Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’tan bahsediyorum, bir de Tayyip’ten… Arınç’ın geçtiğimiz hafta kendi bölgesi olan Manisa’da AKP’nin bir parti kongresinde partili bir çiftçinin hamasi nutuklarına “Öldük, bittik ne konuşuyorsunuz!” diye tepki göstermesi karşısında AKP’li çiftçiyi nasıl azarladığını ve eleştirisini sürdürmesiyle nasıl toplantı salonundan attırdığını izlemiş veya okumuşsunuzdur. Arınç’ın çiftçiyi azarladığı günlerde Başbakan da yine partisinin […]
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’tan bahsediyorum, bir de Tayyip’ten…
Arınç’ın geçtiğimiz hafta kendi bölgesi olan Manisa’da AKP’nin bir parti kongresinde partili bir çiftçinin hamasi nutuklarına “Öldük, bittik ne konuşuyorsunuz!” diye tepki göstermesi karşısında AKP’li çiftçiyi nasıl azarladığını ve eleştirisini sürdürmesiyle nasıl toplantı salonundan attırdığını izlemiş veya okumuşsunuzdur.
Arınç’ın çiftçiyi azarladığı günlerde Başbakan da yine partisinin bir iftar yemeğinde millete milli ve dini kültür konusunda ders veriyordu. Neymiş efendim niye Ramazan Bayramı’na Şeker Bayramı diyormuşuz, bu bir kültür erezyonuymuş… Bak sen şu yukardan konuşmalara, millete kültür dersi vermelere… Çok biliyor ya, imam hatipli ne de olsa!
Manisa’daki üzüm üreticisi, İstanbul İMES Organize Sanayi’deki torna atölyesi sahibi, asgari ücretli olan, olmayan işçisi, memuru zaten 1 yıldır hazmede hazmede krizi yaşıyordu. Bu çok da sizin umurunuzda değildi. Biraz laiklik tartışması, biraz orduyla gerilim, biraz CHP ile dalaşma, biraz türban, kapatma davası derken size oy vermiş milyonlarca insanı oyalayabiliyordunuz. Ama iş şimdi oyalama ile idare edilebilecek boyuttan çıkabilir, bunu hissetmeye başladınız…
Bülent Arınç’ı izleyenleriniz hatırlayacaktır; öyle nasıl bir azarlama, nasıl bir “sen kim oluyorsun” havaları… Tayyip’in öyle bir kurula kurula milletinin dini kültürünü yozlaştırmak isteyen milyonlarca insana nasıl da edepsizce ders vermeye çalışıyor! Ramazan’ı nasıl Şeker yapmışlar… Vay din düşmanları vay… Salondaki kıymetli AKP’li vatandaşlarımızın da nasıl gururu okşanmış, bir alkış bir alkış…
Despot, cahil ve küstahlar! Hani nerde seçim akşamı yaptığınız konuşma, hani “oy verenin de oy vermeyenin de hükümeti olacaktınız!” Daha kendi partilinizin bile eleştirisine tahammül edemiyorsunuz, neredeyse bilindiği kadarıyla en az 200 senedir kullanılan Şeker Bayramı söylemini kullanan vatandaşlarımızı cahilce suçluyorsunuz.
Hayrola, bir sorun mu var? Anladık işler iyi gitmiyor. Bu kriz işi öyle kolay atlatılabilecek gibi durmuyor. 2 hafta önce “Amerika’daki kriz bizi zorlamaz, bizim ticaretimiz daha çok AB ile” deyip avunuyordunuz şimdi kriz AB’yi de vurunca paçalar tutuşmaya başladı, değil mi?
Özal da gitmeden önce böyle olduk olmadık yerde sağa sola saldırırdı… “Ben zengini severim” deyip “açız” diye döviz açan işçiyi mitingden kovunca Özal’ın “vizyon” söylemiyle gözü bağlanmış halkımız “adam çok açık sözlü canım, sevmiyorsa sevmiyor” diye ahmaklığımıza tavan yaptırmıştık. Ancak mesele basitçe “harbi olma” meselesi değilmiş meğer adam gerçekten de sevmiyormuş yoksulu, yani bizi, yani insanımızı, yani ülkemizi…
Şimdi bu AKP’nin kongrelerine bakın Tayyip’ten önce iki referans liderleri var. Biri Menderes, diğeri Özal. İkisi de Amerikan yalakalığında sınır tanımazdı, tıpkı AKP’liler gibi.. Biri asılmasaydı bugünkü kıymeti ne olurdu bilinmez, asıldı badem gözlü oldu muhtemelen, diğerinin ise partisi yerlerde sürünüyor, bunlardan başka adını anan yok…
Evet Tayyip efendi, bugünlerin senin için daha iyi günler. Siyaseti bir yere kadar biraz din pazarlamasıyla biraz sadakayla, biraz imtiyaz dağıtmayla idare edebilirsin. Ama bir yere kadar… Evet henüz bunun sınırına dayanmadın, ama sınıra gelmeye başladığını sen de hissetmeye başladın, başladınız… O sınırı geçtikten sonra sen de göreceksin millet öyle iki türban, bir darbe lafına bakıp da peşine takılmayacaktır.
Çiftçinin, işçinin, esnafın kendi hayatındaki sarsıntılar senin nutuklarını duyulmaz hale getirecek. Yerel seçimler bu sürecin ilk işaretlerini verecektir, göreceğiz.