16 yıldır toplumsal vicdanlarıyla bir türlü buluşamayanlar, ‘Madımak Müze Olacak’ ısrarını son birkaç yıldır daha da yükselten Alevi hareketinin mücadelesinin yarattığı güçlü rüzgar sonucunda Madımak’taki kebapçı dükkanını kapatmak zorunda kalmışlardı. Şimdi ikinci adımın atılması ve otelin müzeye dönüştürülmesi, önüne bir anıtın dikilmesi gerekiyor. Ancak adım atılmıyor. Bir kez daha ‘bu isin niçin kolay olmadigi’ anlatılıyor. […]
16 yıldır toplumsal vicdanlarıyla bir türlü buluşamayanlar, ‘Madımak Müze Olacak’ ısrarını son birkaç yıldır daha da yükselten Alevi hareketinin mücadelesinin yarattığı güçlü rüzgar sonucunda Madımak’taki kebapçı dükkanını kapatmak zorunda kalmışlardı. Şimdi ikinci adımın atılması ve otelin müzeye dönüştürülmesi, önüne bir anıtın dikilmesi gerekiyor. Ancak adım atılmıyor.
Bir kez daha ‘bu isin niçin kolay olmadigi’ anlatılıyor. Oysa bizler benzer anlatımları ‘kebap lokantası’ kapatılması talebi sırasında da sıkça duymuştuk. Çünkü bu ülkede siyaset çözümden daha çok çözümsüzlükler üzerine kurgulanmış durumda. Bir işin nasıl olacağı değil, nasıl olamayacağı anlatılıyor. Bugün meclisteki bütün siyasi partiler, yükselen toplumsal vicdan karşısında artık ‘Madımak müze olursa yeni provokasyonlara yol açar, toplumsal gerilimi artırır’ diyemeseler de bir araya gelip bu toplumsal yaraya merhem olmak istemiyorlar.
Eskiden ilk okuldan başlayarak, şimdilerde ise ana okullarından başlayarak hepimize anlatılan ‘devletin ne kadar güçlü olduğu’ tezi konu Madımak olunca unutuluyor. Koca devlet Madımak Oteli’ni müze yapamamasını önce ‘ödenek olmamasına’ şimdilerde de otelin ‘özel mülkiyet’ olmasına bağlıyor. Otel özel mülkiyet olduğu için de ‘bugünden yarına hemen bir düzenleme yapılması mümkün olmuyormuş.’
Mevcut siyasi iktidar kendilerinin bile inanmadığı bir yaklaşımla toplumu inandırmaya çalışıyor. Devleti de çok aciz bir konuma sokuyor. ‘Koca devlet’ Madımak Oteli’ni özel mülkiyet olduğu için kamulastıramıyor! Gülelim mi, ağlayalım mı? Böyle bir komedi ancak biz de olur. Devlet isteyecek ve birkaç milyon (isterse birkaç yüz milyon olsun) bulamayacak? Bu kadar vicdansız olmamak gerekir. Mecliste Anayasayı bile değiştirecek AKP çoğunluğu var, üstelik CHP’de açıkça ‘Madımak Müze olsun’ talebini destekliyor. Birazcık samimiyet, birazcık toplumsal vicdan bu işi çözer. Önemli bir toplumsal yarayı sarıp sarmalar. Ancak bu konu samimiyetin ötesinde bir siyasi mesaj olarak sunulmaya devam ettiği için sorunun çözümü sürekli erteleniyor.
2005’de dönemin Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’den bu yana ‘tamam bu işi çözeceğiz, Madımak Oteli’ni Müze yapacağız’ denilse de bu konu sürekli erteleniyor, halının altına süpürülüyor. Çünkü bu ülkede halen vicdanlarını yitiren çok önemli bir çoğunluk ‘bu işleri kaşımayın, unutun’ diye düşündüğü ve böylesine bir katliama katliam da diyemedikleri için müze fikrini sürekli geçiştiriyorlar. Bundan dolayı binlerce kişinin ‘yakın ula yakın’ diye tempo tutarak ‘devletin gözetiminde ve kontrolünde’ gerçekleştirdikleri katliam, ‘olay’ diye yumuşatılarak sunulmaya devam ediyor. Bundan dolayı Madımak Oteli kamulaştırılarak müzeye dönüştürülmüyor.
İster ‘ödenek yok’, ister ‘özel mülkiyet olduğu için kamulaştıramıyoruz’ densin, bunların hepsi boş. ‘Madımak Müze Olacak’ talebi artık ülkenin önemli bir bölümünün ‘hayır’ diyemeyeceği bir aşamaya gelmiş durumda, buradan geri dönüş olmaz. Sorun bu süreci hızlandırmaktan geçiyor.
Bu süreci hızlandırmanın en önemli yollarından biri ise bu yıl 2 Temmuz’da Madımak Oteli önündeki anma mitingine daha büyük bir katılımdan geçiyor. Son beş yıldır sürekli artan sayıda insanın katıldığı ‘anma mitingi’ne geçtiğimiz yıl, Alevi hareketinin çağrısıyla 6 siyasi partinin Genel Başkanı ve 50 bin kişi katılmıştı. Bu yıl bu sayı daha da artmalı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere, bütün siyasi partilerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin genel başkanları 2 Temmuz’da Sivas Madımak önünde olmalı bu katliamı ‘katliam’ olarak lanetlemeli ve Türkiye’nin aydınlık yüzleriyle orada buluşmalıdırlar. Bu yapılmadığı sürece, demokrasi, inanç özgürlüğü, vicdan gibi söylemlerin hepsi boş laflar olarak kalmaya devam edeceği gibi ‘her yanı parelenmiş gönüller’de mahkum olmaya devam edeceklerdir.
* Not: Sivas’taki anma yürüyüşü 2 Temmuz Perşembe günü saat 10:00’da Seyrantepe Pir Sultan Cemevi önünden başliyor. Miting saat 12:00’de Madımak Oteli önünde.