Toplumsal Cinsiyet tartışmaları dünyanın her yerinde yoğun bir şekilde tartışılmakta ve bu olgunun aşılabilmesi doğrultusunda farklı görüşler ifade edilmektedir. Toplumsal Cinsiyet kadının ve erkeğin biyolojik farklılıklarından değil, toplumsal konumlanışları üzerinden ele alınmaktadır. Toplumsal mücadele içerisinde kadınla erkek arasındaki cinsiyet adaletinin sağlanması ve bu durumun ilgili tüm alanlarda ve yapılan çalışmalarda eşitlik temelinde gözetilmesi, kaynak ve […]
Toplumsal Cinsiyet tartışmaları dünyanın her yerinde yoğun bir şekilde tartışılmakta ve bu olgunun aşılabilmesi doğrultusunda farklı görüşler ifade edilmektedir. Toplumsal Cinsiyet kadının ve erkeğin biyolojik farklılıklarından değil, toplumsal konumlanışları üzerinden ele alınmaktadır. Toplumsal mücadele içerisinde kadınla erkek arasındaki cinsiyet adaletinin sağlanması ve bu durumun ilgili tüm alanlarda ve yapılan çalışmalarda eşitlik temelinde gözetilmesi, kaynak ve programların bu yaklaşım üzerinden oluşması toplumsal konumlanış içerisinde ele alınması gereken önemli bir durumdur.
Burada bir miktar kendi meslek örgütümüz olan Mimarlar Odası Örgütlülüğü içerisinde yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden bahsetmek ve bunun gelecek dönem yaklaşımları açısından önemsenmesi ve toplumsal sorumluluğun eşit paylaşılması konusunda politikaların geliştirilmesi açısından değinilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Mimarlar Odası özelinde kadın erkek eşitliği üzerine yürütülen tüm tartışmalarda karşımıza çıkan önemli sorunlardan birisi bunun biyolojik farklılardan kaynaklı algılanarak kısır bir noktaya taşınması hatta üzerinde ciddi kayda değer tartışmaların yürütülememesine neden olmaktadır. Oda tarihi boyunca kadınların bu süreç içerisindeki etkin rolünün yönetim sorumluluğu alma sürecine yansımaması, kadınların bu toplumsal süreçlerde sorumluluk üstlenmedikleri olarak açıklanamaz.
Bu durumda Mimarlar Odası Politikalarına yön veren yönetimlerdeki “erkek egemen” anlayışın varlığı buna ciddi bir engel oluşturmaktadır. Mimarlar Odası yönetimlerinde toplumsal sorumluluğu paylaşmak ve adaleti sağlamak açısından yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderek meslek ortamına ve üretilen politikalarda yansımaktadır.
Bu bağlamda Mimarlar Odası 2008 yılı genel kurullarının tamamlanması ile birlikte Oda içerisindeki yönetimlere yansıyan bu toplumsal cinsiyet eşitsizliğine birlikte göz atmakta fayda var. 1954 yılında kurulan Mimarlar Odasının hiç kadın başkanın bulunmaması -hatta bu TMMOB içinde geçerlidir- kadınların bu örgüt içerisinde yürüttükleri çalışmalar ve toplumsal sorumlulukları açısından büyük bir adaletsizliktir. Öte yandan örgüt demokrasisinin de gelişmediğinin göstergesidir de…
Bu gün üye sayısı 33472 olan Mimarlar Odasının kadın üye sayısı 12454’dir. Bu sayı toplam üye içerisinde % 36.91 e denk düşmektedir. 23 Şubesi bulunan Mimarlar Odası Yönetimlerine bakıldığında bu durum çok daha can alıcı bir şekilde yaşanmaktadır. Genel Merkezle birlikte Yönetim Kurulu asıl üyeliklerinde yer alan mimarların sayısı 172 iken bunların 34’ünün kadın mimar, 138 sinin erkek olması bunun göstergesidir. Mimarlar Odasının 4 şubesinde ise (Muğla, Hatay, Van, Gaziantep) hiç kadın yöneticinin yer almaması ise oldukça düşündürücüdür.
Genel Merkezi de dahil ettiğimizde Mimarlar Odası örgütlülüğünde başkanlar toplantısı yapılacak olsa bu toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha çarpıcı bir hal alacaktır. 24 başkan içerisinde sadece bir kadın başkan olması (Ankara) , kentlerin gelişimiyle mi insanların gelişimiyle mi yoksa demokrasinin gelişimiyle mi açıklanır, işte bu oldukça zor.
Yönetimlerde yer alan mimarların yürütme sürecindeki dağılımları da adaletsizdir. Başkan, başkan yardımcısı, sekreter ve saymanlık görevlerini kapsayan yürütme organı 96 kişiden oluşmaktadır. Bu yürütme içerisinde görev alan kadınların sayısı 17’dir. Bu dağılım 1 başkan (Ankara), 5 başkan yardımcısı (Antalya, Çanakkale, Diyarbakır, İzmir, Mersin) , 7 Sekreter (Ankara, Antalya, Çanakkale, İzmir, Kayseri, Ordu, Samsun), 4 sayman (Genel Merkez, Ankara, Antalya, Trabzon) olarak görülmektedir. Mimarlar Odası’nın yürütme organlarında ki görev dağılımında,13863 üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’un yer almaması ve Türkiye mimarlığını temsil eden Genel Merkez yönetim kurulunda bir kadın üyenin yer alması da ayrı bir talihsizlik olarak değerlendirilebilir.
Buradan ortaya çıkan durum Mimarlar Odası Yönetimlerindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve toplumsal sorumlulukta kadınların görev üstlenmesinde, örgüt içi demokraside ciddi sorunların varlığıdır. Mimarlar Odası örgütlülüğü erkek egemen bir anlayışla yönetilmektedir. Bu da meslek odaları içerisinde kendi demokrasisi ile ayrı bir öneme sahip olan Mimarlar Odası’nın demokrasisinin nasıl şekillendiğinin göstergesidir.
Zorlu bir ülke gündeminden geçerken kadınların omuzlarındaki yükün giderek ağırlaşacağı bir süreçte, Mimarlar Odasında toplumsal sorumluluğun yükünün eşit paylaşılacağı ortamların çoğalması hedefini taşıyacak yönetimler oluşturmak dileğiyle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlarım.