“…Newroz vesilesiyle hiç bir politik hesap içine girmeksizin, İbrahim’in ateşine su taşıyan kırlangıç misali haklı davasında Kürt halkının yanında tarafında olduğumuzu ilan etmeliyiz” 80 yıldır Kürt Halkı’nı asimile etmeye çalışanların; ve 80 yıldır Kürt Halkı’nın her uyanışını zorla, katliamla bastıranların; ve Kendi milliyetçiliklerini ‘Atatürk Milliyetçiliği’ adı altında dünyanın en kutsal ve meşru milliyetçiliği sayıp Kürt […]
“…Newroz vesilesiyle hiç bir politik hesap içine girmeksizin,
İbrahim’in ateşine su taşıyan kırlangıç misali
haklı davasında Kürt halkının
yanında tarafında olduğumuzu ilan etmeliyiz”
80 yıldır Kürt Halkı’nı asimile etmeye çalışanların; ve 80 yıldır Kürt Halkı’nın her uyanışını zorla, katliamla bastıranların; ve Kendi milliyetçiliklerini ‘Atatürk Milliyetçiliği’ adı altında dünyanın en kutsal ve meşru milliyetçiliği sayıp Kürt Halkı’nın her türden insani demokratik talebini ‘etno milliyetçilik’, ‘mikro milliyetçilik’ vb. damgalarla eni sonu ‘tu kaka milliyetçilik’ ilan edenlerin; ve bu ülkede yaşayan herkesi, şu ya da bu biçimde kendini Türk olarak ilan etmek zorunda bırakanların; ve Türk, Kürt aydınları, devrimcileri katledip ardından cenazelerine dahi saldıranların; tarafında olamam.
3000 faili meçhul cinayeti unutmadım, unutamam. Ve ne faillerin, ne de unutturmaya çalışanların tarafındayım. Ne Metris’i ne Mamak’ı ne de Diyarbakır’ı unuttum. 19 Aralık daha dün gibi. Ve hala Esat Oktay benzerlerini besleyip büyüttüklerini biliyorum. Onların tarafında olamam.
Ve Kürt Halkı’nı bir halk olarak inkâr edenlerin ve onun bir halk olarak varlığını imha etmek için yıllardır kirli bir savaşı sürdürenlerin ve bu kirli savaşa direnen Kürt, Türk, her türlü milliyetten devrimciyi terörist ilan edenlerin tarafında asla değilim.
Ben, Kürt Halkı’nın politik temsilcilerini emperyalist uşağı ilan eden ama aynı emperyalistlerle yapılan anlaşmalara güvenerek Kuzey Irak’ı işgal eden Türk Ordusu’na gıkını çıkarmayanların ve bırakın ‘ben Kürdüm’ demeyi, Kürtçe konuşmanın dahi yasaklandığı karanlık günlerin Kürt direnişiyle parçalandığını unutanların ve iki lafından biri insan hakları olan ama kendi Kürt’ünün haklı direnişi söz konusu olduğunda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin giriş bölümünü asla hatırlamayanların tarafında da değilim.
Sorunu Türk Devleti’ne akıl vererek çözmekten bahsedenlerin iyi niyetlerinden kuşku duymuyorum ama Kürt sorunun derinliklerinde Türkiye sermayesinin ya da Türk Devleti’nin akılsızlığının değil, tahakküm etme biçiminin yattığını biliyorum.
Bu düzeninin 80 yılda geldiği menzil 1/3’ü yoksulluk sınırının altında bir halk ve çalışana 435 YTL aylık ücret. Bu düzen, bu sermaye, bu devlet 80 yıldır sömürdüğü Türkiye halklarının hiç bir temel sorununa köklü çözüm getiremez, hiç bir temel sorununu barışçıl yollarla çözemez. Bu nedenledir ki yürüttükleri bu kirli savaşta ölen 30 bin Kürdün de 6 bin Türkün de; ve hala ölmekte olan Türk gençlerinin de Kürt gençlerinin de vebali bu düzenin sahiplerinin ve hizmetkarlarının boynundadır. Türkiye’nin müesses nizamı Kürt’ünü inkar etmek, inkara direneni imha etmek zorundadır.
Kürt Halkı’nın mücadele ettiği sorunlar bu büyük gerçeğin sorunlarıdır. Kürt Halkı davasında da, mücadelesinde de haklıdır. Sosyalistlerin bu günün Türkiye’sinde politik bir güç olmadığı vakıa. Ama bu Newroz gününde hiç bir politik hesap içine girmeksizin, İbrahim’in ateşine su taşıyan kırlangıç misali haklı davasında Kürt halkının yanında olduğumuzu ilan etmeliyiz.
Ben, Kürt Halkı’nın varlığını inkar etmek, inkarı kabullenmeyenleri imha etmek için on yıllardır yürütülen ve zaman zaman da Kuzey Irak’ı işgal biçimini alan bu kirli savaşta şovenistlerin faşistlerin emperyalistlerin değil, direnen Kürt Halkı’nın yanındayım, tarafındayım!
Biji Newroz!
Cejna Newroz Piroz Be!
Biji Beratiya Gelan…
Dr. Ahmet Tellioglu
dr.ahmet.tellioglu@gmail.com