Beş yıl önce Mardin Kızıltepe’de polis ihbar üzerine bir eve baskın yaptı. O sırada evin sahibi ile 12 yaşındaki oğlu dışarı çıktı. Resmi açıklama böyle diyor. Ve polise ateş açtılar. Polis de “meşru müdafaa” olarak cevap verdi. Baba ve oğul öldü. Resmen durum bu. 12 yaşındaki bir çocuğun ateşli silah kullanması da mümkün. Polisler güvenlik […]
Beş yıl önce Mardin Kızıltepe’de polis ihbar üzerine bir eve baskın yaptı. O sırada evin sahibi ile 12 yaşındaki oğlu dışarı çıktı. Resmi açıklama böyle diyor. Ve polise ateş açtılar. Polis de “meşru müdafaa” olarak cevap verdi.
Baba ve oğul öldü.
Resmen durum bu. 12 yaşındaki bir çocuğun ateşli silah kullanması da mümkün. Polisler güvenlik gerekçesiyle Kızıltepe’de değil Eskişehir’de yargılandılar ve “meşru müdafaa” gerekçesi yerinde bulundu, beraat ettiler.
Yargıtay da bu kararı onayladı.
Ne kadar yargı kararı olursa olsun, ne kadar karmaşık “meşru müdafaa” açıklaması yaparsanız yapın, 12 yaşındaki Uğur’un sırtındaki 9 kurşun yarasını açıklayamazsınız.
Dosyayı tabii ki görmedik, ama sırttaki 9 kurşunu, mahkemenin ve Yargıtay’ın görmemiş olması, dikkate almaması her insanın vicdanında sızı yaratır.
Onlarda yaratmamış. Çünkü babanın terör örgütüyle ilişkisi olduğuna dair kuşku varmış. Evet baba hakkında kuşku ve ihbar var, ama hakkında herhangi bir mahkûmiyet bulunmuyor.
***
Yargılamanın neden Eskişehir’e alındığını da açıklamak çok kolay değil. Mahkeme yerinin değiştirilmesi, örneğin yakın geçmişteki Manisa rezaletini hatırlatıyor. Orada polis duvarlara yazı yazdılar diye içeri aldığı birkaç liseli gence işkence etmişti. Dava yıllarca sürdü, bir o şehre alındı, bir başka şehre. Gerekçe hep güvenlikti. Yargılama sonunda mahkûm olan işkenceci polislerden 7 yıldır yakalanmayanı bile var.
Herkesin gözü önünde olan, ne olduğu belli olan olaylar hakkında bazı yetkililer hâlâ insanların gözlerinin içine baka baka yalan söyleme adetinden vazgeçmedi.
Kızıltepe’de sırtına 9 kurşun yiyen 12 yaşındaki çocuk bu kararla mahkûm edildi. Edildi mi? Bu kararı veren yargıçların ve yüksek yargıçların vicdanı rahat mı? Sırtında 9 kurşun yarası olan bir çocuğun “meşru müdafaa” nedeniyle öldürüldüğüne inanan yargıçlar, “Yüce Türk Adaleti” kelimesini duydukları zaman ne hissediyor?
***
Bu olayı izleyen, izlemeyen ama gazetelerdeki haberi okuyan en sade vatandaşın bile aklından geçecek olanı, kararın altına imza atan yargıçlar ve yüksek yargıçlar herhalde tahmin ediyordur.
Ülkemizde adalet duygusu böyle böyle yıpratıldı. “Yıpratıldı” kelimesi az bile geliyor, “imha edildi.”
“İmha” edenler, vatandaş ya da “vatan hainleri” veya “yabancı güçler” değil. Yargının içinde bulunan, ama rüzgâra göre eğilip bükülen ve adalet duygusundan nasibi olmayan hukuk insanlarıdır.