Federasyonumuz 24 Mart ve 26 Mart tarihlerinde Dersim yerel seçim süreciyle ilgili yaptığı açıklamalarda Dersim’in ve Dersim halkının, Dersim Demokratik Halk Dayanışması’yla (DDHD) birleşerek kazandığını ilan etmişti. 29 Mart gecesi açıklanan seçim sonuçları, bu tespitimizin doğruluğunu ispatlamıştır. Federasyonumuzun da içerisinde yer aldığı DDHD’nin adayı Murat Kur 3.366 oy almıştır. Bununla birlikte, oy pusulasında adayımızın yanında […]
Federasyonumuz 24 Mart ve 26 Mart tarihlerinde Dersim yerel seçim süreciyle ilgili yaptığı açıklamalarda Dersim’in ve Dersim halkının, Dersim Demokratik Halk Dayanışması’yla (DDHD) birleşerek kazandığını ilan etmişti.
29 Mart gecesi açıklanan seçim sonuçları, bu tespitimizin doğruluğunu ispatlamıştır.
Federasyonumuzun da içerisinde yer aldığı DDHD’nin adayı Murat Kur 3.366 oy almıştır. Bununla birlikte, oy pusulasında adayımızın yanında yer alan Bağımsız Türkiye Partisi’ne isminde geçen ‘Bağımsız’ kelimesinin yanıltması nedeniyle yanlışlıkla 446 oy verilmiştir. Yine DDHD’nin adayı olan Murat Kur’a verilmek istenen 200 civarında oy ise mührün doğru basılmaması nedeniyle geçersiz sayılmıştır.
“Güç Birliği”nin (DTP, EMEP, ÖDP, ESP, HKM, İşçi-Köylü) aldığı oy ise 4.035 olmuştur. Peki bu sonuçlar nasıl okunmalıdır?
DDHD, öğretmeye devam ediyor
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, demokrasi ve devrim mücadelesinde önemli deneyimlerden birisi olan DDHD, kitlelerce yaratılan pratiğiyle öğretmeye devam etmektedir.
Halka ve kendi programlarına güvenmeyenler kaybetmiştir.
‘Güçbirliği’ içerisinde ilkesiz ve tutarsız bir şekilde grup-parti çıkarları için bir araya gelenler kaybetmiştir.
Dersim halkının beklentilerini ve çıkarlarını merkeze alarak kendi programıyla çalışmalarını yürüten ve çalışmanın bütün kaynaklarını yine bu süreç içerisinde yaratan DDHD ise kazanmıştır.
DTP’nin esasını oluşturduğu EMEP, İşçi Köylü, ESP ve HKM’nin ise yedeklendiği ilkesiz ve tutarsız “birlik” aylardır yalanlarla, hilelerle, kara çalmalarla ve tehditlerle “seçim çalışması” yürütüyordu.
Dostlarımızın seçim politikasının esası kendi programlarını anlatmaktan ve burjuva-feodaller ile aralarındaki ayrımları öne çıkartmaktan ziyade DDHD başkan adayı ve faaliyetçilerine, Federasyonumuza ve geleneğimize yönelik, yalan-iftira ve karalama çalışmaları üzerinden şekillenmiştir.
DDHD bir yandan bütün enerjisi ile programını Dersim halkına anlatmak, CHP ve AKP gericiliğini teşhir ederek geriletmek için seferber olurken bir yandan da “Güç Birliği” bileşenlerinin yalan, kara çalma ve tehditlerine karşılık vermek zorunda bırakılmıştır.
Dostlarımızın bu faaliyetleri, 28 Mart akşamının geç saatlerine kadar sürmüş ve son gün mahallerde DDHD çalışanlarına dönük benzer provakatif girişimler olmuştur.
Dost güçler adeta “kavga çıkarmak için” her şeyi yapmış fakat DDHD çalışanları dostane olmayan bu girişimleri boşa çıkarmıştır. Bu durum, 29 Mart gününe de yansımıştır.
Sandık başkanlıklarında görevli olan “Güç Birliği” görevlileri, “belediyeyi kazanmak için” her yolu mübah görmüş, bulundukları bütün sandıklarda aylardır sürdürdükleri yanlış anlayışlarını farklı biçimlerde devam ettirmiş ve “sandık başı oyunlarına” tenezzül etmişlerdir.
