Gövdesinden meyvesini çıkarıp Dalına taşıyan ağaç, öğretti bana. Yolun bahşettiğidir hayat. Marksizm’i akademinin teorisist bakışı ile değerlendiren, bilgi arkeolojisinin malzemesi yapan Marksistler çubuğu çoğu zaman Marksizm’in “bilimci” yönüne büktü. Sol politika, burjuva siyaset felsefesinden, politik öznelerin hayata müdahale konusunda daha özgür ve yaratıcı olmasıyla ayrılır. Marksizm’i “bilim” olarak kabul edip ondan toplumsala yönelik müdahalede kılavuzluk […]
Gövdesinden meyvesini çıkarıp
Dalına taşıyan ağaç,
öğretti bana.
Yolun bahşettiğidir hayat.
Marksizm’i akademinin teorisist bakışı ile değerlendiren, bilgi arkeolojisinin malzemesi yapan Marksistler çubuğu çoğu zaman Marksizm’in “bilimci” yönüne büktü. Sol politika, burjuva siyaset felsefesinden, politik öznelerin hayata müdahale konusunda daha özgür ve yaratıcı olmasıyla ayrılır. Marksizm’i “bilim” olarak kabul edip ondan toplumsala yönelik müdahalede kılavuzluk yapmasını bekleyen sol modernizmle, vurgusunu hayatın kendisine, siyasetin estetik düzeyine yapan, bilgiyi her an yenilenebilir bir “çokluk” olarak algılayan “sol”, araç ve amaçlarını ayırmak durumundadır.
“Bilim”, var olup bilinmeyen olanı açığa çıkarma işidir. “Devrim”, var olmayanı var olanlarla varlık haline getirme çabasıdır. Görünenin ardına ulaşma işi bilimin değil, devrimin işidir. Devrim ve devrimci mücadele Marks sonrası Marksizmleri de kesen ve tarihsel süreçte “kapitale karşı devrim” olarak ifade edilen Bolşevik müdahalenin tarihsel alanıdır ve bu alana ait tarihsel bakış bize göstermiştir ki bilginin kuruluşu her zaman ontolojiktir ve bir mutlaklığı yoktur.
Batı Marksizmi ile birlikte Türkiye’de de Marksizmin bilimci, bilimin şaşmaz ilke ve doğrularıyla örülmüş ideoloji olarak gören anlatıların, sol liberal kandırmacaların bu kadar etkin olmasında sorumluluğu vardır. Hepsi daha önce Marksist olan bu bayların, tarihin sonunu ilan etmeleri, var olan tüm örgütlü mücadelelerde Stalin despotluğu aramaları, bir zamanlar kendilerinin de içinde olduğu yapıların ruhlarında oluşturduğu “modernist travmaya” bağlamak mümkündür. Bilimcilikten, piyasacı liberalizme geçişte “özgürlük ve dayanışma” yerine koydukları birey ve bireysel özgürlük kavramları bu modernist travmanın linguistik yansımasıdır. Liberal solu fildişi kulesinden, modernist Marksistleri bilimci akademik alanlardan çıkaracak devrimci müdahale aşağıdaki dipnotların tartışılmasını gerekli kılıyor.
1.Dipnot
Solun söylem alanında iktidar perspektifi önemli bir yere sahiptir. Modernizmin söylemi ile kendini tanımlayan sola göre “iktidar” tek merkezden işleyen bir sistemdir. Oysa ki iktidar, bir çok merkezin bulunduğu, belirlemelerin tek merkeze oturtulamayacak, birden çok merkezin birbiriyle belirlenimlik ilişkisi kurduğu politik bir bedendir. Modernist sol, iktidarın bu çoklu merkezlerini kuramsal ve eylemlilik düzeyinde görüp tanımlayamadığı için politik mücadeleyi tek merkeze yöneltip onu daraltmıştır.
2. Dipnot
Modernist solun kitle hareketlerine önerdiği “önderlik”, temsiliyeti esas alan bir merkez paradigmasını zorunluluk olarak varsayar. Merkez, önderlik ve özne kavramları, önderlik ve hareket ikilemini üretir. Önderlik yöneten, hareket ise yönetilendir. Bu yaklaşım politik alanda hareketten kopuk önderlikler yaratır. Oysa ki politik kuruculuk, temsiliyeti değil toplumsal dinamikleri özne olarak yapılandırarak ve önderliği, bir iktidar organı olarak öz örgütlenmelere teslim ederek oluşturulur.
3.Dipnot
Modernist sol, ontolojik paradigmasını, karşıtının olumsuzlaması üzerinden kendini olumlama üzerine kurmuştur. Bu bağlamda modernist solun, eleştirel bir muhalefet olmayı aşamadığı ve burjuva özlü sorunlar üzerinden sıçrama siyasetinden kurtulamadığı ortadadır. Artık solun ontolojisi, olumsuzlama üzerinden olumlama değil, kendini olumlama üzerinden karşıtını olumsuzlamayla yapılandırılmalıdır.
4.Dipnot
Kapitalist iktidar, bütünlükçü işleyen saldırının genel adlandırılmasıdır. İktidara karşı emek cephesinden bütünlükçü bir iktidar bedeni oluşturulmadığı sürece toplumsal muhalefet hareketleri istediği kadar radikal olsun, kapitalizmin iktidarı tarafından reforme edilecektir.
5.Dipnot
Neoliberal kapitalizmin dünya ve ülkemizde oluşturduğu yıkıma müdahale, süreç ve havayı koklayarak oluşturulan refleks eylemliliklerle değil, kendi tarihini bugünden yazmayı hedefleyen yığınakları birer birer kurarak sağlanabilir.
6.Dipnot
Plato’nun Symposium’undaki Aristofanes’in klasik hikayesine göre; yaşamımızı kaybolan öteki yarı parçamızı aramakla harcarız. Kuram ve kurucu özne… kaybolan ve birbirlerini arayan iki parçadır. Kayıp parçaları buluşturma çabası devrimci yoldur.
Mustafa Ö. Soylu