DİSK Basın-İş’in yakın zamanda istifa eden yöneticilerinin de içinde bulunduğu 53 medya, matbaa, yayınevi emekçisi, sendikalarında son aylarda yaşananlara dair ortak bir açıklama yayımladı. Basın emekçileri, yaptıkları açıklamada sendikalarında demokratik işleyişin yara aldığını, üyelerin iradesinin yok sayıldığını, seslerinin kısılmak istendiğini ifade etti. Basın emekçileri tüm basın emekçilerini sendikal demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı
DİSK Basın-İş’in yakın zamanda istifa eden yöneticilerinin de içinde bulunduğu 53 medya, matbaa, yayınevi emekçisi, sendikalarında son aylarda yaşananlara dair ortak bir açıklama yayımladı. Çeşitli dönemlerde sendikanın yönetim ve çeşitli kurullarında yer almış basın emekçileri, yaptıkları açıklamada sendikalarında demokratik işleyişin yara aldığını, üyelerin iradesinin yok sayıldığını, seslerinin kısılmak istendiğini ifade etti. Basın emekçileri tüm basın emekçilerini sendikal demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı. Basın emekçileri, ortak açıklamalarını imzaya da açarak tüm basın emekçilerini imzacı olmaya çağırdı.
İmzacı olmak için tıklayınız.
Basın emekçileri yaptıkları açıklamada Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi de olan Genel Başkan Turgut Dedeoğlu’nun Antalya’da düzenlenen Dev Turizm-İş Genel Kurulu sırasında imzaladığı bir tutanağın, Dev Turizm-İş’e kayyum atanması talebiyle açılan bir davada delil olarak kullanıldığını hatırlattı. “Davanın geri çekildiği” izlenimi veren kimi açıklamalar gelse de gerçekte herhangi bir değişiklik olmadığını ifade eden basın emekçileri, kamuoyunun bu konuda bilinçli olarak yanıltıldığını belirtti.
Basın emekçileri freelance komisyonunda bir üyenin yöneticilere sorduğu sorulara “bu işkolunda çalışmadığı” için sorularına cevap verilemeyeceği şeklinde yanıt verildiğini de belirtti. Basın emekçileri freelance çalışanların sigortasız çalıştıkları için sendikaya üye olamadıklarının bilinmesine ve sendikanın bir süredir freelance çalışanlara yönelik bir çalışmasının olduğunu hatırlattı.
İmzaya açılan metnini tamamı şöyle:
DİSK Basın-İş’te neler oluyor?
Bizler, bir kısmı 2012’den itibaren, bir kısmı sonraki yıllarda DİSK Basın İş’e emek vermiş, yöneticilik yapmış, sigortalı-sigortasız çalışan medya, matbaa, yayınevi emekçileri olarak sendikamızın gidişatına dair kaygılarımızı kamuoyuyla paylaşma zorunluluğu hissediyoruz. Çünkü sendikada yaşanan gelişmeler, yalnızca sendikanın iç tartışmaları değil; sendikal demokrasiyi, emek mücadelesini ve örgütlü iradeyi doğrudan ilgilendiren sorunlardır.
Nisan ayında, başka bir sendikanın genel kurulunda, sendikalar arası ya da sendika içi bir görüşme süreci ile değil Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) görevlendirmesiyle gittiğini öğrendiğimiz DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, genel kuruluna katıldığı sendikaya kayyum atanmasına yol açacak bir tutanağa imza atmıştır. Dedeoğlu’nun konfederasyona üye bir başka sendikanın genel kurulundaki bu etik dışı ve kabul edilemez tavrı yönetim kurulunda eleştiri konusu olsa ve bir açıklama talep edilse de herhangi bir açıklama yapılmamış, eleştiriler görmezden gelinmiştir. Konfederasyona üye bir başka sendikanın genel kurul sürecine siyasi rekabet doğrultusunda müdahaleciliği besleyen bu tavır sürdüğü ve eleştiriler dikkate alınmadığı için yönetim kurulunun çoğunluğu istifasını sunmuş, daha sonra “davanın geri çekildiği” izlenimi veren kimi açıklamalar gelse de gerçekte herhangi bir değişiklik olmamıştır. Kamuoyu bilinçli olarak yanıltılmıştır.
Bugün DİSK Basın-İş’e hakim olan yönetim anlayışı, üyelerinin yarısından fazlasını oluşturan, yıllardır hiçbir karşılık ve statü beklemeksizin sendikal mücadeleye omuz vermiş sendikanın gerçek öznelerini söz ve karar süreçlerinin dışında bırakmaktadır. Yönetim, bürokratik, kapalı ve denetimden yoksun bir yapıya dönüşmüştür. İfade özgürlüğünü savunması gereken bir sendikanın, sosyal medya hesaplarını yoruma kapatması bu anlayışın en görünür örneğidir. Eskiden var olan sosyal medya ve örgütlenme komisyonlarının işlevsiz hale getirilmesi de bu tasfiyenin parçasıdır.
