İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 704. F Oturması’nı şube binasının önünde yaptı. Yapılan basın açıklamasında Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta tutsak Süreyya Bulut başta olmak üzere üzere tüm hasta tutukluların tedavi haklarının önündeki engellerin kaldırılması ve serbest bırakılarak sağlık ve yaşam haklarının korunması için yetkilileri göreve, kamuoyuna ise duyarlılığa çağırıldı.

Ayrıca, hapishanelerde tecridi daha da derinleştiren kuyu tipi hapishaneler, fiziksel işkence yapıldığına ilişkin başvuru ve iddialarla birlikte, psikolojik olarak işkence merkezi durumda olduğu hatırlatılarak “24 saatin sadece bir saatinde çıkılan havalandırmalarda gökyüzü kuyudan göründüğü gibi görünüyor. Bu hapishanelerde neredeyse güneş ve hava dahi yasak. Psikolojik olarak işkence merkezi olan kuyu tipi hapishanelerde sadece politik mahpuslar değil, adli mahpuslar ve CHP’ye yönelik operasyonlarda tutuklananlar da var. Bu yanıyla şimdiden tüm toplumun sorunu durumuna gelmiştir” denildi.

Öte yandan, hasta tutsakların tedavi için serbest bırakıldıklarından kısa süre sonra yaşamlarını yitirdiklerine dikkat çekilirken KHK’li İngilizce öğretmeni Asaleddin Çelik’in 24 Temmuz’da bilinci kapalı şekilde yoğun bakıma kaldırıldıktan sonra Çelik hakkında 15 Ağustos’ta infaz erteleme kararı verildiği ancak KHK’li öğretmenin tahliyeden yaklaşık bir ay sonra yaşamını yitirdiği kaydedildi.

Süreyya Bulut’un sağlık durumuna ilişkin okunan basın açıklaması şöyle:

1975 doğumlu olan Süreyya Bulut, 1994 yılında Sivas Zara’da ağır yaralı olarak gözaltına alındı. Hastane yerine emniyete götürülen Süreyya Bulut’a 16 gün boyunca ağır işkence uygulandı. Gözaltından sonra Sivas E Tipi hapishanesine gönderildi. Kısa süre sonra dosyasının görüldüğü Kayseri’deki M Tipi hapishaneye sevki yapıldı. Tedavi için Erciyes üniversitesi hastanesine götürüldüğünde Süreyya Bulut’un sağ gözü görme yetisini kaybetmişti. Ankara Hacatepe Üniversitesine sevki yapıldı. Ömrü bu şekilde hastane ve hapishane ekseninde sürdü.

2002’de Çanakkale E Tipi hapishanesinde açlık grevi direnişine katılmış ve bu nedenle 2003 yılında muayenesinde İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde wernicke korsakoff tanısı koymuştur. Hastanenin verdiği “Hapishanede kalamaz” raporu üzerine Adli Tıp Kurumuna başvuran Süreyya Bulut’a, 2013 yılından bu yana hâlâ yanıt verilmemiştir.

Vücudunda kalan şarapnel parçaları nedeniyle sürekli dayanılmaz ağrılar çekiyor ve ameliyat edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, uzun yıllar kaldığı hapishanelerin olumsuz koşulları nedeniyle tüberküloz hastalığına yakalandı. Yetersiz beslenme ve hapishane koşullarının hastalığı tetiklemesi nedeniyle Mayıs 2018 tarihinde Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’ndeyken kan kusması sonucu, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne sevki yapıldı. Verem hastalığı nedeniyle birçok defa aynı hastaneye kontrol amaçlı götürüldü. Fakat tedavisi hastanede değil hastalığı oluşturan hapishane koşullarında yapılmaya devam edildi. Tedavisi, temiz havadan uzak, yalnızca ilaç yazılarak yapıldı. Ancak 2019 yılı Ekim ayında tedavi amaçlı olarak hastanede bir buçuk ay kadar tutulmuştur.

Ailesinden alınan bilgiye göre; pandemi döneminde aksayan tüberküloz tedavisi pandemi sonrası yine hastane ve revir aracılığıyla sadece ilaçlarını kullanarak tedavi görmektedir ve halen hapishane koşullarında hastalığının gerektirdiği yeterli besine ulaşamamaktadır. İki gözünden sadece biri yüzde 20 görmektedir. Kardeşi, görüşmemizde, “Bizim karşımızda ve telefon görüşmelerimizde son derece enerjik ve moral motivasyonu yüksek görünüyor. Ağustos 2025 tarihinde İdare Gözlem Kurulu kararıyla tahliyesi 3 ay daha ertendi. Kasım 2025’te yeniden İdare Gözlem Kurulu’na çıkacak. Artık bırakılmasını bekliyoruz. 31 yıldır hapis olan bir kişiyi daha ne kadar tutacaklar? Talebimiz ve beklentimiz serbest bırakılmasıdır” ifadesini kullanmıştır.

Sendika.Org