KESKE’e bağlı HABER-SEN, PTT’nin zarar ettilmesi ve zararların gayrimenkul ve taşınmaz satışlarıyla kapatılmaya çalışılmasına karşı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada PTT’nin Varlık Fonu’na devredildikten sonra altı yıl boyunca zarar ettilmesine ve özsermayesinin -1,2 milyar liraya düşmesi kaydedilirken “PTT, posta güvercini gibi uçuşa geçen zararlarla değil, 38 bin 996 emekçisiyle, 3 bin 576 işyeriyle ve köklü tarihiyle ayakta durmalıdır. Bu krizi yaratanlar değil, PTT çalışanları ve halkımız kazanacaktır” denildi
KESK’e bağlı HABER-SEN, PTT’nin önce zarar ettilmesi ardından zararların PTT’ye ait gayrimenkullerin satılarak ödenmesine karşı “PTT, tarihinin en zor dönemini yaşıyor: Zarar tablosu ve gayrimenkul satışları, kurumun yıllardır nasıl kötü yönetildiğini gözler önüne seriyor” başlıklı açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada PTT’nin Varlık Fonu’na devredilmesinden sonra zarara sürüklenmesine dikkat çekilerek öz sermayesinin eksi 1,2 milyar TL seviyesine düştüğü kaydedildi. Kent merkezlerinde bulunan arsaların satılmasını borç kapatma için değil, yandaşlara peşkeş çekilmesi için yapıldığına dikkat çekildi. Yapılan açıklama şöyle:
Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası Haber-Sen olarak, köklü bir kamu teşekkülü olan PTT’nin, Türkiye Varlık Fonu’na devredilmesinden bu yana zarar üstüne zarara sürüklenmesini ve 184 yıllık kurumsal birikiminin nasıl yok edildiğini üzülerek değil, öfkeyle takip ediyoruz!
Bu durum bir söylentiden ibaret değil, somut belgelerle de kanıtlanmış acı bir gerçektir. PTT A.Ş, son altı yıldır üst üste zarar etmiştir. Bu zararın toplamı, 8 milyar TL’yi aşmıştır. İşte rakamlar:
- 2019: 1 milyar 218 milyon TL zarar
- 2020: 741 milyon TL zarar
- 2021: 387 milyon TL zarar
- 2022: 259 milyon TL zarar
- 2023: 2 milyar 388 milyon TL zarar
- 2024: 3 milyar 600 milyon TL zarar
Bu vahim tablo, PTT’nin öz sermayesini yıllar içerisinde tüketerek -1,2 milyar lira seviyesine düşürmüştür. Öyle ki, kamu ve tüzel kişilere ait posta çeki hesaplarındaki paraların bir bölümü dahi kullanılmış durumdadır. Bu durum TBMM KİT Komisyonun da dillendirilmiş ve kayıtlara geçmiş bir durumdur.
PTT, artık kendi ayakları üzerinde duramayan, kaynakları deyim yerinde ise yağmalanan bir kuruluşa dönüşmüştür.
Gayrimenkul Satışları günü kurtarma değil aksine gelecekten çalmadır. Kamuya ait olan bu taşınmazlar, muktedirlerin “Babalar gibi satacağız” Anlayışının PTT A.Ş de tezahürüdür.
Mali zararların telafisi için PTT’nin, kamuya ait değerli taşınmazları gözden çıkarması kabul edilemez! Bu konuda tüm yurttaşların duyarlılık göstermesi gerekiyor. Daha doğrusu kendine ait olana sahip çıkması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi PTT AŞ’nin sermayesinin tamamının halen hazineye bağlı olması dolayısıyla, PTT’nin bir kamu kurumu niteliğinde olduğu yönünde bir karar vermiştir. Madem PTT A.Ş halen bir kamu kurumudur, öyleyse bütün taşınmazları kamuya ait olmalıdır. Kurumun, 11 ildeki en kıymetli gayrimenkullerini toplam 1.781.295.000 TL gibi bir muhammen bedelle satmaya çalışması, yönetimin kurumda her şeyi yutan mali bir “kara delik” açtığının göstergesidir. Kent merkezlerinde bulunan 289.974 metrekarelik bu arsaların satışı, borç kapatma değil, kamu malının yandaşlara peşkeş çekilmesidir.
HABER-SEN olarak bu satışları, PTT’nin geleceğinin çalınması olarak değerlendiriyoruz. Kamuya ait olan değerlerin, kamuoyunun gözünün önünde hiç edilmesi olarak görüyoruz. Emekçilerin de, sokaktaki yurttaşların çoğunun da bu konuda bizim gibi düşündüğünü gözlemliyoruz. “PTT halkındır satılmaz” sendikamızın yıllar öncesinden süregelen, aslında bir slogan olmaktan öte, PTT’nin toplum ile bağının kısa öz ifadesidir.
Küçülme planlaması, gayrimenkul satışları kurumun ayakta kalma mücadelesi değil, yandaş kadrolaşmanın dibe vurmasının resmidir.
PTT AŞ’nin bugün bu içler acısı halde olmasının en önemli sebebi liyakatsiz ve siyasi kadrolaşmadır. PTT, çökmedi, çökertildi. Bırakın ilçeleri ülkenin neredeyse her kasabasına, mezrasına kılcal damarlarına nüfuz etmiş bir kurum iken, bugün emekçilerinin maaşlarını bile ödemekte zorlanan hale gelmiş, günü bile kurtaramayacak iktisadi çöküntünün içine düşmüştür.
PTT’nin bu duruma gelmesinin bir diğer önemli nedeni ise yargıdan, denetimden hızla kaçırılmasıdır. Sürecin her aşamasında sendikamız itiraz etti, mücadele etti, tepki gösterdi! Önce A.Ş yapılarak kamu hukukundan ayrılma yoluna gidildi. Bu durum kişilerin hukukunun yavaş yavaş kuruma yerleşmesine neden oldu. Ucuz emek sömürüsü beraberinde zayıf sosyal güvenceli sözleşmeli personel istihdamı ile devam eden süreçten sonra Varlık Fonu’na devredilerek, tamamen gözlerden kaçırıldı desek yeridir. Öyle ki, Sayıştay ‘ın PTT ‘yi denetlenmemesi konusu TBMM’de tartışılmıştır. Genel Müdürlük ve Başmüdürlüklerde, sendika aidiyetine ve yandaşlık ilişkilerine göre yapılan atamalar, kurumu yönetilebilir olmaktan uzak, kuruma yabancı kimselerin idareci olması, kurumu iflasa sürüklemiştir.
Gelinen noktada 184 yıllık tarihe kök salmış güzide kurum, ne yazık ki günden güne eriyip küçülmektedir.
Yetkililer, HABER-SEN’e kulak vermelidir! Çünkü PTT, emeğiyle kurumu ayakta tutan emekçilerindir!
- Siyasi atamalar durdurulmalı, yönetimde liyakat esas alınmalıdır.
- Halkın malı olan PTT gayrimenkullerinin satışı derhal durdurulmalıdır.
- PTT’nin mali tablosu şeffaf bir şekilde açıklanmalı ve zararın sorumluları hesap vermelidir.
PTT, posta güvercini gibi uçuşa geçen zararlarla değil, 38 bin 996 emekçisiyle, 3 bin 576 işyeriyle ve köklü tarihiyle ayakta durmalıdır. Bu krizi yaratanlar değil, PTT çalışanları ve halkımız kazanacaktır.
Sendika.Org