Deniz Feneri e.V. davasının Alman Hakimi ile Frankfurt Başsavcısı, Posta Gazetesi’nden Kamil Taylan’ın sorularını yanıtladı. İşte o çarpıcı röportajlar… Deniz Feneri e.V. derneğinin Almanya’da fakir fukaraya dağıtmak için topladığı paraları Türkiye’deki yandaşlarına aktardığı ortaya çıkmıştı. Açılan dava AKP’yi rahatsız etmişti. Davaya bakan Alman hakim Johann Müller, son duruşmada “Asıl suçlular Türkiye’de” demişti. Gazeteci Kamil Taylan, […]
Deniz Feneri e.V. davasının Alman Hakimi ile Frankfurt Başsavcısı, Posta Gazetesi’nden Kamil Taylan’ın sorularını yanıtladı. İşte o çarpıcı röportajlar…
Deniz Feneri e.V. derneğinin Almanya’da fakir fukaraya dağıtmak için topladığı paraları Türkiye’deki yandaşlarına aktardığı ortaya çıkmıştı. Açılan dava AKP’yi rahatsız etmişti. Davaya bakan Alman hakim Johann Müller, son duruşmada “Asıl suçlular Türkiye’de” demişti. Gazeteci Kamil Taylan, Alman hakime davayı sordu, Alman hakim de yanıtladı:
KAMİL TAYLAN: Dava sürecinde sizi en çok etkileyen iddia veya delil neydi?
JOHANN MÜLLER: Zor bir soru. Fakat üç sanığın da (Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan, Firdevsi Ermiş) suçlarını
kabullenerek itiraf etmeleri, özellikle Deniz Feneri’nin muhasebesini tutan sanığın (Firdevsi Ermiş) cesur ifadesi beni çok etkiledi. Onun ifadesi olmadan Deniz Feneri düğümünü çözmemiz uzun süre alırdı. En önemlisi onun yardımı olmadan dava kolay kolay sonuçlanmazdı.
TÜRKİYE’YE GÖNDERİLDİ
K.T: Kararınızda “Asıl suçlular Türkiye’de” derken neyi kastettiniz?
J.M: Bu sözlerle Türkiye’deki Kanal 7’nin sorumlu yöneticilerini kastettik. Çünkü burada halktan bağış olarak toplanan paralar Türkiye’ye gönderiliyor ve orada Kanal 7’nin sorumlularına teslim ediliyordu.
K.T: Bu kişiler hakkında soruşturma yapılıyor. Dava bittiğine göre bu soruşturmalar da kapanacak mı?
J.M: Hayır, bir soruşturma ne zaman kapanır ona savcılık karar verir. Bu Türkiye’deki dediğim sorumluların davası, kapanan Deniz Feneri davasından ayrılmış olarak devam etmektedir.
AKMAN ADINI SİLDİRDİ
K.T: Bu davada Zahid Akman veya Zekeriya Karaman gibi isimler var mı?
J.M: Tabii. Bu kişiler burada Deniz Feneri’nin kurduğu şirketlerin hissedarları idiler. Daha doğrusu Deniz Feneri’ni bir
yerde kendi çıkarları için kullandılar. Zahid Akman RTÜK başkanı olduktan sonra bu firmalardan adını sildirmiştir.
K.T: Siz bu davada on seneye kadar hapis cezası verebilirdiniz? Ama en yüksek ceza 5 sene 10 ay olarak verildi. Bunun nedeni asıl suçluların Türkiye’de olması mı?
ONLAR KUKLAYDI
J.M: Mahkeme heyeti olarak şunu tespit ettik. Baş suçlu olarak medyada belirtilen ve bizden 5 sene 10 ay hapis cezası alan kişinin ardında birileri var. O bunların emirlerini, istemlerini burada yerine getiriyordu. Yani bir yerde o bir kuklaydı.
K.T: Bu kuklayı oynatanların isimlerini verebilir misiniz?
J.M: Kanal 7 nin Türkiye’deki sorumlulari ve yakınındakiler.
