Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlamak ve üzerindeki tecride dikkat çekmek amacıyla 4 Nisan günü Öcalan’ın Köyü olan Amara’ya yapılmak istenen yürüyüşe yönelik müdahaleye DTP Genel Merkezi’nde yapılan basın açıklamasıyla kınandı. Açıklamaya, DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk, Emine Ayna, DTP’li milletvekilleri de katıldı. Açıklamayı yapan Türk, saldırıların seçimlerden sonraya denk gelmesine dikkat çekerek, ’29 Mart seçim sonuçlarına […]
Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlamak ve üzerindeki tecride dikkat çekmek amacıyla 4 Nisan günü Öcalan’ın Köyü olan Amara’ya yapılmak istenen yürüyüşe yönelik müdahaleye DTP Genel Merkezi’nde yapılan basın açıklamasıyla kınandı. Açıklamaya, DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk, Emine Ayna, DTP’li milletvekilleri de katıldı.
Açıklamayı yapan Türk, saldırıların seçimlerden sonraya denk gelmesine dikkat çekerek, ’29 Mart seçim sonuçlarına tahammül etmeyen bir mantıkla karşı karşıyayız. İktidar partisinin özellikle, Doğu ve Güneydoğu’da oy kaybetmesi, gerçekten hem partimize hem halkımıza karşı saldırgan bir politikanın içinde olduğunu herkes görmektedir’ dedi. Seçimlerden sonra Ağrı’da yapılan itirazın yanıtsız bırakılmasına karşın halka karşı saldırı düzenlendiğini dile getiren Türk, Mardin’de benzer tepki ve gerginliklerin ortaya çıktığını ancak bunun DTP’ye mal edilmek istendiğini söyledi.
‘Bölgede devletin tahammülsüzlüğü ortaya çıktı’
Bölgedeki seçim sonuçlarına yönelik gösterilen tepkilere devletin saldırmasını kınayan Türk, şunları kaydetti: ‘Oysa ki diğer taraftan bakıyoruz, Adana, İstanbul’da Ankara’da seçim sonuçlarına ilişkin kitleler yine partileri önünde toplandı, seçim sonuçlarını merak ederek yürüyüş ve gösteri yaptı, haksızlıklara karşı tepkilerini dile getirdi. Ancak bakıyoruz ki İstanbul’da iki parti arasında adeta çatışma çıkmasına rağmen, polisler müdahale etmedi, Adana’da 3 bin insanla caddelerde sokaklarda sonuçların ortaya çıkmaması protesto edildi ama polisin bir müdahalesi olmadı. Ankara’da aynı tablo yaşandı. Ama bakıyoruz ki Ağrı’da gaz bombalarıyla silah kullanılarak halkın üzerine ateş edildi. Yine birçok yerde buna benzer görüntüler yaşandı. Doğu ve Güneydoğu’da devletin tahammülsüzlüğü çok açık bir şekilde ortaya çıktı.’
‘Asıl tehditler DTP’ye yönelik gelişti’
Her yıl TUHAD-FED tarafından organize edilen Amara Yürüyüşü’ne bu yıl yıl ateşli silahlarla saldırı yapıldığını belirten Türk, saldırılarda 2 kişinin hayatını kaybettiğini çoğu ağır olmak üzere 19 kişinin yaralandığını hatırlattı.
Yapılan saldırılardan hükümeti sorumlu tutan ve saldırıların seçim sonrasında yoğunlaşmasına dikkat çeken Türk, ‘Demokratik siyaseti, önemini hepimiz kavrıyoruz. Ancak adil eşit koşullarda siyaset yapıldığı zaman buna demokratik seçim diyebiliriz. Oysa ki bu sonuçlara tahammülsüzlüğün gerçekten en üst noktadan gelmiş olması düşündürücüdür. Başka Cemil Çiçek’in ‘Iğdır alındı, Erivan sınır olundu bu çok tehlikeli bir durumdur’ diye açıklaması niyetini ve bize bakışını çok açık bir şekilde ortaya koydu’ diye konuştu. Başbakan Erdoğan’ın Cemil Çiçek’in açıklamaları doğrultusunda ‘Partimiz zorla kaybetti, tehditler gelişti, halk tehdit edildi’ şeklinde konuştuğunu hatırlatan Türk, Başbakan Erdoğan’ın bu açıklamasının da bölge milletvekillerinin başarısızlıklarını örtmeye yönelik girişimlerine inanmamasından kaynaklandığını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın ‘Tehditler gelişti’ şeklindeki açıklamasının gerçekleri yansıtmadığına vurgu yapan Türk, şunları kaydetti: ‘Buna karşı halkın DTP’ye oy vermemesi yönünde tehditler yapıldı. Seçim güvenliğini korumak görevi hükümetindir. Ama tüm bu haksızlıklara rağmen, illerde AKP’ye oy vermemeleri durumunda DTP’nin kazanacağını, tüm partilere bu şekilde gidilerek tehdit edildiğini biliyoruz. Mardin’de toplantıların yapıldığını diğer partilere telefon açıldığını ‘Eğer DTP kazanırsa bunun faturası size çıkar’ diye, devletin valisi, emniyet müdürü hatta devletin oradaki tugay ve alay komutanları böyle bir rol oynarken bizim başarımızı gölgelemeye çalışan bir mantık demokratik bir anlayış değildir.’
