Ufuk Uras için “cemaat gazetelerinde boy gösteriyor” diyorduk, ya da ben ve benim gibi insanlar bunu önemli bir ayrıntı görüyor ve eleştiriyorduk. 26 Temmuz Pazar günü Taraf Gazetesi’nde ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’la yapılmış bir söyleşi yayımlandı, hem de tam sayfa. Söyleşinin içeriğinin genel olarak ÖDP’nin görüşlerini yansıttığı ileri sürülerek “ne var bunda canim!” diyenler […]
Ufuk Uras için “cemaat gazetelerinde boy gösteriyor” diyorduk, ya da ben ve benim gibi insanlar bunu önemli bir ayrıntı görüyor ve eleştiriyorduk.
26 Temmuz Pazar günü Taraf Gazetesi’nde ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’la yapılmış bir söyleşi yayımlandı, hem de tam sayfa. Söyleşinin içeriğinin genel olarak ÖDP’nin görüşlerini yansıttığı ileri sürülerek “ne var bunda canim!” diyenler olabilir, ben böyle demek yanlısı değilim.
Ufuk Uras Zaman’a söyleşi verdiğinde “ne var bunda canım!” diyenler, Uras’ın Zaman’da boy göstermesini “özgürlükçü sol bir cephe için çabalamak” seklinde değerlendiriyorlardı. Tabi bu tur savunulara inanmak için biraz “saf” olmak lazım… Yani sol cephe Taraf’ta veya Zaman’da yaratılıyor öyle mi?
“Galati meşhur fasihi mehcurdan evladır” dermiş eskiler. Mealen, yaygın hatalar az bilinen doğrulara tercih edilir diyebiliriz. Elbette bunca kırılmanın, savruluşun olduğu süreçte “yaygın hata”lardan birini seçmemek gerektiği yeterince deneyimle sabit. “Ne var bunda canım!” demeden önce düşünmekte fayda var.
Taraf’a verilen söyleşide belki editoryal bir tercih, belki de söyleşinin yapılmasıyla bizzat amaçlanan, bilemiyorum, belirli çevrelere “sıcak mesajlar” gönderiliyor gibi… “Türbana özgürlük” veya “maneviyat” gibi bana göre “sorunlu” vurgular röportajda göze çarpan bir kaç nokta… 29 Haziran’da Sabah Gazetesi’nde yayımlanan ve yine Pazar günü Taraf’ta çıkan röportajlarda bolca “müslümanlık”tan dem vurulması… Dinin siyasete alet edilmesi böyle bir şey olsa gerek…
Ufuk Uras bir zamanlar, her uzatılan mikrofona “cami mahyalarına artı-değer haramdır yazsınlar” diyordu. Oysa “artı-değer sömürüsü” veya mülk edinmek dinen haram kılınmış şeyler değildir, dört kadın almanın veya “kadını yavaşça dövme”nin yasaklanmadığı gibi işçi sömürmenin de haram kılınmadığı bir dindir bu… Evet, din bu!
Ufuk Uras biraz olsun Turan Dursun okusaydı “cami mahyalarına artı-değer haramdır yazsınlar” demezdi. Aydınlanmadan, kamuculuktan bahsederdi, kamucu bir devrim programının cami mahyalarına lüzum bırakmadan artı-değer sömürüsünü de din bezirgânlarını da ortadan kaldıracak yolda önemli bir adım olabileceğini kavrardı.
“Maneviyat” ve “vicdan”… Açın bakın liberal cenahın, dincilerin köşe yazılarında “vicdan”dan geçilmez. Sosyalistler bu kavramlar kulvarında deplasmandadır; ‘hakiki’si varken kimse ‘taklidi’ne yönelmeyecektir… Dini siyasette referans haline getirmenin, bir yerlere “ılımlı mesajlar” göndermenin bir faydası yok, bunlar solu büyütmeyecektir.
Buraya kadarı iyi niyetli yorumlardı. Bir de “Taraf okurlarına bir pazar günü ılımlı mesaj göndermek mi istendi?” seklinde yapılabilecek bir yorum var ki, üzerinde konuşmak için henüz erken. İyi niyetten şaşmamak yine de en güzeli ama bu kadar “maneviyat”ı bol konuşmaların olduğu mahalde insan şu “hadis-i şerif”i de hatırlatmadan geçemiyor: “Fitne uykudadır. Bunu uyandırana, Allah lanet eylesin!”
Bir pazar günü bu röportaj uykudaki fitnemi uyandırdı benim; acaba “Taraf ile ODP barıştı mı?” diye düşününce fitnemi uyandırana lanet ettim… “Biz ne zaman küsmüştük” diye soracak ÖDP’li olmayacağını adım gibi biliyorum, o halde “biz ne zaman barıştık” diye sormakta haksız mıyım?
Onca kepazelikten, Mahir Çayan’a “Mit’ci”, Denizler’e “darbeci”, ÖDP’lilere “Hrant’in katili, ırkçı” denildikten sonra, hiç bir şey olmamış gibi röportaj verilmesi beni üzdü. Safça soruyorum bunu, belki bir açıklaması vardır diye soruyorum: Taraf ile ÖDP barışıyor mu?
Sizce bugünkü şartlara bakınca Fethullah Gülen Cumhuriyet’e röportaj verir miydi?
Benim bildiğim kadarıyla Necmettin Erbakan’la röportaj yapmak için çok uğraşmıştı bir BirGün çalışanı ve elbette kesin bir dille reddedilmişti… Doğru olan da zaten bu değil midir sizce?
* BirGün gazetesi eski çalışanı