Mansur Yavaş’ın, eski başkan Melih Gökçek hakkında yaptığı yaklaşık 100 suç duyurusunun birinin bile, yaptırım içeren somut bir sonuca ulaşmadığı düşünüldüğünde, ABB’deki faaliyet ve işlemlere hukuki sorumluluk açısından yargı makamlarının referans noktasının 2019 yılı sonrasına ilişkin olduğu anlaşılıyor
“Türkiye’de iktidara yakın olanlara farklı, diğer vatandaşlara farklı uygulanan, ikili hukuk sistemi mi işletilmektedir?”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen ayın sonunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un cevaplaması talebiyle, her biri somut olaylardan hareket ederek yöneltilmiş toplam yedi soru sorarak yasal süresi içinde cevaplanmasını istemişti.
Bakan Tunç da hemen sözlü bir yanıt vererek “Türkiye’de kesinlikle ikili hukuk sistemi yok. Türkiye’de anayasa hukuku var. Bu eleştirileri kabul etmiyoruz” demişti.
Dün sabah, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca; Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) 2021-2024 yılları arasında düzenlediği konserlere yönelik soruşturma kapsamında olduğu belirtilerek düzenlenen operasyonda, 13 kişinin ifadeye çağrılmaksızın gözaltına alınması, Özel’in bu soru önergesine fiili bir yanıt gibi görünüyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, 2019’da görevi devralmasının ardından eski başkan Melih Gökçek hakkında yaptığı yaklaşık 100 suç duyurusunun birinin bile, yaptırım içeren somut bir sonuca ulaşmadığı düşünüldüğünde, ABB’deki faaliyet ve işlemlere hukuki sorumluluk açısından yargı makamlarının referans noktasının 2019 yılı sonrasına ilişkin olduğu anlaşılıyor.
Yavaş’ın, Gökçek dönemine ilişkin olarak Teftiş Kurulu’nu harekete geçirmesi sonucu hazırlanmış bu raporları izleyen suç duyurularında; görevi ihmal, ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma, kamuyu zarara uğratma gibi pek çok Türk Ceza Kanunu maddesinden işlem yapılması istenmişti.
Hafriyat gelirlerinin, şirket statüsündeki Osmanlıspor’a aktarılması, süs bitkisi ihalelerinde ortaya çıkan kamu zararı, Ankapark, Belbeton A.Ş özelleştirmesi konuları; uç duyurusuna konu olan dosyalar arasında yer alıyordu.Ancak İçişleri Bakanlığı kanuni açıdan gerekli olan soruşturma izinlerini vermemişti.
ABB Başkanı Yavaş, dünkü gözaltı operasyonunun ardından yaptığı açıklamada, bu suç duyurularını anımsatarak üç ayrı kategori sıraladı:
Derdest dosyaların ikisinde Gökçek taraf. Ancak 6 yıldır işlem yapılmaksızın bekletiliyor.
Yavaş’ın açıklamasındaki dikkate değer ayrıntı, yapılan suç duyuruları sonrası hazırlanan bilirkişi raporlarının “hep aynı kişiler tarafından” yazılmış olması. ABB Başkanı yakın gelecekte bu konuyla ilgili kapsamlı bir basın toplantısı yapılacağını da duyuruyor. Ayrıca müfettişlerin tespitleri uyarınca Seymen Su’dan hizmet alınmaksızın milyonlarca liralık kamu zararı oluşmasına karşın halen bir iddianame düzenlenmediğine dikkat çekiyor.
Yavaş döneminde yargıya taşınan dosyalar arasında yer alan hafriyat döküm sahaları dosyasında; belediyenin hafriyat döküm sahalarının işinin 2015-2017 yılları arasında oğlu Ahmet Gökçek’in başkanı olduğu Osmanlıspor’a verildiği kaydedilmişti. Yapılan tespitlere göre; belediye mülkiyetindeki “hafriyat toprağı inşaat ve yıkıntı atıkları depolama ve geri kazanım sahalarını” 29 yıllığına, aylık 30 bin TL karşılığında belediye şirketi ANFA’ya devredilmiş, ANFA da kısa bir süre sonra hafriyat işini Osmanlıspor’a teslim etmişti. Yavaş’ın görevi devralmasından sonra yaptırılan teftiş incelemesinde, ABB’nin bütün bu işlemler sonrası büyük ölçekli zarar uğradığını saptamış, ardından suç duyurusunda bulunulmuştu. Hafriyat gelirlerinin Osmanlıspor’a aktarılmasının durdurulması Yavaş’ın seçim vaatleri arasında yer alıyordu.
Neticede normal koşullarda zarara uğramasından sakınılması gereke, zarara uğramaması için kamu görevlilerinin özen sorumluluğu bulunan ve zarara uğrarsa yasalara göre hesap sorulması gereken bir tane kamu var öyle değil mi?
Yoksa “kamu”dan iki tane var ve biri de adı konulmamış “partili kamu”da o nedenle mi iki ayrı hukuki muameleye tanık oluyoruz?
Kaynak: T24
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.