Sandık başı görevlisi olma ayrıcalıklarını “oy”a çevirmek için türlü girişimlerde bulunan “Güç Birliği” görevlilerinin bu tutumları nedeniyle neredeyse tüm sandıklarda gerginlikler çıkmış, tartışmalar yaşanmıştır.
29 Mart öncesi yapılan anti-propagandalar yeterli görülmemiş olmalı ki dostlarımız tüm sınıfları ablukaya alarak “Murat Kur’a oy verilirse AKP’nin kazanacağı” propagandası yapmış, seçmenleri baskı altına alma tutumu benimsemişlerdir.
Okuma yazması olmayan yaşlılarımıza akrabalarınca yardım edilmesine izin verilmemiş, sandık başı görevlilerinin DTP’den olması avantaja çevrilmeye gayret edilmiştir.
29 Mart gecesi açıklanan sonuçlar, demokrasi güçleri içerisinde yaşanan ayrışmanın da sonuçlarının görülmesi açısından önemlidir.
DTP’nin anlayışının ve programının temsil ettiği ve diğer güçlerin yedeklendiği çizgiyle sadece bir koltuk kazanılmıştır.
Ancak Dersim halkını kaybetmişlerdir.
Kazanımın bir koltuğun ötesine geçmesi, bundan sonrasında, DTP başta olmak üzere “Güçbirliği” bileşenlerinin “düşman” ilan ettiği binlerce Dersimli’den özür dilemesi ve sakat anlayışını düzeltmesiyle, ilerisi için olanaklı hale gelecektir.
DDHD ise Dersim halkıyla birlikte çok büyük ve anlamlı bir başarı kazanmıştır.
DDHD düzen partilerini, Güç Birliği DDHD’yi hedef aldı!
Devrimci programımız iddiasını ve varlığını korumuş; yaşanan sorunların çözümünde tek ve en güçlü çözüm adresi olduğunu göstermiştir.
Bizler seçim süresi boyunca kendi programımızın propagandasına dayalı bir kitle çalışması yürütmenin gayretini taşırken, dostlarımız ıslarla bizim anti-propagandamız üzerinden ve “Bize vermezseniz AKP gelir” korkusunu salarak çalışma yürütmüştür.
AKP tehlikesi ne idi, nasıl ortaya çıktı, nasıl büyüdü ve nasıl bertaraf edildi?
Bu sorulara bizler gibi “Güç Birliği” içerisindeki dostlarımız da tutarlı cevaplar aramalıdır.
Daha önce de söyledik; bir AKP tehlikesinden bahsedecekseniz öncelikle 5 yıllık halktan kopmuş yerel yönetim pratiğinizi masaya yatırmalı, AKP’ye karşı mücadeleye buradan başlamalısınız. AKP’ye zemin oluşturan etmenlerin esası halkın yerel yönetimde bir alternatif arayışında olması idi. Dostlarımız, halkın söz hakkının dahi olmadığı 5 yıllık pratiğin yarattığı güvensizliği aşmaya dönük ortaya koyduğumuz tüm önerileri reddedip halkın katıldığı karar alma zeminlerinden ısrarla kaçmayı tercih ettiler. Ve bir AKP korkusu ve paranoyası yaratarak AKP’yi olduğundan daha büyük bir güç haline getirdiler, beslediler.
DDHD ise kamuoyunun takip ettiği gibi bir yandan AKP ve CHP gericiliğini teşhir etmiş, öte yandan ise sokakları kitlesel bir seferberlikle doldurarak, bu gerici güçleri sokağa çıkamaz hale getirmiştir. Dolayısıyla dostlarımız bir anlayışa ve programa değil bir korku atmosferine dayanarak oy alma taktiğine yaslanmışlardır.
DDHD gerici güçleri hedef alarak geriletirken “Güç Birliği” bileşenleri ise “düşman” ilan ettikleri DDHD ve DHF’yi hedef almışlardır.
Seçim çalışmaları bu sebeptendir ki farklı fikirlerin ve anlayışların bizlere yakışır bir zeminde dostça yarıştığı bir düzlemden hızla uzaklaşarak, devrimci demokratik bir anlayışa yabancı ve gerici düzen partilerinden ödünç alınmış tarzla yürütülmüş oldu.
Hareketimizin ve geleneğimizin tarih bilinci ve iddiası ortadadır.
