Dünya haritası nadir toprak cevherleri (NTC) çevresinde şekilleniyor ve NTC’nin talebi ve fiyatı giderek artıyor. Afrika’da el değmemiş kaynaklar olduğundan güçler arası rekabet de artıyor. Dünydaki NTC kaynaklarının yüzde 40’ının Afrika’da yattığı söyleniyor. Çin dışında talep için yeni madenler gerekir. Afrika’nın kaynaklarına bu nedenle göz dikilmektedir
Afrika yine kapitalist yağmalamanın kıskacında. Bu kez göz dikilen nadir toprak cevherleri/elementleri (NTC). Çin’in bu konuda egemenliğine son verilmek isteniyor ve kıta maden için altüst edilmek isteniyor. Başladılar bile.
Ergin Yıldızoğlu’nun yazdığı gibi “Afrika’daki krizlerin temelinde geçmişin sömürgecilik mirası olduğu kadar günümüzde, ABD, Rusya, Çin gibi büyük güçler arasında kaynaklar ve ticaret yolları üzerine derinleşmekte olan rekabet yatıyor. Afrika, 1,4 milyarlık nüfusa, sermaye ve mal ihraç edilebilecek, kaynak çıkarılabilecek bir mekândır… Yeni teknolojilerin, yenilenebilir enerji sektörünün yükselişi Afrika’nın önemini daha da artırdı. Batı, Çin ve Rusya gibi güçler Afrika’nın lityum, kobalt, bakır ve nadir toprak elementleri gibi elektrikli araç bataryaları, güneş panelleri ve yarı iletkenler için ktitik kaynakları üzerindeki kontrolü ele geçirmek için kıyasıya rekabet ediyorlar.”
2021 yılında NTC talebi 125.000 ton. 2050 yılı için öngörülen talep ise 315.000 ton. Çin rezervlerin yüzde 47’sine sahip. Ayrıca dünyada birinci üretici ve toplam üretimi 120-130.000 ton ki bu da dünya üretiminin yüzde 70’idir. Bir karşılaştırma yaparsak dünyada üretilen demir 2 milyar tondur ve 1 kilogram galyum 150 dolar olup demirden 9000 kat pahalıdır.
Bu konuda Den Xiaping şöyle der: “Petrol Ortadoğu’ya aitse NTC de Çin’e aittir.” Avustralya 20.000 ton, ABD ise 15.000 ton üretiyor. G.Amerika’da, Okyanuslar’da, Kutuplarda, Trump’un satın almak istediği Grönland’da ve hatta Ay’da bile var. Ama gözler Afrika’da. 2011 yılında Çin’in NTC’yle ilgili olarak kota koymasından sonra fiyatlar arttığı gibi rekabet de giderek artmaktadır. Örneğin disprosyumun fiyatı yüzde 10.000 arttı!
2030 yılına kadar nikel talebinin 2 kat, kobaltın 3 kat artacağı öngörülürken bir NTC olan lityumun talebi ise 10 kat artacağı hesap ediliyor.
2011 yılında piyasası 1,25 milyar dolar olup piyasası da pek olmadığından fiyatının oluşması konusunda pek açıklık yoktur.
Bill Gates ve J. Bezos da işin içinde ve Kobalt Metals ile 537 milyon dolar NTC arayışı içinde.
Evet dünya haritası NTC çevresinde şekilleniyor ve NTC’nin talebi ve fiyatı giderek artıyor. Afrika’da el değmemiş kaynaklar olduğundan güçler arası rekabet de artıyor. Dünyadaki NTC kaynaklarının yüzde 40’ının Afrika’da yattığı söyleniyor.
Yeni kaynak arayışı sürmek zorunda çünkü NTC’nin şimdilik yerini alacak maden yok. Ancak almaşık alaşımlar için projeler var. Fosfat, demir için yeni alanlar düşünülürklen moleküler sünger devreye giriyor. Toyota NTC olmadan araba aküsü üretmeye çalışıyor, General Electric de aynı şekilde rüzgâr türbinlerinde daha az NTC kullanmayı öngörüyor. Samsung optoelektronik malzeme üretimi peşinde. Endüksiyon motorunda NTC’lerin az kullanımı ya da kullanılmaması yönünde çalışmalar var. Ayrıca NTC üretiminde çevreye zarar vermeden maden ocağı nasıl işletilebileceği konusunda yöntem arayışları da var. NTC’nin geri dönüşümü ise alaşım içinde olduğundan dolayı çok zor ve şimdilik çok az. Neodim ve Prasedyum’da geri dönüşüm yüzde 1-10 arası, Galyum’da yüzde 10-25 arası, Terbiyum, Oropyum’da ise yüzde 1 oranında.
NTC’nin özelliklerini daha önceki bir yazımızda anlatmıştık.[1] Burada kısaca kimi özelliklerine değinelim. Sayısal dünyanın aletlerinde, mıknatıslarda, elektrikli arabaların akülerinde, rüzgâr ve güneş enerjisinde, füzelerde, savunma sanayinde, tıpta vb. Kullanılmadığı alan yok. Bir F-35 uçağı 417 kilogram NTC içerir. Manyetik ve optik özellikleriyle teknoloji ve bilişim sanayiinin vazgeçilmez unsurları haline gelmişlerdir.
