Yeni yılın ilk günü televizyonlarda yılbaşı etkinliklerini izlerken bir şey dikkatimi çekti. Kadınlar taciz ediliyordu. Ne var bunda diyeceksiniz belki, her zaman olan şey; kadına tacize gerekli ceza verilmeyen, yeteri kadar eğitilmemiş, modernleşmemiş insanların bulunduğu bir ülkede bunlar normaldir. Hatta cinsel baskının bunda önemli bir rol oynadığını, tatminsiz bir toplum olduğumuzu vs. de söyleyebilirsiniz. Daha […]
Yeni yılın ilk günü televizyonlarda yılbaşı etkinliklerini izlerken bir şey dikkatimi çekti. Kadınlar taciz ediliyordu. Ne var bunda diyeceksiniz belki, her zaman olan şey; kadına tacize gerekli ceza verilmeyen, yeteri kadar eğitilmemiş, modernleşmemiş insanların bulunduğu bir ülkede bunlar normaldir. Hatta cinsel baskının bunda önemli bir rol oynadığını, tatminsiz bir toplum olduğumuzu vs. de söyleyebilirsiniz. Daha ileri gidip taciz edenin değil de tacize uğrayanın suçlandığı bir toplumda bulunduğumuzu da hatırlatabilirsiniz. Ama benim gördüğüm tacizde bunlardan başka belirleyici bir bileşen vardı.
Tacizcileri izlediyseniz fark etmişsinizdir; genellikle 5-6 kişilik gruplardan oluşuyor, taciz ettiklerini ortalarına alıyorlardı; tacize uğrayanın bağırıp çağırmasına, kendilerini kaydeden kameralara aldırmadan tacizlerini sürdürüyorlardı. Polisler gelince gülerek, eğlenerek dalga geçer gibi hep bir ağızdan taciz ve tacizciler aleyhine slogan atıyorlardı, daha önce provasını yapmışlar gibi. Sanki cinsel taciz yanında başka bir tacizde de bulunuyorlardı. Bu bana biraz tuhaf geldi. Taciz, ayıp ve suç sayılan bir davranıştır; bu nedenle tacizciler işlerini genellikle yalnız ve saklı yaparlar. Tacize uğrayanlar rastgele bayanlar değildi, giyimi görece biraz daha frapan olanlardı. Eh bunu belki doğal bulabilirsiniz; ama sapık için (cinsel taciz bir sapkınlıktır nihayetinde) kadının giyiminin pek önemi yoktur. Bir de şunu söylersem sanırım sizin de kafanızda da bir şimşek çakar. Benim izlediğim görüntülerde hiçbir tacizci polis tarafından gözaltına alınmadı. Belki alınmıştır; ama bunun taciz yoğunluğuyla orantılı olduğunu sanmıyorum, eğer alındılarsa da hemen serbest bırakıldığını tahmin ediyorum. Ertesi gün de salt tacizcilere bir işlem yapıldı mı, diye beş büyük gazete aldım, ama hiçbirisinde bu konuda bir haber yoktu. Bana TV kameralarına yansıyan tacizcilerin gözaltına alınarak mahkemeye çıkarıldığını ve çoğunun tutuklandığını söylerseniz kuşkularımdan hemen arınacağıma söz veriyorum; ama bunu söyleyemeyeceksiniz; zira geçen yıl da benzer görüntüler oldu, tacizcilere bir işlem yapıldığını duymadım. Geçen yıl dedim de aklıma geldi, yılbaşı tacizlerinin son birkaç yıldır zuhur ettiğini ve giderek yaygınlaştığını düşündünüz mü hiç?
TV’deki taciz olaylarını izlerken anarşist beynim iki çağrışım yaptı. Birincisi bu yıl İran Azerbaycanı’na bir turla yaptığım iki günlük geziydi. Gürbulak sınır kapısından geçerken bütün bayan arkadaşlar tesettüre girdi (Kadınlar çağdaş giysilerle İran’a giremezler.); ama Tebriz’de gezerken arkadaşlarımızdan birisi hem de birkaç kez tacize uğradı. Arkadaşımızın poposuna çimdik atıyorlarmış. Arkadaşımız bağırıp çağıranca da çimdik atan kişiler kaçmak ya da saklanmak yerine arkadaşımıza sırıtıyorlarmış. Yerel rehberimiz bize İran’da kadına tacizin cezasının çok ağır olduğunu söylemişti. Meğer bu tacizciler paramiliter güçlermiş. İran yönetimi, kendisine muhalefet amacıyla yapılan her türlü eyleme resmi güvenlik güçleriyle değil de bu sivil güçlerle müdahale edermiş. Böylece demokratlıklarına halel gelmiyormuş. Anlattıkları bana o kadar tanıdık geldi ki… Basın açıklaması yapan, bildiri dağıtan gençlerimize saldıran ‘duyarlı vatandaşları’, hükümeti ya da okul yönetimini protesto eden üniversiteli gençlere sopa ve satırlarla saldıran milliyetçi-mukaddesatçı gençleri hatırlamamak olası mı? İran’ın bu duyarlı, vatansever, dindar gençleri de geçerli tesettürün dışına çıkanlara taciz uyguluyorlarmış. Bizim arkadaşın giyiminin diğerlerinden farkı yoktu bizce; ama deneyimli olduğundan olacak yerel Azeri rehberimiz farkı hemen gördü; meğer arkadaşımızın giydiği pantolonun kalçası biraz darmış. O da kalçası bol bir pantolon alarak tacizlerden kurtuldu.
Beynimin ikinci çağrışımını 12 Eylül öncesini yaşayanlar iyi bilirler; ama şimdilerde de oluyor tabi. Ankara Tandoğan veya İtfaiye Meydanı’nda on binlerce eğitim emekçisi toplanmış, günün hükümetini protesto ediyoruz. Protestocular polis kordonuna alınmış; dışarıdan saldırganlar, provokatörler falan girmesin, diye.(!) Genel başkanımız konuşmaya başlayınca polislerin arasından, onlara sürtünerek süzülen eli sopalı ve satırlı ve tabancalı 40-50 kişi önüne gelenlere vur kaç yapıyorlardı. Onlar işini bitirip geri dönerken polisler panzerlerini üzerimize sürüp bizi çil yavrusu gibi dağıtırdı. Bu manzaralar müstesna olmayıp kuraldı sanki. Zamanın başbakanına bu durum sorulunca saldırganları ‘polisin yardımcısı’ diyerek savunmuştu.
Son günlerde kamuoyunda sıkça tartışılan Binnaz Toprak ve ekibinin mahalle baskısı üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmayı da anımsayınca yılbaşı tacizcilerini de ‘ahlak zabıtası yardımcıları’ mı, ‘paramiliter ahlak zabıtası’ mı diye düşünmeden edemedim.
Cafer Karatepe
karacafer@hotmail.com