Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadınları hedef alan hutbelerine bir tepki de Trabzon’dan geldi. Kadınlar, Trabzon İl Müftülüğü önünde bir araya geldi ve “Diyanet haddini aşma, kadınların sabrını taşırma” yazılı pankart açarak eylem düzenledi
Trabzon İl Müftülüğü önünde bir araya gelen Trabzon Demokratik Kadın Platformu, “Diyanet haddini aşma, kadınların sabrını taşırma” yazılı pankart açarak eylem düzenledi.
Trabzon Demokratik Kadın Platformu, İl Müftülüğü önündeki eylemde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şunlar söylendi:
Açıklamamıza anayasanın bir maddesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı’na görevini hatırlatarak başlamak isteriz: “ MADDE 136- Genel İdare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.”
Evet, ne yazık ki anayasadan alıntılar yapmak, devletin kurumlarına gerçek varoluş sebeplerini hatırlatmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki sistematik biçimde kadını ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürmek isteyenler, şimdiye kadar tırnaklarımızla kazıyarak kazandığımız haklarımıza göz dikenler büyük bir aymazlıkla açıklamalarda bulunuyorlar. Varlığı bile artık sorgulanmaya açık olan, ödenek ve harcamalarıyla ülke gündeminden hiç düşmeyen Diyanet; artık hutbelerini kadınlara, hukukun üstünlüğüne ve laiklik ilkesine saldırı mekanizması haline getirmiştir. Son zamanlarda kadınlara yaşam ve giyim tarzı üzerinden saldırmış, kadınların kamusal alanlara uygunsuz kıyafetlerle çıkılmamasını tembihlemişlerdi. Yetmemiş, buna uymayanlar, izin verenler de sorumludur diyerek insanları da kışkırtmaya çalışmışlardı. Tatil organizasyonlarına kadar karışan diyanet, sonunda geçtiğimiz hafta “kadınların mirastan erkeklerin yarısı kadar pay alması gerektiğini, eğer buna karşı gelirlerse de kul hakkı işlemiş olacaklarını” açıkladı.
Trabzon’dan Diyanet İşleri Başkanlığı’na soruyoruz: “Nedir kul hakkı?” ABD’de 90 milyon doları aşan mal varlığı, villaları ve otelleri olan Diyanet’in mayıs ayındaki günlük harcaması 262 milyon TL. Lüks makam araçlarından, triplex villalarından, toplantılar için ayarlanan ultra lüks otellerden bahsetmiyoruz bile. İçinde bulundukları bu halktan kopuk yaşam onları öyle bir hale getirmiş ki gerçek sorunlarımızı göremiyorlar. Kadınların yıllardır dişleriyle tırnaklarıyla kazıyarak elde ettikleri haklarına dil uzatabileceklerini sanıyorlar.
Kul hakkını nerede arayın, biliyor musunuz? Daha iki hafta önce koruma talep ettiği halde korumadığınız için öldürülen Sinem Topaloğlu’nda arayın. Kadını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp boşanmayı zorlaştırdığınız için katledilen yüzlerce kadın gibi öldürülen Tuğba Sağlam’da arayın. Yıllarca ailesine hizmet etmesini, dışarıya çıkacaksa sizin izin verdiğiniz koşullarda çıkmasını istediğiniz, sıra mirasa gelince ikinci sınıf vatandaş ilan ettiğiniz kadınlarda arayın kul hakkını.
Biz kadınları sömürü düzenine, cehalete, ötekileştirmeye, ayrıştırmaya, hegemonik eril zihniyete, ışık görmeyen evlere mahkum etmek için üzerine vazife olmayan konularda bile hutbe veren diyanet; merak ediyoruz, acaba çocuk tacizleri, kadın cinayetleri, ülkedeki açlık ve sefalet hali, açık açık yapılan yolsuzluklar, hırsızlıklar, doğa katliamları, hayvan hakları, saymakla bitmeyecek daha birçok olaydan bihabermisin? Bu suskunluğun neden?
Biliyoruz ki sessiz kalırsak bitmeyecek bir karanlık yayıyorsunuz. Bir bir hayatlarımıza, haklarımıza, hayallerimize el uzatıyor; kabullendiğimiz an üzerimize çökmek için bekliyorsunuz.
Kabul etmiyoruz! Şeriatın gölgesini devletin çatısına düşürmeye kalkan her el bu ülkenin kadınlarının laik iradesiyle kırılacaktır.
Bir kez daha haykırıyoruz: Diyanet anayasaya karşı suç işlemekte, hukukun üstünlüğü ve laiklik ilkesine aykırı davranmaktadır.
Sendika.Org