Yeşil ekonominin ya da ekolojik geçişin, karbonsuz ekonominin ve üstün teknolojinin nadir cevherleri olup ihracı zordur. İnsan ve çevre sağlığı için tehlikeli, kirleticidir. Üretimi sınırlıdır. 1 kilogram Germanyum 1 kilogram demirden 100.000 kat pahalıya mal olur. Üretim koşulları risklidir ve emeği zehirler. Afrika’da ise çocukları öldürür. Karaborsası da vardır. Siyasi ve stratejik boyutu önemlidir çünkü ulusal güvenlik için de önemli kaynaktır.
Ancak, karbonsuz ekonomiye geçişte kullanılacak NTC’nin istihracı önemli ölçüde artacaktır. Dünya Bankası’nın 2018 yılında yaptığı bir araştırma aynı büyüme ve tüketim oranlarını koruyarak yenilebilir enerjilere tümüyle geçmenin maliyetini hesaplar. Güneş panelleri için gerekli madenlerin (bakır, alüminyum, kurşun) istihracı, yüzde 100 artacaktır. Batarya, piller için gerekli olan lityumun artışı yüzde 2700 olmalıdır. Dünyada var olan 2 milyar arabayı elektrikli arabaya dönüştürmek için bakır istihracı iki kat, kobaltın ise 4 kat artmak zorundadır.
Sorun NTC’yi bulup çıkarmak ya da yokluğu-nadirliği değil ama ayrılması önemlidir ki bu da uzun sürmekte ve pahalıdır. Madenin bulunup işletilmesi için 10 yıl gereklidir.
Japonya NTC konusunda yüzde 90 Çin’e bağımlı iken Hindistan ve Kazakistan’da yaptığı yatırımlarla bağımlılığı yüzde 58’e indirir. ABD ise kapattığı Mountain Pass madenini yeniden açar.
Çin dışında talep için yeni madenler gerekir. Afrika’nın kaynaklarına bu nedenle göz dikilmektedir.
Ancak doğal kaynakların laneti göz önüne alınarak yaratılan değerin ulusal olması ve ülkede kalması gerekirken yabancı şirketler el koyarlar. Afrika için yapılmakta olan da budur.
Çin, ABD, Avrupa Afrika ülkelerinde yeni projeler ve anlaşmalar peşinde koşmaktadır.
Afrika’da Kongo kobalt gereksiniminin yüzde 40’ını karşılar. Maden çocukların ölümle buluştuğu ilk yerdir. Afrika aynı zamanda üreticiler için “kirlenme sığınağı”dır. Kuzey’in kirli sanayileri buraya yerleştiği gibi çöplerini de yollarlar.
Afrika’da ilk nadir toprak madeni 2017 yılında Burundi’de açılır. İngiliz Rainbow Rare Earth şirketi devrededir. Malavi’de 2020 yılında maden devreye girer. G. Afrika’da var olan madeni kapatıp açar.
Çin NTC konusunda tekel ama Afrika’da altyapı (baraj, otoyol, liman) karşılığı maden arama peşinde. 2023 yılında Nijerya, Çin’in titan madenini işleten Ruital Mining Company firmasını yasaklar. Çünkü kirlilik çok fazladır ve doğa, insanlar zarar görmektedir. Namibya ve Kongo’da aynı işlemi yapar. Ayrıca maden çıkarılır ve götürülür, ülkeye fazla katkı sağlamaz. Oysa “Critical Minerals Africa Group”a (CMAG) göre Afrika NTC’nin yüzde 40’ına sahiptir ve ulusal görüşmelerde Afrika’yı ön düzleme çekmek ister. Çünkü NTC talebi artarsa ve Afrika madenleri devreye girerse GSYH’si 2050 yılına kadar yüzde 12 artabilir.
Kanada Tanzanya’ya NTC için 7,5 milyon dolar yatırım yapacak. 21 milyon ton rezerv olduğu söyleniyor.
Avustralya kökenli Global Metal&Minings ise Malavi’de yatırım peşinde.
Fransa Eramet şirketi ise Senegal’de arayış içinde. 445.000 hektarlık ve 100 kilometrelik kıyı şeridinde NTC arıyor ama sahili altüst ediyor.
Avrupa Global Gateway projesi ile 2011-2027 yılları için 300 milyar avro finansman sağlıyor ve özellikle Afrika’da arayış içinde.
Rusya, Avustralya’da devrede.
Önemli olan Afrika’nın NTC’yi kendi çabalarıyla çıkarması. Madenin işlenip satılması halinde önemli bir gelire sahip olunabilir ama çevre ve insan sağlığı da düşünülerek, ki NTC’de bu iş oldukça zor.
NTC Afrika’ya mı yarayacak yoksa şirketlere mi? Sorun da budur.
[1] İsmail Kılınç, NTC ve yeni teknolojiler, Sendika.Org., 2 Nisan 2018.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.