Dev Sağlık İş bugün yazılı bir açıklama yaparak geçici işçilere yönelik hazırlanan yeni düzenlemeye karşı emekçileri uyardı kadro taleplerini yineledi. Söz konusu düzenlemeye ve gündemdeki birçok tartışmaya açıklık getirdiği için açıklamanın tamamını yayınlıyoruz 4/B ALDATMACASINA HAYIR KADRO İSTİYORUZ Tüm Sağlık Emekçilerine Tek, Eşit ve Güvenceli Kadro Bugünlerde hükümet tarafından, kamudaki geçici işçilerin daimi işçi kadrosuna […]
Dev Sağlık İş bugün yazılı bir açıklama yaparak geçici işçilere yönelik hazırlanan yeni düzenlemeye karşı emekçileri uyardı kadro taleplerini yineledi.
Söz konusu düzenlemeye ve gündemdeki birçok tartışmaya açıklık getirdiği için açıklamanın tamamını yayınlıyoruz
4/B ALDATMACASINA HAYIR KADRO İSTİYORUZ
Tüm Sağlık Emekçilerine Tek, Eşit ve Güvenceli Kadro
Bugünlerde hükümet tarafından, kamudaki geçici işçilerin daimi işçi kadrosuna alınacağı, üniversite hastanelerindeki “maliye vizeli geçici işçilerin” de içinde olduğu 29 bin geçici işçi statüsündeki çalışanın ise bu kapsamın dışında bırakılarak “istekleri halinde” 657 sayılı yasanın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli personel olarak istihdam edileceği açıklamaları yapılıyor.
Sağlık çalışanlarına bir “müjde” olarak duyurulan bu haber, bizler için yeni bir mücadele dönemine hazırlık yapmamız gerekliliğini gösteriyor.
Çünkü iktidarlar neredeyse 40 yıldır biz sağlık çalışanlarının statüsüyle oynamayı bir alışkanlık haline getirdi. Statülerimizde yapılan değişiklikler, başlangıçta hep “iyi bir düzenleme” imiş gibi gösterildi. Ama aradan kısa bir süre geçtikten sonra, yapılan düzenlemenin bizleri bölmek, parçalamak ve daha güvencesiz koşullara itmek için olduğu açığa çıktı.
“Kadro verileceği” söylenen geçici işçiler, devlete ait üç alanda yoğunlaşıyorlar: Belediyeler, Eğitim ve Büro işyerleri ve Üniversite Hastaneleri.
Geçiçi işçilere kadro verilmesiyle ilgili bugünkü tartışmaların başlamasında iki önemli neden var. Bunlardan birincisi belediyelerin büyük bir çoğunluğunda “geçici işçilerin” grevli toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip olmaları nedeniyle, kadrolu işçilerden farkının kalmaması ve bazılarının, aynı işleri yapan devlet memurlarından fazla ücret ve sosyal hakka sahip hale gelmeleri; ikincisi ise Üniversite Hastanelerinde Dev Sağlık İş’in “ayrımcılığın ortadan kaldırılması” amacıyla başlattığı örgütlenme çalışmasının büyümesi.
İşte bu durum karşısında siyasi iktidar, “geçici işçiler”in ücret ve sosyal haklarını tırpanlayabilmek için dolaylı bir oyun oynamanın peşinde görünüyor. Bakanlık bürokratları, “geçici işçilerin bazı küçük kayıpları olacak; ama kadrolu işçi haline gelmeleri nedeniyle bu kayıpları göze almaları gerekecek” diyorlar.
Asıl büyük kaybın nerede yaşanacağı da çok belli: Devlet memuru kadrolarıyla yürütülen işleri yapan “geçici işçiler”e 657 sayılı yasanın 4. maddesinin bendinde tanımlanan statü 4-b statüsü yani “geçici memurluk” diye adlandırabileceğimiz memurluk ve kadro kavramlarıyla ilgisi olmayan bir istihdam biçimi getirilmek isteniyor. 4/B statüsü 657 sayılı yasada, “……önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere ……….. geçici olarak sözleşme ile çalışmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir” biçiminde tarif edilmektedir. Mevcut yasal düzenlemeler kapsamında bu statüde çalışanlar devlet memuru sayılmadığı gibi devlet memurlarının işgüvencesinden yararlanmaları sözkonusu değildir.
Bu statü değişikliğinin, halen “geçici işçi” olarak çalıştırılan personelin tamamı için bir kazanım değil, bir hak kaybı haline geleceği ise çok açıktır.
Çünkü 4-b statüsü, geçici işçilerin sahip olmadığı hiçbir hakkı içermediği gibi, sahip oldukları “işçi statüsü”nü ortadan kaldırarak statüsüz bırakmaktadır.
*Bu statüde çalışanlar “sürekli çalışan” durumunda değildirler; yıllık sözleşmelerle çalışmaktadırlar.