Her sendika gibi DİSK Basın-İş’in de çeşitli iletişim grupları var ve bütün sendikal kurulların üyeleri bunlarda yöneticiydi. İstifa edenler, daha yeni yönetim bile kurulmadan bunların yöneticiliğinden çıkartıldı. Yönetim kurulu üyelerinden sendikal kurullarda yer alan pek çok kişi, daha yeni yönetim bile şekillenmeden dışlandı. Bu gruplardan biri de yıllardır var olan, iş duyurularından eylem haberlerine kadar birçok şeyin paylaşıldığı bir WhatsApp grubuydu. Bu grupta yeni yönetimin oluşmasıyla ilgili soruların sorulması ve itirazların olması üzerine grup lağvedildi!
Freelance çalışanlar yasal engeller nedeniyle sendikanın resmi üyesi olamıyor ancak mevcut yönetim belirlenene kadar tüm diğer üyeler gibi eşit söz ve karar hakkına sahipti. DİSK Basın-İş’te freelance çalışmayla ilgili verilen mücadelenin bir hedefi de bu emekçilerin resmî olarak da sendika üyesi olabilmesi. Yıllardır bu sendikaya emek veren, son 1 Mayıs’ta sendikanın pankartını taşıyan freelance bir arkadaşımıza, bir sendika yöneticisi “bu işkolunda çalışmadığı” için sorularına cevap veremeyeceğini söyledi!
Freelance çalışanlarla ilgili çalıştay düzenlemek üzere oluşturulmuş WhatsApp grubunda istifalarla ilgili ve sendika yönetiminin freelance çalışanları yok sayan mesajı gibi bazı sorular sorulması üzerine, bu grubun da ayarları sadece grup yöneticilerinin mesaj atabileceği şekilde değiştirildi. Freelance çalışmalarının yürütüleceği bir e-posta grubu kurulduğu söylendi ancak bu gruptan da haber alınamıyor. Bundan, birçok sendika eylemcisinin oluşmasında ve duyurulmasında katkıda bulunduğu Freelance Çalıştayı’nın onları dışlayarak düzenleneceğinden endişe ediyoruz.
Oysa mesele, kimlerin genel kurulda oy vereceği değildir. Asıl mesele, doğru sendikacılıktır: Emekçilerin söz ve karar süreçlerine katıldığı, şeffaf, demokratik ve mücadeleci bir sendikal anlayışın sürdürülmesidir. Bugün ise sendika, üyeleriyle ve emekçileriyle bağ kurmak, üyelerinin denetimine açık olmak yerine onları yalnızca “genel kurulda oy verecek ya da vermeyecek insanlar” olarak gören; sahadaki mücadeleden çok sosyal medya paylaşımlarına ve görünürlüğüne önem veren bir çizgiye savrulmuştur. Bizler bu savrulmanın önünde durabilmek için içeride mücadele verdik ancak engelleyemedik.
Biz bu nedenle diyoruz ki:
– DİSK Basın-İş’te sendikal demokrasi yara almıştır.
– Üyelerin iradesi yok sayılmakta, söz hakkı kısıtlanmaktadır.
– Bürokratik, kapalı devre bir anlayış sendikayı yönetmektedir.DİSK Basın-İş’te sendikal demokrasi suçları işleniyor, bunlara ortak olanlar, görmezden gelenler, sessiz kalanlar da bu suçun ortağıdır. Emek mücadelesinin onuru ve geleceği için bu gerçekleri kamuoyunun bilgisine sunuyor, tüm emekçileri sendikal demokrasiyi sahiplenmeye çağırıyoruz!
İmzacı basın emekçileri şöyle:
Fikret Bekler, Sultan Eylem Keleş, Ebru Çelik, Evrim Gündüz, Bülent Özdoğan, Vecih Cuzdan, Nisan Çıra, Candan Yıldız, Rozerin Tek, Özge Yurttaş, Aliye Gümüş, Ali Ergin Demirhan, İlknur Karadeniz, Derya Saadet, Yaşar Aynacı, Sarya Toprak, Elif Akgül, Tugay Can, Ozan Kaplanoğlu, Nazan Özcan, Ceyda Bostancı, Tuğçe Çelik, Kemal Cenk Sarıoğlu, Barış Sarıkaş, Özgür Yılgür, Fati Aça, Cengiz Ergen, Egemen İsar, Tankut Serttaş, Özge Kar, Ayşegül Başar, Osman Köse, Ahin Aslan, Zişan Gür, Murat İnceoğlu, Havva Gümüşkaya, Ayşe Düzkan, Leyla Özkaynak, Öncü Durmuş, İsa Uğur Erdoğan, Zafer Şahin Taşkın, Elif Ilgaz, Ceyda Sungur, Hatice Nur Derya, Yaşar Aydın, Umut Can Fırtına, Birgül Birben, İsmail Arı, Merve Sabcıoğlu, Gökay Başcan, Müge Okur, Tolga Balcı, Deniz Sarı, Dilek Şen.
Sendika.Org