K.T: Yani İsmail Karahan (Kanal 7 yöneticisi), Zekeriya Karaman (Kanal 7 yöneticisi) ve Zahid Akman (RTÜK Başkanı) baş suçlular.
J.M: Evet.
‘Paralar Türkiye’ye’
K.T: Almanya’daki Deniz Feneri e.V. ve Türkiye’deki Deniz Feneri derneği arasında ne gibi bağ tespit edildi?
J.M: Bir bilirkişi tayin ettik. Bu kişi Deniz Feneri’nin tüm muhasebe kayıtlarını elden geçirdi. Özellikle resmi olmayan gizli muhasebeyi ortaya çıkardı. Deniz Feneri Almanya’dan, Deniz Feneri Türkiye’ye yaklaşık 7 milyon euro
para yollandığını tespit ettik. Bu paralar Türkiye’de hangi işlere kullanıldı, kimlere verildi onu tespit edemedik. Yalnız bu 7 milyon euro resmi olarak banka üstünden havale edilen miktar, elden verilen paraları tam olarak tespit edemedik.
K.T: Türkiye’ye giden paralar nerelerde kullanıldı?
J.M: Biz amaç dışı kullanılan paraları araştırdık. Yani bağış olarak toplanan ancak, fakire, yetime, depremzedeye ulaşmayan paraları araştırdık. Resmi ile gizli muhasebe arasındaki farkı aradık.
K.T: Miktarı belli mi?
J.M: En azından 11.7 milyon euro.
K.T: Türk devleti veya Türk politikacılar davayı etkilemeye çalıştılar mı?
J.M: Hayır, böyle bir şey hissetmedik. Yalnız Türkiye hükümeti diplomatik yollarla dava gelişimi ve aşamaları hakkında bilgi istedi.
Zahid Akman yine zanlı
Deniz Feneri e.V. derneğine verdiği bağışları çarçur edilen gurbetçinin, Almanya’da ev sahibi olmak umuduyla
üye olduğu kooperatifte de dolandırıldığı ortaya çıkmıştı. İflas eden kooperatifin yöneticileri arasında RTÜK Başkanı Zahid Akman da yer alıyor. Frankfurt Başsavcısı Doris Möller Scheu “Akman kooperatif davasında zanlı olarak görülüyor. Hakkında soruşturma başlatıldı” dedi
KAMİL TAYLAN: Frankfurt Savcılığı Offenbach-Frankfurt (OFWG) konut yapı kooperatifi hakkında soruşturma sürdürüyor. Kooperatif yöneticilerine hangi suçlama yapılıyor?
DORİS MÜLLER SCHEU: Dolandırıcılık ve sahte iflas suçları işlendiği şüphesiyle OFWG’nin eski yöneticileri hakkında soruşturma açtık. Soruşturma açılan yöneticiler arasında Türkiye’deki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK) Başkanı Zahid Akman da bulunuyor. Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu yöneticiler kooperatife katılmak isteyen kişileri ayda ortalama 80 euro’ya üye kayıt etmişler. Üyelere “Ödediğiniz aidatlar sekiz yıl içinde ikiye katlanacak” vaadinde bulunulmuş. Ayrıca Alman hükümetinin de, ev yapım fonundan yardım vereceği vaat edilmiş.
KAYIP PARA BİLİNMİYOR
Fakat bir süre sonra Alman hükümeti, bu kooperatifin konut alanında çalışmadığını gerekçe göstererek, devlet yardımlarını kesti ve üyelere devlet fonunu geri istemeye başladı. Üyeler de bunu kooperatifin yönetim kurulundan geri istemeye başladı. Bunun üzerine yöneticiler ödeme yapamayacaklarını beyan ederek, iflas ettiklerini açıkladılar.
Bu kooperatifin 1026 üyesi vardı. Ne kadar paranın kaybolduğunu şu an bilemiyoruz.
K.T: Soruşturmalar ne zaman bitecek ve iddianame ne zaman verilecek?
D.M.S: Su anda henüz Maliye uzmanları dosyaları inceliyorlar. Bunlar aynı zamanda ‘Deniz Feneri’ davasının da bilirkişileri.
K.T: Deniz Feneri ile yeni açılacak olan kooperatif davası arasında bir bağlantı var mı?
