İstanbul Barosu yöneticilerinin yargılandığı davanın ikinci duruşması tamamlandı. Duruşmada avukatların tüm talepleri reddedildi, duruşma 5 Ocak’a ertelendi
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve baro yönetim kurulu üyeleri hakkında 12’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ikinci duruşması Silivri’deki Marmara Cezaevi kampüsünde bulunan duruşma salonunda tamamlandı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sürdürülen ve baro yöneticilerinin “basın ve yayın yolu ile terör propagandası yapmak”, “basın ve yayın yolu ile yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” iddialarıyla suçlandığı dava 5 Ocak tarihine ertelendi. Duruşmada baro yönetim kurulu vekillerinin başta duruşmanın İstanbul (Çağlayan) Adliyesinde görülme talebi olmak üzere tüm talepleri reddedildi.
Sabah erken saatte duruşma salonu önüne gelen İstanbul Barosu yönetim kurulu üyeleri, diğer illerin baro başkanları, uluslararası hukuk örgütlerinin temsilcileri, avukatlar ve baro yönetimine destek için duruşmayı izlemeye gelen yurttaşlar duruşmanın görüleceği salona alındı. Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada Av. Turgut Kazan beyanda bulundu.
Duruşmada ilk olarak söz alan Av. Turgut Kazan, “Allah’ın unuttuğu bir yerde yargılama yapılıyor. Cezaevi kampüsü içerisinde yargılama olmaz. Biz buraya gelirken jandarmalara kimlik göstermek zorunda kalıyoruz. Burada yapılan yargılama aleni değildir. Aleni yargılama için kolayca ulaşım sağlanabilmesi gerekir” dedi.
Baro yöneticilerine yöneltilen suçlamalara da değinen Kazan, “Baro yargının kurucu unsurlarından biridir ve görevi insan haklarını savunmaktır” dedi. Terör örgütü propagandası iddiasına da yanıt veren Kazan, kanun maddesine ve Yargıtay kararlarına dikkat çekerek “Bu fiilin gerçekleşmesi için bir örgütün tehdit, cebir ve şiddet eylemlerinin övülmesi gerekmektedir. Bakınız ‘Biji Serok Apo’ sloganı nedeniyle açılan davalarda verilen mahkumiyetler Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu tarafından bozulmuştur. Bu kararlardan ders alalım” ifadelerini kullandı.
Barış akademisyenleri hakkında açılan davalarda çıkan mahkumiyet kararlarının da AYM tarafından hak ihlali tespiti ile sonuçlandığını hatırlatan Kazan, AYM kararından aktarım yaparak “İçinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan açıklamalar, sırf terör örgütünün ideolojisi ve siyasal hedeflerine benzerliği nedeniyle terör örgütü propagandası kabul edilemez” dedi.
Kazan’ın beyanından sonra mahkeme başkanı savunma ve beyanların tamamlandığını ifade ederek savcıdan mütalaa istedi. Savcı mütalaa için süre talep etti. Mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti avukatların tüm taleplerini reddedetti. Mahkeme heyeti norm denetimi açısından AYM’ye başvuru yapılması talebini “anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmediğinden” reddederken yargılamanın geri bırakılması ve derhal beraat taleplerini de reddetti. Duruşmanın Silivri’de yapılmasına ilişkin yapılan itirazın İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmanın başka bir salonda yapılması talebini de reddederek bir sonraki duruşma için 5-6-7-8-9 Ocak 2026 tarihini belirledi.
Duruşmanın dünkü oturumunda ilk duruşmada beyanı alınmayan Baro Yöneticisi Metin İriz konuşmuş, ardından avukat beyanlarına geçilmişti. Diğer illerin baro başkanları da duruşmada söz alırken yargılamanın en başından bu yana hukuksuzluklarla dolu olduğuna işaret edilmişti. Yargılamanın İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’nde sürdürülmesi ve mahkemenin duruşmayı Silivri’ye taşıyan kararına dayanak yapılan yasa maddesinin norm denetimi için AYM’ye taşınması talepleri de dün mahkeme heyeti tarafından reddedilmişti.
İlgili haber:
Kaynak: Evrensel