla yine kızıştı.
“Nakba” kelimesini Arapça ders kitaplarından çıkarma planlarını doğruladı, Yahudi mirası ve Siyonizm üzerine dersler başlatma niyetini ilan etti. Ayrıca, okulların gelecekteki bütçelerini, öğrencilerini askeri ya da ulusal hizmet yapmaya ikna etmedeki başarılarına bağlayacağını söyledi.
Arap vatandaşlar genel olarak askeri hizmetten muaflar, ancak devlet yetkilileri son zamanlarda bunun yerine sivil ulusal hizmeti kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Parlamentonun Arap üyelerinden Muhammed Barakeh, bütçelerin ulusal hizmete bağlanmasını kınadı, Saar “savunma bakanı değil eğitim bakanı olduğunu anlamalı” dedi.
Eğitimde Arap-Yahudi ayrımı
Ayrık Arap eğitim sisteminin daha binlerce derslik gereksinimi var ve düzenli olarak yetersiz kaynak sağlanıyor- araştırmalara göre bir Yahudi öğrenciye bir Arap öğrencinin dokuz katı kadar harcama yapılıyor. Kudüs İbrani Üniversitesi tarafından geçen ay yayımlanan araştırma, özel eğitim dersleri için Yahudi okullarının Arap okullarından beş kat daha fazla pay aldığını gösterdi.
Geçen hafta bir okul turunda Saar’a eşlik eden Netanyahu, önerilen reformlara onay verdiği izlenimini bıraktı: “Biz, değerleri, Siyonizmi ve yurt sevgisini vurgulayan eğitime taraftarız.”
Barakeh, ayrıca bakanları Arap azınlığa düşman tedbirleri teşvik etmek için rekabet etmekle suçladı. “Dikkat çekmek, ün yapmak isteyen politikacılar Araplara yönelik ırkçı söylemlere başvuruyor, ister imar bakanı, ister eğitim ya da ulaşım bakanı olsun fark etmiyor.”
Barakeh son zamanlardaki bir yığın tasarıya gönderme yapıyordu.
Dışişleri Bakanı ve aşırı sağcı İsrail Evimiz partisinin lideri Avigdor Lieberman, geçen ay, diplomatik hizmet eğitiminin sadece ulusal hizmetlerini tamamlayan adaylara açık olacağını ilan etti.
Dışişlerinin 980 çalışanından sadece 15’i Arap, haklar ve bir arada yaşama örgütü Sikkuy’a göre bu durum sivil hizmetler sektörünü boylu boyunca yansıtan bir örnek.
Araplar ayıklanıyor
İmar ve İskan Bakanı Ariel Atias, Yahudi ve Arap vatandaşların, aidiyetlerine bağlı olarak ayrı yerlerde oturması gerektiğini savunarak, Arap vatandaşların çoğunluğunun yaşadığı Celile bölgesini “daha Yahudi” kılmaya yönelik bir seferberlik açmıştır.
İçişleri Bakanı Eli Yişai, son haftalarda bir ticari mıntıkanın iki defa buldozerle dümdüz edildiği Wadi Ara’daki Arap kasabası Umm el Fahm’da çok ihtilaflı bir ev yıkımları dalgasını onayladı.
Kudüs’te Arapça adlar da siliniyor
Ulaştırma Bakanı, Israel Katz, yol işaretlerinde yerleşim adlarının sadece İbranice yazılışlarına yer verilmesinde ısrar etti, böylece Kudüs, Yafa ve Nasıra gibi yerleşimlerin Arapça adları silinecek.
Arap milletvekilleri, hükümet üyelerinin sürekli sözlü saldırısı altındalar. Geçen ay, Altyapı Bakanı Uzi Landau, Birleşik Arap Listesi’nin başkanı Talib el Sena ile parlamento konularında toplantı yapmayı reddetti, kararını Arap milletvekillerinin “burada ve yurt dışında İsrail’i bir Yahudi devleti olarak yasadışı kılmak için durmaksızın çalıştıkları” gerekçesine dayandırdı.
Hemen sonrasında El Sana ve meslektaşı, parlamento sözcü yardımcısı Ahmed Tibi’nin , Beytüllahim’deki Fetih kongresine katılmaları Lieberman’ı, “Bizim temel sorunumuz Filistinliler değil, Ahmed Tibi ve onun çeşitleridir -onlar Hamas ve [İslami] Cihad’ın birleşiminden bile daha tehlikeliler” beyanına sevk etti.
Tibi yanıt verdi: “Dışişleri Bakanı Lieberman, bunları söyleyince, sıradan İsrailliler, onun, bir terörist gibi öldürülmem için çağrı yaptığını anlarlar. Bu en tehlikeli tahriktir.”
Geçen ay yayımlanan İsrail’in yıllık Demokrasi Endeksi anketi, İsrailli Yahudilerin yüzde 53’ünün Arap vatandaşlarını ülkeden ayrılmaya özendirecek hareketleri desteklediklerini gösterdi.
Grev 13 Arabın öldürülüşünün yıldönümünde
Farah, grev tarihinin Ekim 2000’de 13 Arap vatandaşın ölüm yıl dönümlerine denk gelmesinin, hem ilgili polislerin hiçbiri hakkında dava açılmamasına hem de Arap vatandaşlara karşı polis ve Yahudi vatandaşların uyguladığı şiddetin resmi olarak sürekli göz ardı edilmesine dikkat çekmek için seçildiğini söyledi.
Farah, Ekim ölümlerinden beri 27 Arap vatandaşın polis tarafından açıklanmamış koşullarda öldürüldüğünü söyledi, sadece bir tane mahkumiyet var. Geçen hafta, gizli bir polis memuru olan Şahar Mizrahi, Mahmud Ghanaim’i çok kısa mesafeden başından vurması nedeniyle 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Mizrahi’nin hareketini “dikkatsizlik” olarak adlandırdı.
Bu hafta, bir diğer ihtilaflı hadisede, Negevli çiftlik sahibi, Şai Dromi, arazisine izinsiz giren Halid el Atraş adlı bir Bedeviyi vurarak öldürmekten altı ay toplum hizmeti cezası aldı.
Farah, Arap vatandaşların hükümet nezrindeki itibarlarının Kamu Güvenliği Bakanı İzhak Aharonoviç’in Haziran’da yaptığı bir yorumda örneklendiğini söyledi. Uyuşturucu bağımlıları olarak görev yapan gizli polis memurlarını teftişi esnasında bakan, içlerinden birini “gerçekten pis bir Arap” gibi göründüğü için övgüyle söz etti.
Jonathan Cook, İsrail Nazeret’te yaşayan bir yazar ve gazeteci. Son kitapları, “İsrail ve Medeniyetler Çatışması: Irak, İran ve Ortadoğu’yu Yeniden Yapma Planı” (Pluto Press) ve “Gözden Kaybolan Filistin: İnsan Ümitsizliğinde İsrail’in Deneyimleri” (Zed Books). Websitesi www.jkcook.net.
[Counterpunch’taki İngilizcesinden BDY İstanbul Girişimi tarafından 5deniz.net için çevrilmiştir. BDY İstanbul Girişimi, Filistin halkıyla dayan