Miraslaştırma pratiği, yani bir şeyi miras olarak kabul etme, bir değer üretimidir. Mekânın bir politik inşa olması gibi, miras üretimi de aynı şekilde bir politik inşadır. Kim için, nasıl, neden yapıldığı, neye yaradığı tartışmaya açıktır. Resmi miras söylemi bu yönleri nedeniyle 2000’lerinden başından bu yana derinlikli olarak sorgulanmaktadır
Ülkenin sıcak siyasi gündemine rağmen ve bununla birlikte, kentleşme ve kültürel üretim politikaları üzerine yazacağım. Zira yaşama ilişkin politik üretim veya gündeliği politikleştirmek için son derece anlamlı bir zemin olan Evrensel’de, teorik/pratik bir çerçeve oluşturmayı önemli buluyorum.
Yine de burayı fazlasıyla akademik bir tartışma zeminine çekmeden, ve fakat halihazırdaki kültürel üretimi sorunsallaştırmak üzere, sık sık ifade ettiğim iki söylemi biraz açmak istiyorum. İlki resmi miras söylemi olacak, haftaya da eleştirel miras söylemine değineceğim.
*
Kent hakkı başlığı üzerinden bu sayfada sıklıkla sahadan örneklere yer veriyorum. İstanbul’dan Amed’e, Hatay’dan Ayvalık’a uzanan bu örnekler bağlamında yerellerdeki kentsel-toplumsal hareketlere de alan açmaya çalışıyorum. Kentleşme politikası gibi, kültürel değerler üretimi ve müştereklere yaklaşımları da dert ediniyorum.
Bu örnekler üzerinden, miras üretimini ve bunu resmi yollarla yapan yaklaşımla, buna karşı eleştirel bakışı mesele etmenin, söz ettiğim örnekleri okumak kadar, politikleştirmek ve mücadele yöntemlerimizi dönüştürmek için de imkânlar sunabileceği hissediyorum.
*
Şeyma Akcan’ın 5 Eylül 2025 tarihli Evrensel haberi TÜİK’in kültürel miras verileri üzerinden sayısal artışa rağmen, hukuksuz yapılaşma ve bütçe yetersizliği gibi reel tehditlere değiniyordu.
Akcan’ın haberine, Cumhurbaşkanlığı İletişim Bakanlığı’nın internet sitesinden pdf olarak erişilebilen ve daha önce de değindiğim, “Türkiye Yüzyılı Mimarisi”, “21. Yüzyılda Türkiye’nin Kültür Seferberliği” ve yazının görselinde kapak resmi yer alan “Ayasofya Camii” kitaplarını ekleyelim.
Söz konusu görsel, Türkiye bağlamındaki bir simge yapının ideolojik dönüşümü üzerinden, resmi miras söyleminin hayli etkin bir örneği olarak bu yazıya eşlik edebilir diye düşündüm.
Her üç kitap da Türkiye’nin ağırlıkla son yirmi yılındaki mekânsal ve kültürel dönüşümünü gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor.
*
Resmi veya yetkili miras söylemi (İngilizcede Authorized Heritage Discourse) 2000’lerin başından bu yana kullanılan bir kavram.
Laurajane Smith’in “Mirasın Kullanımları (Uses of Heritage) isimli kitabında tartışmaya açtığı üzere; anıtlar, nitelikleri, uzman yargıları ve toplumsal kabul gibi nedenlerle ulus inşasını destekleyen hegemonik bir söylem yaratırlar.
Bu anlamda, resmi miras söylemi, estetik açıdan hoş maddi nesnelere, sitelere, yerlere ve/veya manzaralara dikkat çeker. Bu nesneler, siteler, yerler ve/veya manzaralar, mevcut nesillerin ‘eğitimleri’ için belirsiz gelecek nesillere aktarılabilmeleri ve geçmişe dayalı ortak bir kimlik duygusu oluşturabilmeleri için ‘bakmaları, korumaları ve saygı duymaları gereken’ nesnelerdir.
Dolayısıyla bu, uzman değerlerini ve bilgilerini ön plana çıkaran, toplumsal değerleri domine eden ve düzenleyen profesyonel bir söylemdir. Bu söylemi iktidar/bilgi kavramlarıyla ele alırsak, uzmanlık ve profesyonelliğin etik-politik zeminini de ayrıca tartışmaya açmak gerekir.
