O duvarın üzerinden Taksim’e bakanlar 1977 1 Mayıs’ında “orantılı güç kullanarak” 1 Mayısı kutlayanların üzerine kurşun sıktılar. Sular İdaresi duvarının üzerindekiler hiç yakalanamadı. Katliamın failleri bulunamadı. Kamu vicdanından failleri belli olan katliam bir “devlet sırrı” olarak kaldı. Taksim devletin kara kutusu haline geldi. Sanmayın onlar bir kaç münferit katilden ibaret. Taksim’e Sular İdaresi üzerinden bakanlar […]
O duvarın üzerinden Taksim’e bakanlar 1977 1 Mayıs’ında “orantılı güç kullanarak” 1 Mayısı kutlayanların üzerine kurşun sıktılar. Sular İdaresi duvarının üzerindekiler hiç yakalanamadı. Katliamın failleri bulunamadı. Kamu vicdanından failleri belli olan katliam bir “devlet sırrı” olarak kaldı. Taksim devletin kara kutusu haline geldi.
Sanmayın onlar bir kaç münferit katilden ibaret. Taksim’e Sular İdaresi üzerinden bakanlar 30 yıldır orada. O gün bugündür demokrasiyi, barışı isteyenleri, 1 Mayısı engellemek için korku salıyorlar, dehşet salıyorlar “orantılı güç” ve şiddet kullanmaya devam ediyorlar.
Fikirleri iktidarda
Taksim’de 1 Mayıs yasağında ısrar edenler o kara kutu açılsın istemiyor. Taksim’de 1 Mayıs yasağında ısrar edenler farkında olarak ya da olmayarak Sular İdaresinin üzerinde ellerinde uzun namlulu silahlarla halka ateş edenlerin yanında saf tutuyor. 1 Mayıs 77’nin failleri ve katilleri, AKP’nin Taksim yasağından ne kadar da mutludurlar! “Taksim’e çıkmak isteyenleri güç kullanıp dağıtırız” diyen Validen ne kadar da gurur duymuşlardır! Ne de olsa onlar da güç kullanıp 1 Mayıs 77’yi dağıtmışlardı. O duvarın üzerindekilerin fikirleri hala iktidarda!
Hukuksuz ve yasa dışı Taksim yasağı 30 yıldır sürüyor. O duvarın üzerindekiler 1977’den sonra da can aldı. 1 Mayısı kutlamak isteyenler öldürüldü, dövüldü, hapse atıldı. 1989’da Taksim’e çıkmak isteyen genç bir işçinin, M Akif Dalcı’nın üzerine hedef gözetilerek ateş açıldı; öldürüldü. Sadece Taksim’de değil Çağlayan’da 1 Mayıs kutlamak isteyenler de saldırıya uğradı. 1 Mayıs’a katılmak isteyen bir genç kız dövülerek felç edildi. 1996’da Kadıköy’de 1 Mayıs’a katılmak isteyen üç işçi öldürüldü. Gökyüzüne Taksim meydanından bakmak isteyenlere karşı o duvarın üzerindekilerin “orantılı güç” kullanımı devam ediyor.
O duvarın üzerindekilerin yanında saf tutan hükümet ve vali korku salıyor. Oysa artık tecrübeyle sabittir; devlet şiddet kullanmazsa 1 Mayıs her zaman barış içinde kutlanır. 1 Mayıs’larda bugüne kadar yaşanan şiddetin ve provokasyonların sorumlusu sorumsuz hükümetler ve hot zotçu valilerdir.
Gökyüzüne son kez Taksim’den bakanlar
Siz bakmayın iş bilmezlerin, hukuk bilmezlerin ve şiddete tapanların hezeyanlarına; Taksim’de 1 Mayıs kutlamasının önünde hiç bir hukuksal engel yoktur. Geleneksel bir günün kutlanması hiç izne tabi olur mu? 1 Mayıs işçi sınıfının yüzyılı aşkın geleneğidir. Yılbaşı kutlaması için izin mi alınıyor? Ne diyor Anayasa? “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Sendikalar ne istiyor? “Taksim Meydanı karanfillerimizle ve türkülerimizle bir barış ve kardeşlik meydanına çevireceğiz.”
Peki ne diyor adeta bir Kenan Evren karikatürü olarak konuşan bay Vali “Taksim yasak! Taksim’e çıkanı güç kullanarak dağıtırız”. Besbelli hukuktan bihaber bay Vali kendi kanunsuz emirlerini hukuk sanıyor. Sendikalar “barış” diyor bay Vali “güç” diyor. Bununla da kalmıyor. Emrindeki güvenlik güçlerini barışçı bir kutlamaya katılmak isteyenlere karşı kışkırtıyor. Sorumsuz davranıyor. Artık bu Valinin merkez valisi olma zamanı geldi de geçiyor. Bu Vali görevden alınmalıdır.
Ancak mesele Vali’den ibaret değil. Valinin arkasında AKP var. Bir kere daha anlaşıldı ki 1 Mayıs devletin kara kutusu ve siyasetin turnusol kağıdıdır. AKP de 1 Mayıs’a Sular İdaresinin üstünden bakıyor.
Taksim’e hala Sular İdaresi duvarının üzerinden bakanların efelenmelerine aldırmadan; gökyüzüne son kez Taksim Meydanından bakanların yanında olmak, onlara karanfillerimizle, barış ve kardeşlik şarkılarımızla eşlik etmek için; sosyal adalet, barış ve özgürlük için Taksim’deyiz!