Bizler dayanışmayı ve birlik anlayışını ilkelerimizden taviz vermemek kaydıyla sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Her kim ki bizi ilkelerimizden vazgeçmeye çağırırsa, çağrısı cevapsız kalacaktır.
Politikada esnek olmak ama ilkelerde bükülmez olmak genel yaklaşımımızdır.
Dolayısıyla Dersim özgülünde yaşanan tartışmalarda başından beri politik esnekliğe açık bir tavır takınmışken kesinlikle örgütsel bağımsızlığımızı ayaklar altına alan anlayışlara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz!
Politika yapmaktan korkanlar ve mücadele yürüttükleri alanlarda iddiası olmayanlar kendi örgütsel bağımsızlıklarını istedikleri gibi “güçlü” olanın eline teslim edebilirler. Ancak benzeri bir tutum ne Federasyonumuzun ne de onlarca yıllık geleneğimizin tarihinde vardır.
Kendi varlık gerekçesini ortadan kaldıracak şekilde Kürt Ulusal Hareketi’nin gölgesinde ve onun “izin” verdiği ölçüde ve çapta siyaset yapmayı tercih etmek, diğer dostlarımızın tercihi olabilir. Ama bu kesinlikle DTP’nin sorumsuzca ve dostça olmayan saldırı ve iftiralarına sessiz kalmayı gerektirmez.
EMEP, İşçi Köylü, ESP, HKM gibi çevreler bu sorumsuzca yapılan siyasete yedeklenen güçler olarak “varlıklarını” sürdürmeye çalışmaktadır.
Bu çevreler Dersim’de bütün iddialarını yitirmiş olup aynı sorumsuz tutumun parçaları olmuşlardır. Öyle ki bu çevreler DTP’nin söz söyleyemediği yerde “öne çıkarılarak” aynı sorumsuzluğu paylaşmaktadır.
Örneğin; EMEP il başkanı Hüseyin Tunç 27 Mart’ta ‘Güç Birliği’nin mitinginde “ya karşı taraftasınız ya halkın yanında” diyebilmiştir.
EMEP’i bütün ilkesizliklerine, tutarsızlıklarına rağmen yine kendilerinin deyimiyle “bir tek kibrit çöpü dahi istemeden” güç birliğinin yanına götüren nedir?
Elbetteki bu husus da dahil olmak üzere tüm yaşananlar halkımızla paylaşılacaktır.
İşçi-Köylü’lü arkadaşlarımızın tüm bir seçim süreci boyunca yerel seçimlere ilişkin söyleyecek hiçbir bağımsız söylemleri yok mudur da bütün varlıklarıyla 28 Mart akşamına kadar “Partizan” vurgusuyla DTP’yi desteklediklerini açıklamaktan ibaret bildirileri dağıtmayı çalışmalarının merkezine koymuşlardır?
İthamların dozu kaçtı!
Hatırlatmakta fayda var.
DDHD, Federasyonumuzun olduğu kadar halkın da kendisini ifade ettiği, karar alma süreçlerine katıldığı ve bizzat bu kararların uygulanmasına katıldığı bir oluşumdur.
Buna rağmen bugün Dersim’de belediyeyi yönetecek olanların halka karşı bu kadar kinle dolması ve bir çırpıda emekle örülmüş bu çalışmayı “devlet destekli” ve “vali yardımı alıyorlar” şeklindeki karalamalarla düşmanlaştırması, yarın belediyeyi nasıl yöneteceklerinin ipuçlarını vermektedir.
Kendisinden olmayanı dışlamak ve ötekileştirmek, kendisine benzeyene kadar “terbiye” etmek devletin çok iyi bildiği bir politikadır. Ancak bu politika halka yabancıdır, halkın güvenini de alamaz.
Ama ne yazık ki dostlarımız seçim sürecinde farklı doğruları olduğu için kendilerinden ayrı düşmüş bir oluşumu tereddüt etmeden “öteki” ilan etmiş ve daha da vahimi “düşman yönlendirmesi” ithamlarıyla akıllara ziyan açıklamalarda bulunmuşlardır. Ve ne yazık ki yedek güç konumundaki onca örgütün temsilcisi çıkıp olanlara “dur” diyememiş, sessiz kalarak devrimci dayanışmada benzeri görülmemiş gedikler açılmasına seyirci kalmışlardır.