Resmi miras söylemi, ağırlıklı olarak Batı’nın ulus, sınıf ve bilim anlatılarını sürdüren eski, görkemli, prestijli, uzmanlarca onaylanmış yerleri, binaları ve eserleri önceliklendirir.
Milliyetçilik, emperyalizm, sömürgecilik, kültürel elitizm, Batı zaferciliği, sınıf ve etnik kökene dayalı sosyal dışlama ve uzmanlık bilgisinin fetişleştirilmesi, mirasın nasıl kullanıldığı, tanımlandığı ve yönetildiği üzerinde güçlü etkiler yaratır.
Miras çalışmaları tarihsel olarak Batılı, ağırlıklı olarak Avrupalı, arkeoloji, tarih, mimarlık ve sanat tarihi uzmanlarının hakimiyetinde olmuştur. Ve halihazırdaki ulus, sınıf ve bilim anlatılarını sürdüren eski, büyük, prestijli, uzman onaylı alanlara, binalara ve eserlere ayrıcalık tanır.
Devlet vb. gibi bir otoritenin koruma değerine sahip olarak belirlediği her şey, politik ortamda türlü biçimlerde karşılık bulur. Mirasın doğası ve anlamı hakkında bir dizi varsayımı normalleştirir. Özellikle miras uzmanları ve devletin uygulamalarını ayrıcalıklı kılmaya çalışan fikirler geliştirir. Bu bağlamda, mirasın değerlendirilmesi, aday gösterilmesi ve korunmasını düzenleyen belgeler, protokoller, yasalar ve tüzükler vb. ile bu söylemi farklı araçlarla yeniden üretir.
*
Kısacası miraslaştırma pratiği, yani bir şeyi miras olarak kabul etme, bir değer üretimidir. Mekânın bir politik inşa olması gibi, miras üretimi de aynı şekilde bir politik inşadır. Kim için, nasıl, neden yapıldığı, neye yaradığı tartışmaya açıktır.
Resmi miras söylemi bu yönleri nedeniyle 2000’lerinden başından bu yana derinlikli olarak sorgulanmaktadır.
Haftaya bu etik-politik pratiği, eleştirel miras çalışmaları adı altında tartışmaya açan görüşe, çeşitli örnekler üzerinden somutlayarak devam etmek üzere…
Ülkenin sıcak siyasi gündemine rağmen ve bununla birlikte, kentleşme ve kültürel üretim politikaları üzerine yazacağım. Zira yaşama ilişkin politik üretim veya gündeliği politikleştirmek için son derece anlamlı bir zemin olan Evrensel’de, teorik/pratik bir çerçeve oluşturmayı önemli buluyorum.
Yine de burayı fazlasıyla akademik bir tartışma zeminine çekmeden, ve fakat halihazırdaki kültürel üretimi sorunsallaştırmak üzere, sık sık ifade ettiğim iki söylemi biraz açmak istiyorum. İlki resmi miras söylemi olacak, haftaya da eleştirel miras söylemine değineceğim.
*
Kent hakkı başlığı üzerinden bu sayfada sıklıkla sahadan örneklere yer veriyorum. İstanbul’dan Amed’e, Hatay’dan Ayvalık’a uzanan bu örnekler bağlamında yerellerdeki kentsel-toplumsal hareketlere de alan açmaya çalışıyorum. Kentleşme politikası gibi, kültürel değerler üretimi ve müştereklere yaklaşımları da dert ediniyorum.
Bu örnekler üzerinden, miras üretimini ve bunu resmi yollarla yapan yaklaşımla, buna karşı eleştirel bakışı mesele etmenin, söz ettiğim örnekleri okumak kadar, politikleştirmek ve mücadele yöntemlerimizi dönüştürmek için de imkânlar sunabileceği hissediyorum.
*
Şeyma Akcan’ın 5 Eylül 2025 tarihli Evrensel haberi TÜİK’in kültürel miras verileri üzerinden sayısal artışa rağmen, hukuksuz yapılaşma ve bütçe yetersizliği gibi reel tehditlere değiniyordu.
