Personel maliyeti düşükse, bu ucuz işgücüyle değil, ucuz görülen insan hayatıyla ilgilidir. Ve her ucuzlatılan hayat gerçekte pahalıya mâlolur. Belki de bugün Türkiye’deki sorunları konuşmak için asıl başlangıç noktası burası olmalıdır: Ucuzlatılan hayatların yükselen maliyeti
Bugün saat 10.00 itibariyle TÜİK bir yıl gecikmeli olarak açıklanan bir veri olan Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerini açıklayacak. Her yıl ağustos ayının sonlarına doğru açıklanan ve bir önceki yıla dair bilgi veren bu veri kısa vadeli analizler için çok fazla bir anlam ifade etmese de ekonominin üretim yanına dair, ülke düzeyinde ve sektörel bazda önemli bir bilgi kaynağıdır. Tarım dahil kimi sektörleri dışarıda bıraksa da örneğin 2023 yılında 16 milyondan fazla ücretli çalışanı kapsıyor. Bu yönüyle de anlamlı bir veri olduğu söylenebilir. Yayında ilgili yılda mevcut olan girişim sayısı yanı sıra, ciro, üretim değeri, faktör maliyetiyle katma değer ve istihdama ilişkin göstergeler bulunurken verimlilik, işgücü ve kârlılıklara ilişkin önemli veriler de üretilebilmektedir. Bugün Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerinin açıklanacak olmasını bahane ederek eldeki son verilerin işgücü bağlamında kısa bir analizi yaptım. Şüphesiz bu verileri kullanarak birçok farklı bağlam ve kapsamda analiz yapmak mümkün ama biz köşe yazısı kapsamında kalarak mümkün olduğunca kompakt bir formda iki önemli verinin durumunu inceleyerek çıkarımda bulunmaya çalışacağız.
Üzerinde duracağımız birinci veri firmaların (girişimler) ciroları ile bu ciroları üretmelerini mümkün kılan çalışanların, teknik bir ifadeyle personelin maliyeti arasındaki ilişki. Kısaca ve açıkça sorumuz şudur? Girişimlerin bu cirolarının ne kadarı personele gidiyor? Bu gider teknik olarak personele yapılan brüt ödemeler ve sosyal güvenlik masraflarının toplamıdır. Örneğin 2023 yılında- ki bugün açıklanacak veriden önce elimizdeki son veridir- Türkiye genelinde ele alınan 3 milyon 723 bin 681 işletme söz konusu. Bu işletmelerin personel maliyetlerini cirolarına oranladığınızda ortaya çıkan oran oldukça çarpıcı: Yüzde 7. Bu şu demek firmaların çalışanları tarafından üretilen mal ya da hizmetlerin satışları sonucu elde ettikleri gelir 100 ise çalışanlarına maaş, ücret, sosyal güvenlik vb. ödemeleri için ayırdıkları pay 7. Anaakım bir iktisatçı bu duruma sevinebilir tabi, nihayetinde bu oranın düşük olması bir tür yüksek verimlilik olarak da okunabilir. Ancak biz bunu emek sömürüsünün bir sonucu olarak değerlendiriyoruz.
Yazıyı kaleme alırken bir yılın verileri ile yetinmek istemedim, bir yıl öncesine de baktım. Aslında sanıyorum 2009’dan bu yana bir seri oluşturulabilir ama bu gazete ölçeğini biraz zorlayacaktır. 2022 yılı için verilerin daha da kötü olduğunu görmemek mümkün değil. İlgili yılda söz konusu oran, yani personel maliyetlerinin işletmelerin cirolarına oranı yüzde 5.1. Bu yıl anlı şanlı girişimlerimiz 100 liralık cirolarının 5.1 lirasını layık görmüşler çalışanlarına.
Daha önce de ifade ettim, çeşitli kırılımlarda verilerin analizi mümkün ve zengin bir bilgi ortaya çıkaracaktır. Özellikle sektörel bazda ve alt sektörler bazında yapılacak ayrıntılı bir analiz emek cephesi için önemli bir girdi olacaktır. Bizim yerimiz müsait olmadığı için biraz da seçici davranarak firma büyüklüklerine göre bu oranın nasıl değiştiğini ele almayı tercih ettik.
Buna göre 2023 yılı için ortalama oran yüzde 7 iken 1-9 çalışanı olan yerlerde bu oran yüzde 3.9, 10-49 çalışanı olan yerler için yüzde 6.1, 50-250 arası çalışanı olan yerler için yüzde 7.3, 250’den fazla çalışanı olanlar için ise ortalama yüzde 9.5 olarak görünüyor. Bu rakamlar bize özellikle küçük ölçekli işyerlerinde çalışanların durumu hakkında çarpıcı bir veri sunuyor. 100 liralık ciroya karşılık 3.9 TL’lik bir personel harcaması. İşverenin kendisinin, aile ve akrabalarının da buralarda çalışması, kayıt dışı çalışma, göçmen işçiler vb. olası açıklayıcılar olsa da alan çalışmaları ile niteliksel olarak da tartışılması gereken bir veridir.
Aynı kırılımda 2022 yılı için veriler daha da kasvetlidir. Sırasıyla yüzde 3.2, yüzde 4.7, yüzde 5.1 ve yüzde 6.7 personel maliyetlerinin cirolara çalışan sayısı kırılımında oranları olarak karşımıza çıkar. 2023’de yüzde 3.9 olan oran 2022’de yüzde 3.2 gibi inanılması hayli güç ama verilerin sarih bir şekilde ortaya koyduğu bir orandadır. Daha ötesi herhalde personel maliyetini sıfırlamak olacaktır.
İkinci ve son olarak personel maliyetlerinin ücretli çalışan sayısına oranına bakmak istedim, ki böylece ücretli çalışan başına maliyeti görmüş olabileyim. Ama önce not etmeliyim ki veriler çalışan sayısı ve ücretli çalışan sayısı ayrımında verilmiş ancak personel maliyetinin kapsamı biraz muğlak. Çalışan sayısı, ücretli çalışan sayısından daha yüksek, dolayısıyla ben burada personel maliyetini ücretli çalışan başına hesapladığımda bulduğum rakamın olduğundan daha yüksek görünme ihtimali söz konusu ama daha düşük görünmesi söz konusu değil. Buna göre 2023 yılında, 1-9 işçi çalıştıran yerler için bir ücretli çalışanın o işletmeye maliyeti ortalama yıllık 145.354 TL. 10-49 ücretli çalışan yerler için 200.592 TL, 50-250 kişi çalışan yerler için 275.917 TL ve 250’den fazla kişi çalışan işletmeler için 378.478 TL. En kallavisini 378.478 TL’yi aylığa vurduğunuzda işçinin işverene maliyeti aylık 31.539 TL oluyor.
Açıktır ki personel maliyeti düşükse, bu ucuz işgücüyle değil, ucuz görülen insan hayatıyla ilgilidir. Ve her ucuzlatılan hayat gerçekte pahalıya mâlolur. Belki de bugün Türkiye’deki sorunları konuşmak için asıl başlangıç noktası burası olmalıdır: Ucuzlatılan hayatların yükselen maliyeti…
Kaynak: Evrensel
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.