Küresel krizde hangi noktadayız? Toparlanma başladı mı? Daha ne kadar sürecek?.. Kimi araştırmacılar mevcut kriz dalgasını betimlemek için V, L, U… gibi harflerle alfabe abecesinden medet umadursun, krizin işsizlik, reel yatırımlar ve dünya ticaret akımları üzerine olan olumsuz etkilerinin aşılmasının daha çok uzun yıllar alacağı açıkça anlaşılıyor. Birçok iktisatçı, Fransız bankası BNA’nın 9 Ağustos 2007’de […]
Küresel krizde hangi noktadayız? Toparlanma başladı mı? Daha ne kadar sürecek?.. Kimi araştırmacılar mevcut kriz dalgasını betimlemek için V, L, U… gibi harflerle alfabe abecesinden medet umadursun, krizin işsizlik, reel yatırımlar ve dünya ticaret akımları üzerine olan olumsuz etkilerinin aşılmasının daha çok uzun yıllar alacağı açıkça anlaşılıyor.
Birçok iktisatçı, Fransız bankası BNA’nın 9 Ağustos 2007’de Amerikan konut piyasasındaki sorunlara işaret ederek ABD bankalarına açmış olduğu kredileri geri çağırmasını küresel krizin başlangıç tarihi olarak kabul ediyor. O günlerde basit bir “finansal çalkantı” olarak değerlendirilen kriz giderek kapitalizmin son 70 yılda yaşadığı en şiddetli kriz olarak değerlendirilmekte ve sık sık 1929/30 buhranıyla karşılaştırılmakta. Bu tür karşılaştırmalara örnek olarak ilginç bir teknik çalışma geçen nisan ayında Avrupa’nın VOX tartışma ağında yer aldı. Barry Eichengreen ve Kevin O’Rourke imzalı çalışma raporunda 2007/08 krizinin seyri, 1929/30 krizindeki gelişmelere görece olarak aylar itibarıyla karşılaştırılmaktaydı. Bu yazıda bu ilginç karşılaştırmayı aşağıda aktardığım iki grafik yardımıyla sizlerle paylaşma arzusundayım.
Dünya sanayi üretimindeki daralma: Eichengreen ve O’Rourke’nin çalışması, 1929 ve 2007/2008 krizlerinde ilk 11 ay boyunca dünya sanayi üretimini karşılaştırdığımızda üretim kayıplarının birbirine çok yakın bir seyir izlediğini ortaya koyuyor. 1929 buhranında dünya sanayi üretiminin dibe vurup çıkışa geçmesi ancak 37’nci aydan sonra söz konusu olmuş. 2007/08 krizinde ise ilk 11 aylık daralmanın, 1929’daki daralmayı andırır biçimde şiddetle sürmekte olduğu açıkça gözlenebilmekte.
Dünya ticaret hacmindeki daralma: 1929 buhranının şiddetlenmesinde kapitalizmin merkez ülkelerinde ticaret savaşlarının yoğunlaşması ve korumacı politikalarla birlikte ticaret akımlarının daraltılmasının etkili olduğu sıkça dile getirilmekte. 2008 ile basit bir karşılaştırma, mevcut kriz ortamında ilk 11 ayda dünya ticaret hacmindeki daralmanın 1929’a göre daha şiddetli olduğunu ortaya koyuyor.
Krizin dip noktasını tespit etmeye çalışan birçok araştırmacı şu günlerde ısrarla “toparlanma” sinyallerini arıyor. Hülyalı pembe gözlüklerle piyasalara bu tür umut aşılama gayretlerine karşılık olarak şu gerçeği anımsatmamız gerekiyor: Küresel ekonominin 2006 öncesi ticaret ve finans akımlarına dönmesi mümkün değildir.
Finans dünyasının sanal rant oyunlarıyla üretilen sahte değerler sistemi iflas etmiştir. Dünya ekonomisi “reel” üretim gerçeklerine geri dönmek zorundadır. Şişkinleştirilmiş sahte değerlere dayalı ucuz ve bol kredi ve ucuz ve bol döviz dönemi daha uzun yıllar geri dönmemek üzere çökmüştür. “Toparlanma başladı, artık kaldığımız yerden devam edebiliriz” inancı ise ham bir hayalden ibarettir. Türkiye ekonomi idaresi “kriz sonrası dünya koşullarına nasıl uyum göstermeliyiz” sorusuna bir an önce gerçekçi yanıtlar aramak zorundadır.