Yerel seçimler öncesi Federasyonumuzun da içerisinde yer aldığı Dersim Demokratik Halk Dayanışması ile DTP, ESP, EMEP, ÖDP ve İşçi-Köylü’nün oluşturduğu ‘Güç Birliği’ arasındaki ayrışma dostlarımızın bilinçli tırmandırması sonucu tehlikeli bir boyuta doğru gitmektedir.
Federasyonumuz yakın zamanda Dersim’de geçen 8 ay içerisinde yaşanaları ve sürece ilişkin görüşlerini ayrıntılı olarak kamuoyuyla paylaşacaktır.
Yerel seçimlere ve adaylaşma sürecine ilişkin anlayış farklılıklarımızdan kaynaklı Dersim’de yaşanan bu ayrışmanın tarafı olan ‘Güç Birliği’ ve bileşenleri, yerel seçimler öncesi Dersim’de DDHD ve onun iradesiyle seçilen bağımsız aday Murat Kur başta olmak üzere DDHD faaliyetçilerine karşı başlattıkları asılsız iddia ve karalamalarını seçimler bittikten sonra da sorumsuzca sürdürerek süreci dost kurumlar ve halkımız arasında gerginliğe neden olacak bir boyuta taşımaya çalışmaktadırlar.
Seçimler öncesi değişik haber sitelerinde ve kitle toplantılarında kurumlarımızın Dersim’de ki çalışmalarını “düşman yönlendirmesi” olarak tanımlayan dostlarımız gelinen aşamada bu tutumlarını daha da pervasızlaştırmış bulunmaktadırlar.
DTP milletvekili Şerafettin Halis’in Newroz etkinliğinde yaptığı konuşmada ve Bozan Tekin imzasıyla yapılan yazılı açıklamada DDHD ve Federasyonumuzun “devlet saflarında” olduğu söyenerek hedef gösterilmesinin ardından yükselen saldırı dalgası devam ettirilmektedir.
Bu talihsiz açıklamalar ve adaylarımız hakkında yayılan çirkin, düzeysiz, deli saçması iddialar “Güçbirliği”ni destekleyen kimi Dersimlileri hatalı bir çizgiye sürüklemektedir.
Bu durumun sorumlusu, bu düşmanca yöntemlerin etkisinde kalan tekil bireyler değil bu geri çizginin sorumlusu olan “Güçbirliği” bileşenleridir.
Söz konusu saldırıların bir kısmı da internet ortamına taşınmış, DDHD’nin başkan adayı ile öne çıkan faaliyetçileri hakkında suç sahibinin belirlenemeyecek olmasının verdiği rahatlıkla onursuzca hakaret ve iftiralarda bulunulmuştur. Ancak gelinen aşamada internet ortamında yayınlanan söz konusu “düzeysizlik” abidesi iddialar ne yazık ki Kürt ulusal hareketinin mücadelesinin desteklenmesi doğrultusunda yayın yapan kimi sitelerde yayına konmuştur. (www.rojamunzur.com, www.rojaciwan.com)
Birbirine benzeyen, yalan, küfür ve deşifrasyonla dolu bu metinlerden işte bazı kısa alıntılar:
“AKP kendi adıyla seçimi kazanamayacağını anlayınca; Ergenekon terör örgütünün yıllarca yaptığı yöntemleri kullanarak sol ve Alevi görünümü altında adaylar göstererek, Dersim’deki demokrat, Alevi ve sol güçlerin temsili olan DTP’yi engellemeye çalışıyor.”
“… bağımsız aday, Dersim’i düşürmek için devletle işbirliği yapıyor.”
“Yakın tarihte Almanya’da 8 yaşında ki ‘Kardelen’ isimli kıza tecavüz ettikten sonra öldüren Ali Kur’un akrabası.
Kur, Dersim’de yöneticisi olduğu derneğe gelip giden 18 yaşından küçük kızı hamile bırakır. 4 aylık hamileyken ilkel yöntemlerle kürtaj yapmak ister.”
Farklı siyasal programlar arasındaki çelişkilerin belli düzeyde gerginliklere yol açması bazen kaçınılmaz olabiliyor. Ancak bu çelişkilerin siyasal düzlemden koparılarak bu kadar çirkin ve düzeysiz bir zemine malzeme yapılması sık rastlanan bir durum değil.