*Merkezden hazırlanan bu “yıllık sözleşmeler”de, genellikle düşük ücretler empoze edilmekte ve sosyal hakların hiç birinin verilmeyeceği yazılmaktadır.
*işçi ve memur sayılmayan kamu personeli ücret pazarlığı yapma hakkı yoktur. Bakanlar işten çıkarılmaları durumuda ya da işin sona ermesiyle birlikte kıdem, ihbar gibi tazminatladan ve işsizlik ödeneği gibi sigortalardan faydalamamayacaklardır.
*4/b statüsüyle çalışanların, kamu işçisi olmalarından kaynaklı İlave Tediye ve Toplu İş Sözleşmesiyle elde edilmiş olan (İkramiye, Gıda Yardımı, Çocuk Yardımı, Eğitim Yardımı, Yakacak Yardımı ve Fazla Mesai gibi) hertürlü hakları ortadan kalkacaktır.
*Yine bu statüyle çalıştırılanlar ne memur, ne de işçi sayılmaktadır. Bu nedenle, ne 657 sayılı kanunun ne de 4857 sayılı iş yasasının güvencelerine ve haklarına sahiptirler.
*Bakanlık yetkilileri, örgütlü geçici işçilerin tepkisinden korktuğu için hazırlanan sözleşmelerle, 4-b statüsüne alınacak olan işçilerin ücretlerinin aynı işi yapan devlet memurlarına yakın hale getirileceğini söylüyorlar. Bu bir kandırmaca içermekle birlikte gelecekteki maaş artışları konusunda da hiçbir güvence taşımamaktadır.
Sağlık emekçilerinin neredeyse yarısı bugün kadrosuz, geçici, güvencesiz biçimlerde çalıştırılıyor. Hükümet kamu personel rejim yasa tasarısıyla tüm çalışanlara güvencesiz çalışma biçimleri dayatırken seçim öncesi iş güvencesi, kadro beklentilerini canlı tutarak gelecek karanlık çalışma biçimlerini görünmez kılıyor. Bir yandan seçim yatırımı yapıyor, bir yandan tamamen güvencesizliğe mahkum edeceği emekçilere umut kapısı aralayarak tepkileri köreltiyor.
Üniversite hastanelerinde ayrımcılığa karşı mücadele eden bizler, yapılacak bu düzenlemede, gözümüzü boyamak için bazı kısmi iyileştirmelerin olabileceğini elbette hesaba katmamız gerekir. Ama bilmeliyiz ki, iktidarı, ücretlerimizde ve sosyal haklarımızda bugün yaşamakta olduğumuz büyük adaletsizliği azaltacak böylesi bir düzenlemeye sürükleyecek tek şey bizim örgütlenme ve mücadele azmimizin etkisi olacaktır. Diğer yandan, bizim gözümüzü boyasınlar veya boyamasınlar, yapmak istedikleri asıl şey, bizim örgütlenmemizi etkisiz hale getirmek; bizleri “kendi bacağından asılan koyunlar” durumuna düşürmektir.
Devlet memuru veya sürekli işçi kadrosu olmayan hiçbir alternatif, bizim bugünkü statümüze göre bir iyileşmeyi ifade etmez. Bizim temel isteğimiz, tüm sağlık emekçilerinin tek, eşit ve güvenceli kadro ile çalıştırılmasıdır. Ancak yapılmak istenen düzenleme bu değildir. Sağlık alanındaki tüm bu düzenlemeler esas olarak sağlığın piyasalaştırılması programının bir parçası olarak, sağlık çalışanlarının daha da olumsuz koşullarda, sendikasız ve işgüvencesi başta olamak üzere tüm hak ve hukuklarının yok sayıldığı biçimlerde çalıştırılmalarını hedeflemektedir.
Zaten bunun içindir ki, Bakanlık, yaptığı düzenlemenin arkasında durmuyor ve statü değişikliğini sağlık çalışanlarının “isteğine bıraktığını” ilan ediyor.
Bununla da kalınmayarak yapılan bu düzenlemenin arkasında durulmuyor ve doğacak yıkımın sorumluluğunu üstlenmekten kaçınan bir tutum sergiliyor.
Böylece hem sağlık emekçilerinin statü farklılaştırmasına karşı mücadelede kafasını karıştırıyor, zihnini boş tartışmalarla meşgul ediyor; hem de statü değişimiyle yaşanacak kayıpların sorumluluğunu sağlık emekçilerine yüklemek istiyor.
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, sağlık emekçilerinin ortak ve birleşik çıkarlarını savunma kararlılığından hiçbir durumda vazgeçmeyecektir.
Bugün “geçici işçi” olarak çalıştırılan arkadaşlarımızın 4-b statüsüne geçirilmesi halinde, Devrimci Sağlık İş