Geçen hafta, Latin Amerika’da kesilme temayülü gösteren sol rüzgarın Avrupa’ya ulaşabiliyor olabileceği üzerine yazmıştım. Sanki benim yazıyı okumuş gibisine, bunun ardından, oyun yazarı Refik Erduran’dan tam tersine bir köşe yazısı geldi. Dünyadaki ekonomik durum bu denli kötüyken, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’daki solun zayıflığını ve dağınıklığını anlayamadığını belirten Erduran, sağ partilerin kendilerini gidişata uygun bir […]
Geçen hafta, Latin Amerika’da kesilme temayülü gösteren sol rüzgarın Avrupa’ya ulaşabiliyor olabileceği üzerine yazmıştım. Sanki benim yazıyı okumuş gibisine, bunun ardından, oyun yazarı Refik Erduran’dan tam tersine bir köşe yazısı geldi. Dünyadaki ekonomik durum bu denli kötüyken, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’daki solun zayıflığını ve dağınıklığını anlayamadığını belirten Erduran, sağ partilerin kendilerini gidişata uygun bir şekilde yeniden yapılandırdığı ve bu yüzden başarılı olduğunu iddia ediyor.
Galiba işin özü, konuya nereden baktığımızdan kaynaklanıyor. Yani Nazım Hikmet’i kaçırma eyleminden bu yana solcu kabul edilen Refik Erduran, olaya pesimist ya da sağı daha fazla seven bir açıdan bakarken; ben solcu olarak iyimser olmaya çalışıyorum. Ama konu yine de, yeniden ele alınıp, biraz daha irdelenmeye değer. Bu yüzden İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’daki duruma birlikte bakalım. Özellikle de yerinde izlemeye gittiğim Almanya seçimleri bu konuda bize epeyce argüman sağlayacaktır.
Evet, doğrudur; İngiltere’de iktidardaki İşçi Partisi’nin seçmen nezdindeki cazibesi yerlerde sürünüyor. İlk seçimlerde iktidarını kaybedeceği de kesin. Dahası bazı seçim bölgelerinde, sadece Muhafazakar Parti değil, Liberal Parti’nin de gerisine düşeceğe benziyor. İyi ama bu parti, 1997’den bu yana, yani üç dönemdir iktidarda bulunuyor. ABD’de Başkan olarak Bill Clinton, George W. Bush ve şimdi de Barack Obama’ya eşlik ettiler. ABD’nin tüm savaşlarına katılıp yıprandılar ve iktidar yorgunu durumundalar.
Fransa’da Nikolas Sarkozy gibi, tuhaf biri başbakandır. İktidardan düştükten beri kendi içindeki dağınıklıktan bir türlü kurtulamayan Sosyalist Parti’nin zaafiyeti elbette söz konusu ama sağcı ve yabancı düşmanı -tuhaflık da zaten buradan kaynaklanıyor; kendisi de yabancı kökenli- Sarkozy’nin iktidara gelmesi, daha çok Avrupa Birliği’nin son dönemde girdiği siyasi krizden kaynaklanıyor. Esasen bir Alman-Fransız barışı olan AB projesinin tamamen çökmemesi için iki ülke burjuvazisi işi sağlam kazığa bağlamak istedi.
II. Dünya Savaşı’nda ABD tarafından kurtarılan İtalya, Washington’ın etkisinde en fazla olan yer olageldi. Hatta o kadar ki, aynen İsrail’de olduğu gibi, ABD’deki yönetim merkez solda olduğu iddia edilen Demokratlarda olduğunda solcular; sağcı Cumhuriyetçi Parti döneminde ise sağcılar iktidara gelir. Diyeceksiniz ki, ABD’de Obama olduğuna göre, hem İsrail’de hem de İtalya’da solcuların yönetimde olmalıydı. Unutmayın ki, kısa bir dönem önce zaten İtalya’da solcu hükümet vardı. İsrail’de de öyle sayılır.
Almanya’da uzun süreli solcu bir yönetim sonrasında Angela Merkel liderliğindeki sağcı Hıristiyan Demokratlar iktidara geldi. Ama nasıl geldi? 2005 yılındaki erken seçimleri az farkla kazanarak iktidar oldular ve yüzde 35 oy alan sağcılar, yüzde 34 oy alan solcu SPD ile ‘büyük koalisyon’ kurmak zorunda kalındı. Oysa SPD istese, yani Merkel ile koalisyonu reddetse, kendi 222 sandalyelerinin yanına Sol Parti’den 53, Yeşiller’den 51 sandalye koyarak (Hıristiyan Demokrat-Hür Demokratların 225+61’den oluşan 286 sandalyelerine karşılık) 326’lık bir çoğunluk sağlayabilirlerdi. Ancak SPD, Sol Parti’den kaçmak için Merkel’e sığındı.
Almanya ve AB için Merkel-SPD’nin güçlü hükümet formülü, birkaç hafta önce yapılan ara seçimlere ve son yapılan anketlere göre ne Merkel’e ne de SPD’ye yaramışa benziyor. SPD’nin oyları önemli ölçüde Sol Parti’ye kayarken, Hıristiyan Demokratlar da epeyce oy yitireceğe benziyor. Refik Erduran’ın baktığı ülkelere, bir kez de biz burada birlikte baktık. Bir de iki hafta sonraki Yunanistan seçimlerini solcu PASOK’un kazanacağını hatırlarsak, Burada yazılan şeylerin rengi genelde solumtrak mı, yoksa koyu sağ mı?