Bu çirkinliğin ilk olarak 28 Mart 2009 Cumartesi günü saat 12.00 sıralarında ANF haber ajansının sayfalarında kısa süreli de olsa haber değeri biçilerek yayınlanmış olması, yayından kaldırıldıktan kısa süre sonra ise yukarıda adını verdiğimiz internet sitesine servis edilmesi ise durumun vehametini ortaya koymaktadır.
Akıl almaz ithamlarla dolu bu iğrençliklerin yalnızca 15-20 dakika internette kalabilmesi acaba ajans yöneticilerinin de mi yüzünü kızartmıştır da haberi geri çekmek zorunda kalmışlardır?
Ancak daha sonrasında “Tunceli filmi vizyonda” başlıklı ve Munzur Pulur imzalı aynı haberin Kürt Hareketi’ne yakın diğer yarı-resmi sitelerinde hala var olmasını hangi yüzle savunmaktadırlar?
Açıklama bekliyoruz. İddia sahiplerinden anlaşılır bir açıklama istiyoruz.
Ancak biliyoruz ki açıklanabilir hiçbir tarafı olmayan yol ve yöntemleri seçim sürecinde koltuk sahibi olmak için tereddütsüzce kullananların mantıklı bir açıklaması olamaz.
İddia sahiplerinin yapması gereken; ya iddialarının arkasında durup halkı aydınlatmak, ya da “koltuğa giden yolda her yol mübahtır” makyavelist siyaset çizgisinin özeleştirisini yapmaktır.
Sorumsuzca gerilimi tırmandıran bu anlayış 29 Mart akşamı da sahneye çıkmıştır.
Seçim sonuçlarının ortaya çıkmasının ardından kutlama maksadıyla yürüyüş yapan “Güç Birliği” bileşenleri DDHD seçim bürosu önünden geçerek yüzlerce DDHD taraftarından oluşan kitleyi yuhlamış ve açık bir provokasyon olarak kitleye karşı “Dersim faşizme mezar olacak” sloganı atmışlardır.
DDHD ve DHF faaliyetçilerinin çabasıyla herhangi bir sorun çıkması engellenmiştir.
Burjuvazinin siyaset yapış tarzında çokça rastlanan yöntemlerin Dersim’de dostlarımız olarak gördüğümüz güçler tarafından yapıldığını görmek dostlarımızın ne kadar
içine sinmiştir bilemiyoruz. Ama bizi oldukça rahatsız etmiştir. Açıklanması zor bir durum da yaratmıştır.
Bu açıklama DDHD’yi halka karşı düşman gibi gösteren iddia sahiplerinin yapması gereken bir açıklamadır. Nasıl oluyor da halka yaslandığını ve onun çıkarları için mücadele ettiğini söyleyenler halk düşmanlarına ait yöntemleri seçim yolunda kullanarak siyasette devrimci tavrı bir kenara atıp her türlü ilkeyi seçime kurban ediyor?
“Güç Birliği”nin Dersim halkını bölen ve düşmanlaştıran tutumları her şeyden önce kendilerine ve ezilen Kürt ulusunun demokratik mücadelesine zarar vermektedir
“Güç Birliği” bileşeni içerisindeki dostlarımıza bir kez daha sesleniyoruz. Tartışmalıyız, tartışacağız da…
Biz yaşanan süreci en ince ayrıntısına kadar irdeleyerek Dersim halkı başta olmak üzere kamuoyunun takip edebileceği şekilde açıklıkla tartışacağız.
Yaşanan sürecin engin deneyimler biriktirdiğini ve Dersim halkının çıkarlarına sahip çıkacak devrimci programın bu deneyimden doğru dersler çıkardığı oranda güçlenerek büyüyeceğini biliyoruz. Ancak bu yaşanan her düzeydeki olumsuzluğun, gerçeklerden kaçmadan, siyasal düzlemde yürütülecek tartışmalarla ortaya çıkarılması ile mümkün olacaktır.
Ne yazık ki dostlarımız bu bilinç ve anlayıştan ne kadar uzak olduklarını tespit etmelidir öncelikle. Haftalardır bilinçli bir şekilde tırmandırılan ve seçimler sonuçlanmış olmasına rağmen sürdürülen gerilim politikası ortak çıkarları etrafında kenetlenmesi gereken Dersim halkını bölmekten başka hiçbir amaca hizmet edemez.
