KESK, 7 Eylül’de açıklanan 2026-2028 Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada “’Bu düzene itirazım var’ diyen tüm emekçilere, vatandaşlara sesleniyoruz. Bu OVP ile işçiler, emekçiler açısından 3 yıl ilerisi değil, 200 yıl gerisinin, 19. Yüz yıl kölelik koşullarının hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. KESK olarak tüm çalışanlara, çocuklarımıza dayatılan bu kölelik düzenine karşı mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz” denildi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 7 Eylül’de Resmî Gazete’de yayımlanan 2026-2028 Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Yapılan toplantıda açıklamayı KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz yaptı.
Yılmaz okuduğu basın açıklamasında “Dünyanın neresinde olursa olsun Orta Vadeli Program denilince iktidarların halkın en geniş kesiminin yaşadığı sorunlara çözümler üretmek için hazırladığı dönemsel bir program oluşturulması anlaşılır. Dolayısıyla ileriye dönük bir yol haritası ve hedeflerin belirlendiği söz konusu programlarda halkın ezici çoğunluğunun faydasının, yararının temel alınması esastır” ifadeleri kullanırken nüfusun en az yüzde 80’inin emeğiyle geçinenlerden oluştuğunu hatırlattı. OVP’nin emekçilerin temel sorunlarına çözüm sunmadığını belirterek “Bu OVP ile işçiler, emekçiler açısından üç yıl ilerisi değil, 200 yıl gerisinin, 19. yüzyıl kölelik koşullarının hayata geçirilmesi hedeflenmektedir” dedi. Açıklama “Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” çağrısıyla son buldu.
Basın açıklamasının satırbaşları şöyle:
Bilindiği üzere 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) 7 Eylül 2025 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Yayımlandığından beri medyada OVP’nin enflasyona, istihdama, büyümeye, ödemeler dengesi gibi temel hedeflerine ilişkin çokça şey yazıldı, çizildi.
OVP’den kamuoyuna daha çok şu başlıklar yansıdı:
- Çalışanların ücretleri ve maaşları dahil “yönetilen yönlendirilen fiyatların enflasyon tahmin ve hedefleriyle uyumunun arttırılması”
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulması, OVP’Yİ HAZIRLAYANLARIN TABİRİ İLE Yeni nesil çalışma modellerinin, güvenceli esneklik uygulamalarının hayata geçirilmesi,
- Harcamalarda etkinliğin, tasarrufun arttırılması,
- Çalışma sürelerinin yeniden düzenlenmesi,
- Özelleştirme gelirlerinin arttırılması
KESK olarak öncelikle şu noktanın altını çizmekte fayda görüyoruz.
Dünyanın neresinde olursa olsun Orta Vadeli Program denilince iktidarların halkın en geniş kesiminin yaşadığı sorunlara çözümler üretmek için hazırladığı dönemsel bir program oluşturulması anlaşılır. Dolayısıyla ileriye dönük bir yol haritası ve hedeflerin belirlendiği söz konusu programlarda halkın ezici çoğunluğunun faydasının, yararının temel alınması esastır.
Bu noktada şu soruyu sormamız gerekiyor. Türkiye’de toplumun ezici çoğunluğu kimlerden oluşuyor? Bugünün Türkiye’sinde nüfusun ezici çoğunluğunu işçiler, kamu emekçileri, emekliler, küçük esnaflar, küçük üreticiler, çiftçiler oluşturmaktadır. Resmi veriler de bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. TÜİK verilerine göre 32,5 milyon yurttaşımız istihdamda.
Göçmen, sığınmacı pozisyonda olanlar hariç en az 9 milyonluk bir kitle ise başta sosyal güvenlik hakkı olmak üzere yasal haklarından mahrum bir şekilde kayıt dışı çalışıyor. Ülkede 16 milyon emekli bulunuyor. Bunlara küçük esnafların, küçük çiftçilerin sayısını da eklediğimizde 86 milyonluk nüfusun en az yüzde 80’ini emeği ile geçinen kesimler ve onların aileleri oluşturuyor. Kısacası Türkiye’de mevcut durumda her 5 kişiden 4’ü emeği ile geçim mücadelesi veriyor.
Değerli Basın Emekçileri; İşte bu noktada yeni sorular sormamız gerekiyor. Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan bu devasa kitlenin mali, sosyal durumu nasıl? Emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebiliyorlar mı? Orta Vadeli Programda (OVP) onlara ne vaat ediliyor? Öncelikle mali tabloya baktığımızda ne yazık ki iç karartıcı bir manzara ile karşılaşıyoruz. Üye sendikamız Büro Emekçileri Sendikası araştırma birimi BES-AR her ay açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını kamuoyu ile paylaşıyor.
Dört gün önce BES-AR tarafından paylaşılan verilere göre 4 kişilik bir ailenin Eylül ayı itibari ile Açlık Sınırı 37 bin 113 TL’ye, yoksulluk sınırı 90 bin 279 TL’ye, Bekar Bir Çalışanın Yaşama Maliyeti ise 58 bin 335 TL’ye ulaşmış bulunuyor.
Buna karşın Türkiye’de kayıtlı çalışan 32 Milyon 500 bin kişiden en az 16 milyonu, yani her iki kişiden biri 22 bin 104 TL tutarında, çoktan açlık sınırının altında kalmış bir ücret karşılığında ter döküyor. Geriye kalan 16 milyonun çok büyük bir bölümü ise asgari ücretin yüzde 20 ile yüzde 50’si arasında bir ücretle geçim savaşı veriyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı ise emekli aylığına yansıtılmayan 18 bin 682 TL ilave seyyanen ödenek dahil ortalama 52 bin TL, yani yoksulluk sınırının neredeyse yarısı civarında seyrediyor. Sıraladığımız bu ücretler, maaşlar yaşanan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün daha fazla erimektedir.
OECD yıllık ortalama enflasyonu yüzde 4,1 iken ve 33 OECD ülkesi içinde çift haneli enflasyona rastlanmazken Türkiye yüzde 32,95’lik enflasyon oranı ile bu alanda lider pozisyonuna yerleşmiş bulunuyor. Yine 36 Avrupa ülkesi içinde gıda enflasyonunun çift haneli olduğu tek ülke Türkiye’dir. Avrupa ülkeleri gıda enflasyonu ortalaması yüzde 3,4 iken Türkiye’de gıda enflasyonu yüzde 33 ile bunun yaklaşık 10 katına ulaşmıştır.
Eğitim enflasyonu yıllık yüzde 60,91’e, Kira-Konut enflasyonu ise yüzde 53,27’ye yükselmiştir. Üstelik bu veriler sepet oyunları ile rakamlara takla attırılan TÜİK verileridir. Nitekim TÜİK’in yüzde 32,95 olarak açıkladığı yıllık enflasyon ENAG’a göre yüzde 65,49, İTO’ya göre ise yüzde 40,83’tür. Ortalama kiralar 25 bin TL civarında seyretmekte, emekçiler gelirlerinin büyük bölümünü sadece kiraya ayırmak zorunda kalırken, gıda, sağlık, ulaşım gibi en temel tüketim harcamalarını alabildiğine kısmak zorunda kalmaktadır.
Kısacası milyonları saran yoksulluk ve sefalet tablosu ortadadır.
Açıklamanın tamamına erişmek için tıklayınız.
Sendika.Org