Son üç haftadır tabanları eriyen anti-kapitalist sendika ve konfederasyonların güçlenmesi için atılması gereken beş adımı tartışıyorum. Geçen haftalarda profesyonel örgüt olmanın içeriğini ve sendikalarda parti siyasetini sonlandırmanın gereğini vurgulamıştım. Sıra, sendikaları savruldukları durgunluktan kurtarmaya en yatkın adımı tartışmaya geldi: İşyeri temsilciliklerine güç vermek. TEMSİLCİLİKLERE BÜTÇE Sendika genel yönetiminin tabanda örgütlenen emekçilerin talep ve duruşlarını kamusal […]
Son üç haftadır tabanları eriyen anti-kapitalist sendika ve konfederasyonların güçlenmesi için atılması gereken beş adımı tartışıyorum. Geçen haftalarda profesyonel örgüt olmanın içeriğini ve sendikalarda parti siyasetini sonlandırmanın gereğini vurgulamıştım. Sıra, sendikaları savruldukları durgunluktan kurtarmaya en yatkın adımı tartışmaya geldi: İşyeri temsilciliklerine güç vermek.
TEMSİLCİLİKLERE BÜTÇE
Sendika genel yönetiminin tabanda örgütlenen emekçilerin talep ve duruşlarını kamusal alanda temsil eden ve diğer aktörlere karşı savunan bir işlevi vardır. Yani işyeri temsilciliklerinde serpilen ve geliştirilen duruşu temsil etmekle görevlidirler.
Örgütlenme tabanda yapılır. Temsilcilikler sendikaları besleyen, güçlerini soğurdukları kılcal damarlar. Bunlar birleşerek şubeleri, onlar da genel merkezi besler. Oysa birçok sendikada temsilcilik inisiyatifleri tüzükler vasıtasıyla sınırlanmıştır.
Temsilciliklerin kendi bütçeleri dahi yok. Mali işler yönetmeliği ve tüzüğe göre sendikanın gelirini yaratan temsilcilikler bu geliri işveren vasıtasıyla genel merkeze gönderir. Gelirin yarısını genel merkez şubelere avans olarak yatırır. Oysa şubeler değil, temsilcilikler örgütlenme alanlarıdır. Örgütlenme ve temsilciliği idare etmekten kaynaklanan masrafları şubeden bir türlü alamazlar.
Temsilciliklerin bağımsız bütçeleri olması gerekir. Taban örgütlenmesi ikna süreçlerini destekleyen hediyeler, yol paraları, yemekler, çiçekler vesairelere dayanan pahalı bir iş. Hali hazırda temsilcilikler bu işin altından kalkacak mali yapıya sahip değil. Örgütlenme için etkinlik planlarken temsilciliklerin önlerini görmeleri gerekiyor.
TABAN DAYANAKLARI
Temsilciliklerde dönen dünya, aradaki bağların zayıf ve dikey olmasından dolayı merkezlerde bilinmemekte. Sendikaların örgütlenme yapısı, genel merkezlerin temsilciliklerde örgütçülük yapıldığını unutmasına neden oluyor. Arada sırada gönderilen ve emekçilerin açıp bakmadığı, hatta yer yer ne olduğunu bile bilmediği e-postaların konu satırında sırıtan, “Meydanlara çıkıyoruz!” gibi boş sloganlarla bir yere varamıyoruz. Bu nedenle meydanlar boş. Yanılıyor muyum?
Eylem bolluğu ile örgütlenme çalışması seyrekliği bir araya gelince yer yer komik durumlar ortaya çıkıyor. Geçen sene sendikamızın düzenlediği ve haberimiz olmayan bir eylemle karşılaşmıştık örgütçü bir arkadaşla. Örgütlemeye çalıştığımız memurlar eylem çağrılarının dayandığı sloganları gördüğünde, aydan gelmişiz gibi bakıyorlar yüzümüze. Temsilciliklerde başka bir dünya var.
ÖBÜR DÜNYA
Bir an önce bu dünyanın farkına varmamız ve örgütlenme stratejilerimizi belirlememiz, tabanda edindiğimiz deneyimleri şubeler ve merkez kanalıyla birbirimize aktarmamız, geri çekilip tüm gücümüzü hemen, ertelemeden, örgütlenmeye vermemiz gerekiyor.
Ama temsilciliklerin dünyasında kazanacağız. Oradan ayağa kalkacağız. Lütfen kafamızı günlük uğraşlardan kaldıralım, taban altımızdan kayıyor, bir an önce tutunalım, tutalım. Gerek KESK gerek DİSK inançlı, deneyimli ve güçlü sendikacıların tek adresi. Avrupa’nın taviz verme şampiyonu sendikacılarından da, Ortadoğu’nun korporatist sendikacılarından da, Amerika’nın şirket yöneticisine dönmüş sendikacılarından da daha etkili, inançlı ve başarılı sendikacıları var bu iki örgütün. Bu işi onlar yapamazsa, hiçkimse yapamaz. Yeter ki anti-kapitalist bir duruşu, tabana yaslanan örgütçülükle örsünler, örelim. Başka çare yok.
Cumartesi günü DİSK’in düzenlediği ve Metin Uğurlu’nun “Dünyada Sendikal Hareket” başlıklı aydınlatıcı birtebliğsunduğu toplantıdaydım. Gördüğüm heyecan ve özellikle Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri Tufan Sertlik’in anlattığı Diyarbakır örgütlenmesinin ana strate-tejileri gerçekten etkileyiciydi. Çok güzel şeyler de yapılıyor. Şimdi bunları yaygınlaştırmalı ve hareketi bir emek intifadasına çevirmeli.