D.M.S: Şu anda bir hukuksal bağ yok. Aradaki tek bağ her iki davada da suçlanan kişiler hep aynı belli kişiler. Bir de hem Deniz Feneri için, hem de kooperatif için aynı televizyonda, bunu herhalde siz de biliyorsunuz, Kanal 7’de reklam yapıldı.
K.T: Her iki dava da suçlanan kişiler arasında Zahid Akman adında birinin olması gerekiyor. Bu ismi duydunuz mu?
SUÇLANAN KİŞİ ZAHİD AKMAN
D.M.S: Bu ismi duydum ancak tanışamadım. RTÜK Başkanı olduğunu biliyorum.
K.T: Bu kişi diyor ki, ben kooperatifin yönetim kurulunda sadece fahri üyeydim.
D.M.S: Almanya’da böyle fahri üyelik diye bir şey yok. Yöneticilerin mahkemeye kayıtlı olmaları gerekiyor. Kooperatifin mahkeme kayıtlarında bu zat kesin olarak ‘sorumlu yönetici’ olarak gözüküyor. Bu soruşturmada da şüpheli kişidir. Yöneticilik görevini 2006 Haziran’a kadar sürdürdüğünü tespit ettik.
K.T: Bu bahsettiğiniz suçlanan kişinin ismi Zahid Akman? Doğruluyorsunuz değil mi?
D.M.S: Evet hakkında soruşturma yürütülen kişi Zahid Akman’dır.
K.T: Bu kişi hakkında Deniz Feneri davasından dolayı da soruşturma yürütülüyor değil mi? Yoksa bazı kişilere ceza verildi dava kapandı mı?
D.M.S: Deniz Feneri davasında bir çok kişi hakkında daha soruşturma yürütülüyor. Biz sadece üçü hakkında dava açtık, çünkü bunlar tutuklu bulunuyorlardı ve ön tutukluk sürelerini uzatmak istemedik. Ama bu demek değil ki Deniz Feneri davasında soruşturmalar kapandı. Devam ediyor.
K.T: Zahid Akman, RTÜK Başkanı, savcılığınız tarafından hâlâ şüpheli, hâlâ suçlanan kişi olarak görülmektedir?
D.M.S: RTÜK Başkani Zahid Akman, hem Deniz Feneri davasından, hem de kooperatif davasında zanlı olarak görülmektedir.
K.T: Ama Zahid Akman ve diğer suçlanan kişiler Almanya’ya ge
lmedikçe soruşturmalar biraz anlamsız kalmıyor mu?
D.M.S: Onlar gelmese de soruşturmalara devam ederiz. Zahid Akman Almanya’da bulunmuyor. Eğer burada olsaydı, yahut gelirse, tabii ki ifadesini almak için rica edecegiz.
TÜRKİYE’DEN BAŞVURU GELMEDİ
K.T: Bu dava Türkiye’de çok tartışılan bir olay. Türkiye’den hiçbir savcı acaba dosyaya bir göz atabilir miyiz
diye size başvuruda bulundu mu?
D.M.S: Şimdiye dek hiçbir Türkiye resmi makamı bize başvuruda bulunmadı. Genel olarak eğer Türkiye’de savcılar bu belli kişiler hakkında bir soruşturma açarlarsa, tabii ki bizden bilgi alabilirler. Bu yöntem zaten uluslararası anlaşmalarla belirlenmiştir.
K.T: Deniz Feneri davası veya kooperatif soruşturması esnasında Türkiye hükümetinden soruşturmaları
yönlendirmek için bir baskı yapıldı mı?
D.M.S: Hayır, böyle bir baskı hissetmedim. Yalnız, bu davada görüldü ki diplomatik düzeyde Türkiye ile Almanya arasında resmi bir görüşme yapılmış. Alman hükümeti o dönem tutuklu Marco Weiss hakkında bilgi almış ve Türkiye hükümetinin istemi üzerine Türk yetkililere Deniz Feneri davası hakkında bilgi vermiş. Yani diplomatik düzeyde bilgi alışverişi yapılmış.
Kaynak: Milliyet