‘Roj TV’yi pazarlık yaparak vize verilmesi düşündürücüdür’
Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği’ne seçilmesi sürecinde Türkiye’nin takındığı tavrı eleştiren Türk, şöyle konuştu: ‘Yine bakıyoruz ki bugün Türkiye’de NATO ile ilgili tartışmaların olduğu bir süreci yaşıyoruz. Bir halkın sesi olan Roj TV’yi NATO Genel Sekreterliği için pazarlık konusu yapmak ne kadar demokratiktir? Bir halkın sesini kısmaya yönelik NATO’dan beklentilerini ortaya koyma yerine sadece Roj TV’nin kapatılmasına endeksleyen bir mantığın Türkiye’nin demokratikleşmesine, halkların kardeşliğine, halklar arası bir diyalogun gelişmesine ne kadar katkı sunar takdirlerinize bırakıyorum. Gerçekten böyle önemli bir konu için sadece Roj TV’yi pazarlık konusu yaparak, Roj TV’yi esas alan bir mantığı öne çıkararak NATO Genel Sekreterliği için vize verilmesi gerçekten çok düşündürücüdür.’
‘Diyalog ortamı oluşmasına rağmen düşmanca tutum gelişti’
Seçim sonuçlarından sonra diyalog ortamının oluşmasına yönelik beklentilerinin oluştuğunu dile getiren Türk, ancak buna karşın düşmanca bir tutum geliştiğini söyledi. ‘Bu anlayış Türkiye’nin barışına katkı sunmaz. Barışçıl bir sürecin gelişmesi için siyasi iradenin oluşması gerekiyor’ diyen Türk, ‘Yine Amara’daki Sayın Öcalan’ın köyüne gidilmesi ve ziyaret edilmesi esnasında bizzat milletvekillerimizin hedef alınması, dövülmesi, tartaklanması ve tehdit edilmesi gerçekten düşündürücüdür. Cemil Çiçek’in bu açıklamaları adeta güvenlik güçlerine, parlamenterleri tartaklama hakkını vermiş oluyor. Sonuç olarak eğer bir illin parlamenteri emniyet müdürlerinin emri ile dövülüyor ve tartaklanıyorsa, bu demokrasi ve barış için vahim bir şeydir’ şeklinde konuştu. Türk, Amara Yürüyüşü’ne yönelik müdahaleyi protesto ederek, hükümeti ve Başbakan’ı adil olmaya çağırdı.
Obama ile ilgili haberlere yalanlama
Türk, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türk, ABD Başkanı Obama ile yapacakları görüşmeye ilişkin basında yer alan haberleri yalanlayarak, Obama ile sadece düşüncelerini paylaşacaklarını belirterek şu yanıtı verdi: ‘Tabii ki bugün Kürt sorunu Ortadoğu’nun en önemli sorunudur. Kürtler Ortadoğu’nun 4 ayrı coğrafyasında yaşamaktadır. Demokratik çabalar gelişmeler her parçada verilmelidir. Ortadoğu’nun demokratikleşmesi ve barışçıl bir sürecin gelişmesi için bugün Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklere sahip olması gerekiyor. Zaten demokratik projemizi daha önce bütün Türkiye ve dünya kamuoyuna sunmuştuk. Çözüm projemizin ne olduğunu açıklamıştık. Burada Kürt sorununun çözümü ve Kürtlerin talebi, çözüm nasıl olmalı şekilndeki partimizin düşüncelerini zaman olmadığı için bir dosya şeklinde yazılı olarak sunacağız.’
‘Somut talebimiz diyalogdur’
Kürt sorununun Türkiye’nin iç sorunu olduğunu ve iç dinamiklerle çözülmesi gerektiğini ifade eden Türk, ‘Somut talebiniz nedir’ şeklindeki bir soruya da şu yanıtı verdi: ‘Somut talebimiz sorunun ancak diyalogla çözülebileceğidir. Operasyonlarla baskılarla artık bu sorun çözülmez. Dünya’nın da Türkiye’nin bunu görmesi lazım. Eğer biz Kürt sorunun çözümünü istiyorsak Ortadoğu’da barışçıl demokrasinin gelişmesini istiyorsak, bu sorunun nedenlerini ortadan kaldıracak bir anlayışı geliştirmemiz lazım. 30 yıldan beri devam eden bir süreç var. Bu süreç silahla veya güç kullanarak ortadan kalktı mı? Kalkmadığına göre, farklı ve demokratik bir yaklaşımı göstermemiz gerekiyor. Üzerinde duracağımız konular bunlar olacak.’ Türk, başka bir soruya da Amara Yürüyüşü’ne yapılan müdahaleyi bir kez daha kınayarak
şu yanıtı verdi: ‘Amara’ya giden insanların elinde silah mı vardı ki buna karşı silah kullanıldı? Devletin güvenlik güçleri orada kontrolü rahat rahat sağlayabilirdi diyalog oluşturabilirdi. Sonuçta, tutuklu derneğinin yaptığı bir yürüyüştü. Bu konuda daha demokratik bir yaklaşım gösterilebilirdi. Yine Ağrı’da sık sık bahsediliyor ‘İnsanlar saldırdı’. İnsanlar nereye saldırdı, ne yaptılar? Demokratik hakkını kullanıyor protesto hakkını kullanıyor. Burada seçimlerde hilenin yapıldığına yönelik bir inanç var. Bu konuda doyurucu açıklama Seçim Kurulu tarafından yapılması gerekiyordu. Devlet güçlerinin açık açık sandıklar üzerinde teçhizatlı, silahlı, sandık başkanının odasına giderek durması halkta bir tedirginlik ve kuşku yaratmıştır. Bunun giderilmesi gerekiyordu. Seçimlerin tarafsız ve adil yapıldığı mesajını hükümetin vermesi gerek ama bu verilmedi.’
Kaynak:ANF