Akcan’ın haberine, Cumhurbaşkanlığı İletişim Bakanlığı’nın internet sitesinden pdf olarak erişilebilen ve daha önce de değindiğim, “Türkiye Yüzyılı Mimarisi”, “21. Yüzyılda Türkiye’nin Kültür Seferberliği” ve yazının görselinde kapak resmi yer alan “Ayasofya Camii” kitaplarını ekleyelim.
Söz konusu görsel, Türkiye bağlamındaki bir simge yapının ideolojik dönüşümü üzerinden, resmi miras söyleminin hayli etkin bir örneği olarak bu yazıya eşlik edebilir diye düşündüm.
Her üç kitap da Türkiye’nin ağırlıkla son yirmi yılındaki mekânsal ve kültürel dönüşümünü gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor.
*
Resmi veya yetkili miras söylemi (İngilizcede Authorized Heritage Discourse) 2000’lerin başından bu yana kullanılan bir kavram.
Laurajane Smith’in “Mirasın Kullanımları (Uses of Heritage) isimli kitabında tartışmaya açtığı üzere; anıtlar, nitelikleri, uzman yargıları ve toplumsal kabul gibi nedenlerle ulus inşasını destekleyen hegemonik bir söylem yaratırlar.
Bu anlamda, resmi miras söylemi, estetik açıdan hoş maddi nesnelere, sitelere, yerlere ve/veya manzaralara dikkat çeker. Bu nesneler, siteler, yerler ve/veya manzaralar, mevcut nesillerin ‘eğitimleri’ için belirsiz gelecek nesillere aktarılabilmeleri ve geçmişe dayalı ortak bir kimlik duygusu oluşturabilmeleri için ‘bakmaları, korumaları ve saygı duymaları gereken’ nesnelerdir.
Dolayısıyla bu, uzman değerlerini ve bilgilerini ön plana çıkaran, toplumsal değerleri domine eden ve düzenleyen profesyonel bir söylemdir. Bu söylemi iktidar/bilgi kavramlarıyla ele alırsak, uzmanlık ve profesyonelliğin etik-politik zeminini de ayrıca tartışmaya açmak gerekir.
Resmi miras söylemi, ağırlıklı olarak Batı’nın ulus, sınıf ve bilim anlatılarını sürdüren eski, görkemli, prestijli, uzmanlarca onaylanmış yerleri, binaları ve eserleri önceliklendirir.
Milliyetçilik, emperyalizm, sömürgecilik, kültürel elitizm, Batı zaferciliği, sınıf ve etnik kökene dayalı sosyal dışlama ve uzmanlık bilgisinin fetişleştirilmesi, mirasın nasıl kullanıldığı, tanımlandığı ve yönetildiği üzerinde güçlü etkiler yaratır.
Miras çalışmaları tarihsel olarak Batılı, ağırlıklı olarak Avrupalı, arkeoloji, tarih, mimarlık ve sanat tarihi uzmanlarının hakimiyetinde olmuştur. Ve halihazırdaki ulus, sınıf ve bilim anlatılarını sürdüren eski, büyük, prestijli, uzman onaylı alanlara, binalara ve eserlere ayrıcalık tanır.
Devlet vb. gibi bir otoritenin koruma değerine sahip olarak belirlediği her şey, politik ortamda türlü biçimlerde karşılık bulur. Mirasın doğası ve anlamı hakkında bir dizi varsayımı normalleştirir. Özellikle miras uzmanları ve devletin uygulamalarını ayrıcalıklı kılmaya çalışan fikirler geliştirir. Bu bağlamda, mirasın değerlendirilmesi, aday gösterilmesi ve korunmasını düzenleyen belgeler, protokoller, yasalar ve tüzükler vb. ile bu söylemi farklı araçlarla yeniden üretir.
*
Kısacası miraslaştırma pratiği, yani bir şeyi miras olarak kabul etme, bir değer üretimidir. Mekânın bir politik inşa olması gibi, miras üretimi de aynı şekilde bir politik inşadır. Kim için, nasıl, neden yapıldığı, neye yaradığı tartışmaya açıktır.
Resmi miras söylemi bu yönleri nedeniyle 2000’lerinden başından bu yana derinlikli olarak sorgulanmaktadır.
Haftaya bu etik-politik pratiği, eleştirel miras çalışmaları adı altında tartışmaya açan görüşe, çeşitli örnekler üzerinden somutlayarak devam etmek üzere…
Kaynak: Evrensel
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.