Yeni Orta Vadeli Program’da Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin hayata geçirilme hedefi 2026’nın ikinci çeyreği olarak ifade edildi. İktidar medyasında “ikinci emeklilik” müjdesiyle duyurulsa da kıdem işçilerin kıdem tazminatının önemli bir bölümünün gasp edilerek emeklilik döneminde taksitlendirilmesi hedefleniyor
Yeni Orta Vadeli Program’ın açıklanmasıyla Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi de yeniden gündeme geldi. Bir önceki OVP’de programın hayata geçirilme hedefi 2025’in son çeyreğiyken yeni OVP’de (2026-2028) bu hedef 2026’nın ikinci çeyreği olarak ifade edildi.
Bu sistem, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) yeniden yapılandırılmış bir versiyonu, özel bir emeklilik sistemi olarak tanımlanıyor. Bir önceki OVP’de ve 12. Kalkınma Planı’nda yer alan bu sisteme otomatik katılımla ve işveren katkısıyla bu sisteme geçişin hedeflendiği belirtiliyor.
Sistemde, çalışanların bir kısmının emeklilik için kendi adına, özel/fon bazlı katkı ödemeleri yapması bekleniyor; bu şekilde kamunun mali sorumluluğu da çalışanların üzerine yıkılması hedefleniyor.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi tıpkı Bireysel Emeklilik Sistemi gibi bir emeklilik sistemi değildir. Bireysel Emeklilik Sistemi daha çok bireysel tasarruf sistemi iken Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin yeniden yapılanmış versiyonu ve ikinci bir özel emeklilik sistemidir.
12. Kalkınma Planı ve OVP’lerde TES’in kaynağı konusunda açık bir ifadeye yer verilmese de patronlar ek bir ödeme yapmak istemediklerini açıkça ifade etti. Finansman olarak geriye sadece kıdem tazminatı kaldı. Zaten iktidar medyası da kaynağın kıdem tazminatı olacağını duyurmuştu.
Mevcut sistemde işten ayrılma durumunda, işçinin çalıştığı süreye bağlı olarak toplu olarak ödenen kıdem tazminatı hakkı varken yeni düzenlemeyle bu toplu ödeme hakkının sınırlandırılması, işten ayrılma anında verilen kısmın oranı küçültülerek esas kısmın emeklilik dönemine ertelenmesi hedefleniyor.
İşçilerin bu sistemde emeklilik dışında kıdem tazminatını alabilmeleri; ev almaları, evlenmeleri veya uzun süre hastanede tedavi gerektiren bir hastalığa yakalanmaları halinde mümkün olacak.
Sabah gazetesinde yer alan habere göre TES’te katılımcılar 60 yaşını doldurduklarında emekliliğe hak kazanacak. Ancak emeklilikte kıdem tazminatlarının ancak yüzde 25’ini toplu ödeme yapılabilecek. Asgari ücretli bir çalışan 25 yıl sistemde kalırsa, emekli maaşına TES sayesinde 300 ila 566 lira arasında ek gelir eklenecek. Yani iktidar medyasında yer alan habere göre bile ikinci bir emeklilik vaadinin oldukça uzağında bir ek gelir.
Sendika.Org yazarı Bülent Bulduk 14 Eylül 2024’teki yazısında şunları ifade etmişti:
“Sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla emeklilik kriterlerinin belirlenmesinde doğuşta beklenen yaşam süresi artışı ile uyumlu otomatik ayarlama mekanizmalarına ilişkin çalışmalar yapılacaktır” ifadesi ile de amaçlanan emeklilik yaşının ilerleyen dönemde daha fazla yükseltilmesi, yani işgücü içerisinde emeklilik çağında olan ve daha fazla ucuz işgücü olarak görülen milyonların zorla işgücü piyasasına sürülmesidir.
Bu durumda emekliler, emeklilik hayali kuran emekçiler; bizzat sermayenin baskısı ve tehdidi altında yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde düşük ücretlerle, güvenceden yoksun bir şekilde zorla çalıştırılacaktır. İşte bu nedenle yeni dönemde emekli hakları mücadelesi aynı zamanda işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olarak örgütlenmelidir.
Sosyal politikacı Aziz Çelik 16 Eylül 2024’te BirGün’deki yazısında şunları ifade etmişti:
TES açıkça ifade edilmese de özünde kıdem tazminatına çökme planıdır. Sendikalardan güçlü bir tepki gelirse uzun bir süredir yaptıkları gibi konuyu yine erteleyecekler veya kamuoyu oluşturabilirse kıdem tazminatını emekli harçlığı için heba edecekler. Kıdem tazminatı bu kez daha ince tasarlanmış (sofistike) bir tuzak ile yüz yüzedir.
Sendika.Org