Elinizdeki silah, düşmandan ödünç alınmış paslı bir silahtır, bir an önce sahiplerine iade edilmelidir. Unutmayın ki paslı silah önce sahibini vurur.
“DTP”nin temsil ettiği ancak birlik içerisinde imza düzeyinde var olan ÖDP dahil olmak üzere tüm “Güç Birliği” bileşenlerinin sorumlu olduğu bu geri çizgi de herşeyden çok sahiplerine zarar vermektedir.
“Kürt ulusunun mücadelesi” adına yapıldığı iddia edilenler, bilinmelidir ki herşeyden önce Kürt ulusuna ve demokratik mücadelesine zarar vermektedir. Bu sakat yaklaşımı düzeltmek yerine “kazanmış olmanın” verdiği rahatlıkla tüm saldırı, asılsız iddia ve yalanların zamanla unutulacağı kanısıyla hareket etmenin sizleri Dersim halkı ve devrimci-demokratik kamuoyu nezdinde çok daha olumsuz konuma sürükleyecegini ve yalnızlaştıracağını hatırlatıyoruz.
Dersim Halkı, kendi eseri olan DDHD etrafında kenetlenmelidir!
Dersim yerel seçimlerinde ortaya çıkan tablo yalnızca o yerele özgü bir sorun değil, daha esasa ilişkin merkezi bir sorundur.
Devrimcilerin siyaset yaparken ki kısa, orta ve uzun vadeli planları ve genel devrimci mücadeledeki amaç ve hedefleri gözetilmeksizin bir değerlendirme yapılamaz. Bağımsız siyasetinin arkasında durabilme gücü ve cüretini gösteremeyen her anlayış iddiasını kaybetmiş demektir. Politika yapmaktan korkan, kendini herhangi bir sürecin sürükleyeni ve sürecin öncü unsuru olma perspektifinde görmeyenler kaybetmeye başından razıdır. Bunu sadece yerel seçimler sürecinde değil, sınıf mücadelesinin her alanında söylemek mümkün.
Var olan çemberin dışına taşma, etki alanını genişletme ve kitlelerle kucaklaşma perspektifinde olmayan ve buna uygun hareket etmeyen her anlayış var olanla yetinme ve kendi kendine yetme pratiğinin sahibi olabilir.
Kitlelere güvenmeyen onlara tepeden bakan ve küçümseyen, onları sopa göstererek hizaya getirmeye çalışan anlayışlar da bir o kadar tehlikelidir.
Dersim’de DDHD bu her iki anlayışa da karşı mücadele etmiştir. Yapılmaz denileni yapmak için yola çıkmış ve çok büyük bir mesafe kat etmiştir. Oluşturulan halk meclisi, Dersim’in demokrasi kültüründe yeni bir mevzi yaratmıştır. Masa başı pazarlıklarla seçime girme ve ayak oyunlarına karşı “söz, yetki ve karar halka” anlayışı en somut ifadesiyle DDHD ile mümkün olmuştur.
İlk defa Dersim’de önemli bir güce tekabül eden kitle bir anlayışa, bir programa ve bir ilkeye oyunu vermiştir. Dersim halkı kendine yabancısı olmayan, özümsenmiş ve hissedilmiş bir anlayışın savunusunu yapmıştır. Arkasında durduğu programın ve anlayışın ne ifade ettiğini bilerek, aydınlanmış bir güç olarak sokaklara çıkmıştır.
İhtiyacımız olan da budur. Kitlelere güvenmek ve onlara inisiyatif tanımak, yerel demokrasi kültürünü geliştirmek ve kitleleri savundukları programın arkasında yürütebilmek…
Kazandıracak olan ve kazandıran budur. Anlayışımız kazanmıştır.
DDHD’nin çalışmalarını kurumsallaştırarak, ulaşılan seviyeyi daha da ileri taşıyacağına, daha da büyüyeceğine ve önümüzde yıllarda “Dersim’in her yerini yönetmeye aday” olacağına inanıyoruz.
Halkımız DDHD etrafında kenetlenmeli, açtığı yolun devamını getirebilmeli ve yenilemez en büyük gücün örgütlü bir halk gerçekliği olduğunu gösterebilmelidir.
Demokratik Haklar Federasyonu