Faşizme karşı demokratik (seçimler, sokak gösterileri) yollarla direniş ancak faşizmin şekillenme, kitleselleşme aşamasında, henüz devlet aygıtını kullanmaya başlamasından önce etkin olabiliyor. Biden’ın seçilmesi bir fırsat yaratmıştı ama sosyal demokratlar devleti, faşist hareketin ekonomik, kültürel kaynaklarını kurutmak, açıkça suç işleyen kadro ve liderliğini cezalandırmak, siyaset dışına itmek için kullanamadılar. Trump’ın tutuklanması olanaklıyken davaların ertelenmesine göz yumdular
Trump’ın 2. başkanlık döneminde yaşananlar, faşizme ve direniş olasılıkları açısından önemli dersler sunuyor.
Trump, seçim kampanyası boyunca, diktatör olmak dahil tüm arzularını açıkça söyledi. Dahası, Heritage Foundation “Project 2025” başlığı altında 900 sayfalık bir faşist devlete geçiş programı yayımladı. Bu program, devlet bürokrasisindeki özellikle de güvenlik bürokrasisindeki, “kurumsalcıları” ve “anayasalcıları” tasfiye ederek yerlerine başkana sadık olanları atamayı planlıyordu.
Demokratik Parti, sol, liberal medya bu programı ayrıntılı biçimde analiz etti, bir “otoriter-totaliter” rejime geçişin yol haritası olarak tanımladı. Heritage Foundation daha şimdiden, programa sadık binlerce personel yetiştirdiği de biliniyordu. O sırada Trump’ın, hareketin sosyal tabanı (faşist MAGA) radikal dinci bir beyaz üstünlüğü söylemiyle avaz avaz “mass deportation” (sığınmacıları kitlesel olarak sınır dışı edin) sloganı atıyordu. Trump seçildi, Beyaz Saray’a oturur oturmaz bir haftada 200+ kararname yayımlayarak hem tasfiye hem kitlesel sınır dışı etme sürecini başlattı. FBI, CIA, İç Güvenlik, Birleşik İstihbarat Bürosu’nun ve Pentagon’un başına Trump’a sadakatleri kuşkusuz tipleri atadı. Binlerce bürokratın görevine son verildi (mahkeme bunları görevlerine iade etti ama gerginlik sürüyor). Trump’ın bu kararnameleri hazırlayacak ne enerjisi ne de aklı vardı ama muhalefetteki yorumcular, Trump’ın arkasındaki büyük hazırlığı, geniş örgütlenmeyi görmek istemiyordu hâlâ “Trump yapıyor” havasında gidiyorlardı.
“Süreç olarak faşizm” karşısında direnişin zayıflığı dönüşümün hızlanmasını kolaylaştırdı. ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumu’nun (ICE) bütçesi ve personeli hızla genişletildi. Yeni kadroların esas olarak MAGA tabanından geldiği, personel sayısının ABD dışında tüm devletlerin ordularından büyük olduğu, başkana bağlı özel bir güç (bir Gestapo) inşa edildiği söyleniyor: Yüzü maskeli ve kimlikleri gizli ICE ajanları insanları sokaktan, evden, mahkeme, okul kapısında alıp ya hemen sınır dışı ediyor ya da halen inşa edilmekte olan dev “toplama kamplarına” dolduruyorlar. Dahası Trump, güvenlik sağlama, ICE karşı direnişi bastırma iddiasıyla (aslında suç oranları düşerken), Los Angeles’a, sonra Washington sokaklarına Ulusal Muhafızları getirdi, Chicago, New York, Baltimore, Detroit ve Oakland’ı da düşündüğünü açıkladı. Pentagon da özel bir iç müdahale örgütü kuruyor.
Siyahların, göçmen nüfusun yoğun olduğu, etnik azınlıklardan belediye başkanları, Demokratlar tarafından yönetilen, kentlerin hedef alınması dikkat çekiyor. İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem’in Los Angeles’ı “Sosyalistlerden kurtaracağız” sözleri, amacın çok daha kapsamlı olduğunu gösteriyor. Bu durumda, New York’ta belediye başkanı adayı sosyalist eğilimli Mamdani’nin ICE tarafından tutuklanarak sınır dışı edilme olasılığı da kimseyi şaşırtmıyor.
Bu gelişmelerden, “süreç olarak faşizmin” tarihsel örneklerine dayanarak kimi sonuçlar çıkarılabilir. Faşizme karşı demokratik (seçimler, sokak gösterileri) yollarla direniş ancak faşizmin şekillenme, kitleselleşme aşamasında, henüz devlet aygıtını kullanmaya başlamasından önce etkin olabiliyor. Biden’ın seçilmesi bir fırsat yaratmıştı ama sosyal demokratlar devleti, faşist hareketin ekonomik, kültürel kaynaklarını kurutmak, açıkça suç işleyen kadro ve liderliğini cezalandırmak, siyaset dışına itmek için kullanamadılar. Trump’ın tutuklanması olanaklıyken davaların ertelenmesine göz yumdular.
Şimdi Trump’ın devlet kurumlarını ele geçirirken, üniversiteleri, hukuk bürolarını tehdit ederken, en güçlü şirketlere devleti zorla ortak ederken, ara seçimleri erteleme olasılığından, anayasaya rağmen 3. kez seçilmeye hazırlandığından söz ediliyor; diğer taraftan aklen ve fiziki olarak çok hasta olduğu, JD Vance’ın devralmaya hazırlandığı vurgulanıyor. Kentlerinin sokaklarında askerlerin dolaşmaya başlaması, her an bir kriz çıkartarak “olağanüstü duruma” (bir üst aşamaya) geçme fırsatını besliyor. “Süreç olarak faşizme” bu aşamasında, demokratik yollarla direnme olasılığı hızla sönümleniyor; Demokrat Parti de ne yapması gerektiğini bilemiyor, adeta felç olmuş durumda.
Kaynak: Cumhuriyet
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.