Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun dördüncü toplantısında Memur-Sen ve Kamu-Sen, kuruldan çekildi. Sosyal politikacı Aziz Çelik, konfederasyonlar karar alındıktan sonra çekilmişlerse yapılanın bir anlamının olmadığını ancak karar alınmadan çekilmişlerse kurulun artık karar alma yetkisinin düştüğünü ve konunun Meclis’e devredilmesi gerektiğini ifade etti. Memur-Sen ise zam konusunda bir anlaşmaya varılmadığını açıkladı. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ise bu çekilmenin bir anlamı olmadığını, teklifin yürürlükte olduğunu, geçerli olabilmesi için kurulun tamamının istifa etmesi gerektiğini ifade etti
4 milyona yakın kamu emekçisini ve 2 milyona yakın memur emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme’de hükümet tarafının verdiği son teklifin de Memur-Sen tarafından kabul edilmemesiyle sözleşme Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na kalmıştı. Hakem Kurulu’nun dördüncü toplantısında hükümet tarafı son teklifini verdi. 2026 yılı için sunduğu üzde 11+7’lik teklifi aynı bıraktı. Teklif 2027’nin ilk 6 ayı için bir puan artırıldı ve yüzde 5+4 şeklinde revize edildi.
Kurulda yer alan Memur-Sen ve Kamu-Sen ise kuruldan çekildi. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın yaptığı paylaşımda “Uzlaşmazlıkla sonuçlanan Toplu Sözleşmede Toplantı Tutanağı ile kayıt altına aldığımız 58 kazanım Hakem Kurulu’nda oylandı. Verdiğimiz tepkiler ve Hakem Kurulu’ndaki ısrarımızla bazı olumlu adımlar atıldı fakat bunlar sorunu çözmez. Hakem Kurulu’ndan çekildik” ifadelerine yer verdi.
Memur-Sen, kendi sitesinde yayımladığı haberde şu ifadelere yer verdi:
… uyuşmazlık konusu olan yüzdelik zam, refah payı, taban aylığı ve kira yardımı gibi kritik başlıklarda hükümet kanadının olumsuz yaklaşımı nedeniyle, Memur-Sen yetkili kurullarının yaptığı değerlendirme sonucunda Hakem Kurulu’ndan çekilme kararı alındı.
Sosyal politikacı Aziz Çelik, sürecin bundan sonra nasıl işleyeceğini şöyle özetledi:
Eğer Memur-Sen ve Kamu-Sen karar alınmadan Kuruldan çekildiyse Kurul karar alamaz.
Karar alındıktan sonra çekildilerse yaptıkları boş iştir, demagojiden ibarettir.
Kurul en az 8 üye olmadan toplanamaz. Kurul 8 üyeyle toplanabilir. Kurulun her toplantısınında ayrı ayrı bu çoğunluğun sağlanması gerekir.
Hakem Kurulu sendikaların katılımı olmadan toplanamaz ve karar alamaz.
Eğer Memur-Sen ve Kamu-Sen karar alınmadan toplantıdan ayrıldıysa Hakem Kurulu toplanma nisabı olmadığı için karar almaktan kaçınmalıdır.
Aksi halde yasa dışı bir karar almış olurlar.
Bu durumda Hakem Kurulu çekilmeli ve konu TBMM’nin gündemine gelmelidir.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ise “Bugün masadan çekilmeleri ancak Hakem Kurulu’nun tamamının istifası ile bir anlam kazanabilecek yani bu çekilme bir anlam ifade etmiyor. Şu an bu verilmiş teklif yürürlükte görülüyor” dedi.
Memur-Sen ve Kamu-Sen Hakem Kurulu’ndan çekildi
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak:
“Bugün masadan çekilmeleri ancak Hakem Kurulu’nun tamamının istifası ile bir anlam kazanabilecek. Şu an bu verilmiş teklif yürürlükte görülüyor”
[📹: @ankahabera] https://t.co/0NrCCxYnv2 pic.twitter.com/onZudCj2hd
— sendika.org (@sendika_org) August 26, 2025
Çelik, konfederasyonların üye göndermemesi durumunda işleyecek süreci ise daha önce şöyle anlatmıştı:
Kamu İşveren Heyeti başvursa bile, sendikaların katılımı olmadan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu toplanamaz. 4688 sayılı Yasa’nın 34. maddesine göre Kurul 11 üyeden oluşmaktadır. Bu üyelerden dördü sendikaları temsil eder (en fazla üyeye sahip konfederasyondan iki, ikinci ve üçüncü sıradaki konfederasyonlardan birer üye).
Yine 34. maddeye göre, Kurulun toplanabilmesi için Başkan dahil en az sekiz üyenin katılımı şarttır. Sendikaları temsil eden dört üyenin toplantıya katılmaması halinde bu çoğunluk sağlanamaz ve Kurul toplanamaz. Yani sendikalar toplantıyı engelleyebilir.
Hakem Kurulu toplanamazsa ne olur?
4688 sayılı Yasa’nın 31. maddesi bu durumu şöyle düzenler: “Toplu sözleşme görüşmelerine katılmaya yetkili hiçbir konfederasyon temsilcisinin toplu sözleşme görüşmelerine katılmaması veya toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanmasına rağmen tarafların Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurmaması halinde, kamu görevlilerine sonraki iki mali yıl boyunca uygulanacak mali ve sosyal haklar genel hükümlere göre belirlenir.”
Dolayısıyla, Hakem Kuruluna başvurulmaması veya Kurulun toplanamaması halinde “genel hükümler” uygulanır.
“Genel hükümler” nedir?
Anayasa’nın 128. maddesine göre, “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (…) Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”
Bu hüküm uyarınca, ortada yeni bir toplu sözleşme olmadığından, mali ve sosyal haklara ilişkin düzenlemeler doğrudan kanunla, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından yapılır.
Mevcut toplu sözleşme hükümlerine ne olur?
Bu senaryodaki en kritik sorunlardan biri, mevcut toplu sözleşme ile elde edilmiş kazanımların akıbetidir. Bu noktada “toplu sözleşmenin artçı etkisi” kuralı devreye girer.
4688 sayılı Kanun’da, yeni bir sözleşme imzalanana kadar eski sözleşme hükümlerinin geçerliliğini sürdüreceğine dair açık bir hüküm yoktur. Ancak aynı kanunun 43. maddesi, hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı Sendikalar Kanun (şu anda 6356 sayılı Kanunun) uygulanır.
6356 sayılı Kanun’un 36. maddesi ise şöyledir:
“(2) Sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam eder.”
Bu ilkeye göre, TBMM memurların mali haklarını bir kanunla düzenlese bile, 7. Dönem Toplu Sözleşmesi’nin memurlar lehine olan diğer hükümleri (mali haklar dışındaki kazanımlar) yeni bir toplu sözleşme imzalanana kadar yürürlükte kalmaya devam eder. Buna toplu sözleşmenin artçı etkisi denir.
Sendika.Org